-2-

1.5K 149 146
                                    

''Millie sen iyi misin? Çok kötü görünüyorsun.'' dedi. Histerik bir kahkaha atmama neden olmuştu. ''Bu da iddianızın bir parçası mı?'' diye sordum. Anlamamış gibi duruyordu. ''Neden bahsettiğini bilmiyorum. Sadece iyi misin diye merak ettim.'' dedi. Bunu yapması beni daha da sinirlendiriyordu. ''Diyorum ki geçen gün girdiğiniz iddiayı biliyorum. Benden uzak dur anladın mı? Sen benim arkadaşımdın.'' dedim sesim sonlara doğru istemeden kısılmıştı. ''Millie ben öz...'' demesine izin vermeden devam edip ''Zevklerimi biliyorsunuz çokta zor olmaz dimi?'' dedim. Artık bağırıyordum. Bir sürü kişi etrafımıza toplanmıştı. ''Olay sandığın gibi değil.'' desede onu dinlemedim. ''S*ktir git Schnapp.'' diye bağırdım. Şu an dediği hiçbir şeyi duymuyordum veya algılayamıyordum. Gözlerim kararmaya başladı. En son hatırladığım şey başıma toplanmış bir kalabalıktı.

.

Gözlerimi aralamaya çalıştığımda başıma keskin bir ağrı girdi. Bu da ağzımdan minik bir inilti çıktı. Gözlerimi sonunda açabildiğimde Lilia'yı bana bakarken buldum. ''Mills çok korktum. İyi misin?'' diye sordu. Gözlerimi devirmeye çalışıp ''İlk defa bayılmadım ya.'' dedim. Doğruldum. Finn, Noah ve Jaeden karşımda duruyorlardı. Finn "Ailene haber vermemi ister misin?" diye sordu. "Hayır, hatta mümkünse sizinkilere de söylemezsen sevinirim." dedim. Tamam anlamında bir işaret yaptı. Lilia "Hayır Millie, bu ikinci oldu. Artık ailene söylememiz gerekiyor. Her şeyi onlardan saklayamazsın. Ya gittiğin saçma sapan mekanlarda başına bir şey gelirse?" diye sordu. Onu suçlayamazdım. Değişmiştim çünkü buradaki insanlar yapmacıklar geliyorlardı artık. "Ölsem o kadar da kötü olmaz dimi Finn." dediğimde hiçbir karşılık vermedi. Noah "Daha önce ne zaman bayıldın?" diye sordu. Jaeden da "Saçma sapan mekan derken nereleri kastediyorsun?" dedi. Onlara cevap vermek zorunda değildim. "Geldiğiniz için teşekkürler çocuklar. Ben iyiyim." diyip el salladım. Onlar çıktığın da Lilia yine nasihat vermeye başlamıştı. Sophia yanımıza gelince o da Lilia'ya katıldı.

.

"Bunu bizden saklamaya çalıştığına inanamıyorum Millie." Şu an hastanedeydik ve annem beni yarım saattir azarlıyordu. Babamda doktorla konuşuyordu. Galiba benim için endişelenmişti ya da endişelenmiş gibi yapıyordu. Emin değildim. "İlk ne zaman oldu?" diye sorunca anneme döndüm. Onlarla küs olduğumu biliyordu bu yüzden bende anlatmaya başladım. "Bizimkiler benimle konuşmayı bıraktıklarında bir gün sınıfta Finn benimle dalga geçmişti. Bende onu daha fazla dinlememek için tuvalete gittim. Sonra da biranda gözüm karardı. Önemli bir şey değil yani." dedim. O da olabildiğince sakin kalmaya çalışarak bana sarıldı. "Bugün ne oldu da birden böyle oldun?" diye sordu bu seferde. "Beni tavlamak üzerine iddiaya girmişler, inanabiliyor musun?" dedim. Gözüm yine dolmuştu. Annemde hiçbir şey demeden bana daha da sıkı sarıldı. Babam yanımıza gelip kalkmama yardımcı oldu.

Eve giderken yol boyunca hiçbir şey konuşmadık. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Zaten eve gidince de direkt odama gidip uzandım.

.

Düşünüyorum. Acaba ben hiç kendim olmuş muydum? Hayatımın onunla şekillenmişti. Onunla birlikte büyümüştük. Biz çok şey öğrenmiştik birlikte. Şu an aklımda tek bir soru var. O gidince ne olacaktı? Hiç olmayan benden geriye ne kalacaktı?

Bir an sırtıma dokunan elle vücuduma bir ürperti geldi. Yavaşça arkamı dönüp elin sahibine baktım. Kısa bir süre göz göze geldik. Gözlerimi, gözlerinden çektiğimde gözümden akan yaşa engel olamadım. Esintiyle şaçım hafifçe savruldu. Denizdeki katran kokusu ciğerlerime dolmuştu. Bu koku en sevdiğim ikinci kokuydu. İlki ise Finn'in kokusuydu.

Finn, yanıma oturdu. Kollarını yavaşça bana sardı. Başımı yavaşça boyun girintisine koydum. Artık gözyaşlarım onu tenini ıslatıyordu. "Biz nasıl bu hale geldik?" dedim. 'Kokusunu unutmak istemiyorum, ona ihtiyacım var.' diye geçirdim içimden. Çenemde hissettiğim ellerle gözlerimi onun gözlerine bakarken bulmam bir oldu. Onun gözlerinin içinde kaybolmuştum. Yavaşça bana yaklaştı. Dudakları dudaklarıma değiyordu. Gözlerimi kapattım. Artık havada ki esinti tenimi okşuyordu. Ve gözlerimi açtığımda...

.

