Okulda herkes nefret ediyordu benden çok ters ve çok sinsi biri olarak biliniyordum. Öğrencilerin bana karşı biriktirdikleri nefret tohumları öyle dikenli öyle zehirli filizler açmıştı ki yüreklerinde bir gün çıkışı toplanıp kızlı erkekli üzerime saldırdılar. En az on beş kişilerdi. Ne oluyor bile diyemeden bir el yapıştı saçıma yere kapaklandım. En acımasız tekmeleri kızlardan görmüştüm. Hayatımın dayağını yedim orada. İçimdeki ıstırap yüklü tufanın sebebini bilseler, neler yaşadığımı bir televizyon ekranına bakar gibi seyretseler böyle zalimce davranmazlardı eminim. Hatta belki acırlardı bana. Ama olan olmuştu, üstüm başım toz içinde bedenimde ayakkabı burunlarının bıraktığı deri sıyrıkları ile kalakalmıştım. Mal gibi bakıp söyleniyorlardı daha. Neyse ki bizim sınıftan bir kız arkadaşım gördü geldi de sarılıp kaldırdı beni. Takatim yoktu sızılar içinde yürümeye. Küfürlü sözcükler kulağımda yankılanmaya devam ederken, koluma girip zar zor kendi evine götürdü. Ben suyla, yara bandıyla oyalanırken arkadaşım annemi aradı. Geldiğinde sen ne yaptın da seni dövdüler diyerek klasik anne dayağını da yemiştim. O gün fazlasıyla dayağa doydum. Ama yüreğimdeki ıstırabın yanında o tekmeler ve tokatlar adeta bir tüy yumuşaklığındaydı desem yeridir. O günden sonra insanlara nefretim öyle büyüdü ki, Meşter'e olan hususi nefretim dahi arka planda kaldı. Bunca tacize rağmen herkes kör ve sağır kesilmiş, her şeyi bilseler de bilmezden geliyordu. 14 yaşıma girdim. Biraz daha büyüyüp olgunlaşmıştım ve genç bir kadın fiziğine sahiptim. Her sinsi niyetli yaklaşımın daha çabuk farkına varmaya başladım. Çünkü onun bakışlarını, yanıma yaklaşırken verdiği iğrenç hissi, konuşurken kullandığı mimikleri artık ezberlemiştim. Bir başkasında benzer bir şey gördüğümde, hissettiğimde çok rahat anlayabiliyordum. Ama ne yazık ki anladığım şey onun kollarının arasından kurtulmama fayda etmiyordu. Hala kurtulamıyordum onun ellerinden, iğrenç nefesinin kokusundan, vücudumda hissettiğim dudaklarından. Sığınacak bir kapı arıyordum iç dünyamda. Ben ruhsal yönden ne kadar çökmüşsem onun da bir o kadar güçlü hissediyordum kollarını. Arabaya binsem arabada, denize girsem denizde, pikniğe gitsek piknikte, öyle bir zamanlama ayarlayıp dokunuyordu ki çıldırmamak elde değil. Bağırsam sesimi kimse duymayacak buna rağmen bağırmaya cesaret ettiğim zamanda da o, benden öyle alakasız görünüveriyor ki ansızın. Bir saniye sonrasında hiçbir şey olmamış gibi masum hallere bürünüyor. Böyle yapınca daha çok deliriyordum.
Tek güzel bir hayalim vardı o sıralar. Güzel sanatlar okumak istiyordum. Çizimim gayet iyiydi. Çok defa çizdiğim bir resimde buluyordum yalnızlığıma teselliyi. Yetenek sınavına girebilmem için babamı ilgilendiren birkaç evrak hazırlaması lazımdı. Gittim geldim yalvardım ama sanki babam değil de düşmanım gibi sorumsuz bir tavırla bu hevesimi hiçe saydı. Hiçbir şey yapmadı. Bugün yarın diyerek geçiştirip durdu ve sonra da zaten kayıt tarihi geçti. Artık sıradan bir yaşanmışlıkla beraber ortaokuldan mezun olmuştum. Lise puanım çok iyi değildi. Ama en azından denizciliğe girebiliyordum. O zaman da Ümraniye Birlik Mahallesi'ne taşındık. Lise tercihlerim başladı. İstemediğim halde zorla ilk sıraya imam hatip yazdırdı annem. İmam hatip okumaya karşı çıkmak değildi meselem, hayatta bir kere istediğim bir şeyi kendi tercihim olan bir şeyi yapsınlar hep bunu bekledim. İnsan olarak değer görmeyi, fikirlerime itibar edilmesini. Buna da müsaade etmediler. Okul başlamadan az bir zaman önce, ortaokuldayken liseye başladığım zaman tesettüre gireceğimi söz verdiğimi söyleyerek zorla tesettüre girmemi sağladılar. Bir anlık gaz vermeleriyle dilimden çıkan 'tamam' sözcüğünü zehir ettiler başıma. Niyetlerince güzel bir şey istiyorlardı ama güzelliğin zorlaması olur mu? Belki ben zamanla içimden gelerek yapacaktım bunu. Fakat dedim ya ben ve fikirlerim çok önemli değildi. Sonuçta ağlaya ağlaya kapattırdılar başımı. Tabii işine gelmediğinden dinde zorlama yoktur lafından annemin de haberi olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elveda Çocuk
Phi Hư CấuBurada anlatılanlar tamamen hayatımı anlatmaktadır, kurgu yoktur. Çocuklukta maruz kalınan psikolojik olarak etki yaratacak olayları içermektedir. Sizin için ağır olduğunu, etkileneceğinizi düşünüyorsanız okumamalısınız. Son olarak ''Hayat h...