Odamdaydım. Hepsi bir rüyadan ibaretti. Normalde uyandığımda açılmak için saatlerini harcayan göz kapaklarım sanki rüyadan korkmuş gibi fal taşı gibi açılmıştı.

.

Finn çok içmişti. Bende içmiştim ama dayanıklıydım, babası bu halde görmesin diye onu bizim otele götürmüştüm. Resepsiyondakiler Finn'in bu haline alışık olduğu için bir şey dememiştiler. Onu yatağa yatırıp yanına oturdum. ''Ne vardı bu kadar içicek?'' dedim. Gülerek ''Söylersem benimle bir daha konuşmazsın.'' dedi. Ona azarlarmış gibi bakıp ''Benden o kadar çabuk kurtulabileceğini sandın yani.'' dedim. O da oturur pozisyona gelip bana baktı. "Yapacaklarım için şimdiden özür dilerim ama bir iki hafta içinde benden nefret edeceksin." dedi. "Finn beni korkutuyorsun." dedim ama o başka bir şey demedi. "İlk öpücüğünü çaldığım için de özür dilerim." dediğinde şaşkın şaşkın ona bakıyordum. "Sen benim ilk ö..." Evet, şimdi çalmıştı. Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Tüm vücudum yanıyordu. Geri çekildiğin de sadece birbirimize baktık sonrada uyuyakaldı. O hatırlamayacaktı ama ben bu olmamış gibi nasıl yapacaktım bilmiyordum.

.

Anıları kafamdan kovmaya çalıştım ve su içmek için mutfağa indiğimde annem ''Maryler gelicek istersen üstünü değiştir. Selam verip kalkabilirsin.'' dedi. Bende yukarıya çıkıp üstüme bir gömlek ve şort geçirip geri yanlarına indim. Kapı çaldığında benim de telefonum çalmıştı. Telefonu açınca Romeo ''Bugün yoksun.'' dedi. Her perşembe gittiğim bir yer vardı ama şu an evden kaçmam imkansız gibi bir şeydi. ''Özür dilerim. Bugün okulda bayıldım o yüzden kaçmam imkansız gibi bir şey.'' dedim. Merakla "Ne oldu?" diye sorunca ''Şu an iyiyim merak etme sadece bir şeylere sinirlendim ve bir anda oldu.'' dedim. ''Kendine dikkat et güzellik. Seni yolda bulmadım.'' dedi. Aslında beni tam olarak yolda bulmuştu. Bir gün arabamın lastiği patlamıştı ve Romeo bana gelip yardım etmişti. Böylece arkadaş olmuştuk. Güldüm ve ''İyi geceler, bende yokum kendine dikkat et. Kurda kuşa yem olma.'' dedim. O da buna gülmüştü. ''Sanada iyi geceler. Asıl sen kendine dikkat et. Ben yokum diye bayılmalar falan biraz abartı olmuyor mu?'' dedi. ''Kesinlikle bu yüzden.'' dedim ve telefonu kapadım. İçeri geçtiğim de Mary ''Tatlım, nasılsın? Senin için çok endişelendik.'' dedi. ''Merak etmenize gerek yok. Ben gayet iyiyim.'' dedim ve annemin yanına oturdum. Babamlar şimdiden iş muhabbeti yapmaya başlamışlardı. Annem kulağıma eğilip ''Yine o Beckham mı?'' dedi. Romeo'nun annesini sevdiği söylenemezdi. O yüzden evet anlamında kafamı sallamakla yetindim çünkü başbaşka bir şeye takılmıştım. Finn'in burada olmasına. Aklıma direkt iddia geldi. Bunu bana nasıl yapmıştı? Biz birlikte büyümüştük. Gözlerim yine dolmuştu ve o benim ona baktığımı anlamıştı. Hemen gözlerimi ondan çektim. Herkese ''İyi akşamlar. '' dedikten sonra odama çıktım. Yastığıma sarılıp ağlamaya başladım. Kapım çalınca annem olduğunu düşünüp "Anne (hıçkırık) ben iyiyim." dedim. Belki annem bu yalana inanabilirdi ama tüm işi hıçkırık bozmuştu. Kapı açıldı ama ben kafamı yastığımdan kaldırmadım. Zaten anlamıştır diye ağlamaya da devam ettim. Finn'in "Millie ben özür dilerim." demesini beklemiyordum. Yastığı yavaşça çektim. Bunu gerçekten isteyerek mi söylediğini merak ediyordum ama ben artık onu tanıyamıyordum. Anlamaya çalıştım, başarısız oldum. ''Sen ne zaman böyle birisi oldun?'' diye sordum. Sesimde ne sitem ne de kinaye vardı sadece hüzün vardı. ''Biz arkadaştık. Sen her zaman beni korurdun. Şimdi en büyük zararı bana sen veriyorsun.'' Kelimeler ağzımdan istemeden çıkıyordu ama durmayacaktım. ''Neden Finn, neden benden bir anda nefret etmeye başladın?'' dedim.

''Ben senin üzülmeni istemedim.'' dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. ''Sen benim üzülmemi istedin Finn. Bana söz verdin ama beni yalnız bıraktın, canımı yaktın ve bu senin hoşuna gitti. Biliyor musun sen hatırlamıyorsun ama bana 'Yapacaklarım için özür dilerim.' dediğinde bu kadarını yapacağını düşünmezdim." dedim. Ona baktım. Sanki bu dediklerim onun için bir hiçi ifade ediyordu. Bana sarıldığında hiçbir şey anlayamamıştım.

.

Yazdım yine bir şeyler bakalım. Oy ve yorumları bekliyorum. Okumayanlar diğer hikayeme de beklerim :)

1147 kelime

inheritors | fillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin