Bölüm 24

155 7 0
                                    

Yanıma jilet, bıçak, annemin tansiyon ilaçlarını alıp çıktım evden. Ümraniye'de son oturduğumuz evin karşısına geçip bir sigara yaktım. Bir görüntü vardı hiç gözümün önünden gitmeyen, arabası evin girişinde ve ailesiyle birlikte arabaya biniyorlar ben onları izliyorum. Dışarıdan çok mutlu gözüküyorlar, evet mutlu aile tablosu. İmrenilecek cinsten. Bakanların ne kadar güzel diyeceği ama asla içerisindeki pisliği göremeyeceği. Hala gider bir sigara yakar o görüntüyü görürüm ve hala zoruma gider, o görüntünün arkasındaki pisliği sadece benim görüyor oluşum. Hem ağlıyor hem düşünüyor hem de dünümü izliyordum. Telefonum çalıyordu babam arıyordu, açmadım. Arkasından annem aradı derken telefonum hiç susmadı. Dizlerime yaslanıp biraz daha ağladıktan sonra kalktım yerimden, Demetlere gider onunla da habersiz vedalaşırım diye düşünüyordum. Evlerine girdim oturduk daha ne yapıyorsun diye konuşmaya başlamadan zil çaldı Demet de kapıyı açmak için gitti ardından bana seslendi karşımda babamı ve polisleri görünce ne yapacağımı şaşırmıştım. Kalbim biraz daha hızlanırsa duracaktı. "Yürü!" dedi, kızgın bir ses tonuyla. Eşyalarımı toplayıp çıktım, babam polislere teşekkür etti ve önde o, bir adım arkasında ben yürümeye başladık. Beni Namazgah'ta kirada oturduğu eve getirdi. Karanlıkta çok belli olmuyordu ama içeri girer girmez lambayı yakınca burnundan soluyan o halinden çok korkmuştum. Korkmakla kalmadım, ansızın yüzüme gelen sert bir tokatla yere savruldum. İlk defa babamdan tokat yemiştim, hangi sebeple vurabiliyordu? Belki on beş dakika babamdan çıt çıkmadı, ben ağlıyordum. Ardından kapı çaldı, annem ve Muhammet girdi içeri. Annem sinirden ve ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, koşa koşa geldi üzerime direk saçımı tutup kafamı oraya buraya vurdu. Defalarca yumrukladı, oradan oraya savurdu. "Yalan söylüyorsun" diye bağıra bağıra dövdü. Babam en sonunda araya girdi ve annemi tutup "Yeter!" dedi. Herkes sinirli, kendinden geçmişti. Annemin vurduğu yerler kıpkırmızı olmuş yanıyor, saç diplerim kanıyordu. O an kendimi öldürmekten başka bir şey düşünmüyordum. Annem "O yazdıkların ne! Doğru mu onlar söyle!" diye sordu. Cevap vermedim. Bilinen bir şeyin doğruluğunu sorgulamak büyük saçmalıktı. Ne okuduysan o işte dedim. Nasıl bildiğimizi düşünürsün, nasıl inanırsın dedi. Cevap vermedim. Çünkü onlara inanmıyordum. Onlar da bana inanmıyordu. Annem saçımdan tutup tam vuracağı zaman Muhammet araya girdi. O da Meşter'in bana dokunduğunu gördüğünü ama o zaman küçük olduğundan neden bunu yaptığına bir anlam veremediğini söyledi. Adeta ölüm sessizliği sarmıştı evi. Babam donmuş kalmıştı oturduğu koltukta. Sonra derin bir nefes aldı. Telefonunu cebinden çıkarıp Meşter'i aradı. Benim anlattıklarımı anlatıp doğru mu diye sordu. "Ben öyle bir şey yapmadım! Yalan söylüyor!" dedi alçak şerefsiz. Bilmiyorsunuz sanki, demesini bekliyordum. Ya da beni bulmadan önce onunla konuşup anlaşmış da olabilirlerdi, her şey olabilirdi. O derece güvenim yoktu hiçbirine. Babam telefonu kapattıktan sonra annem telefona sarılıp karısı Haine'yi aradı. O da aynı şeyleri anlatıp Haine'den bir yanıt bekledi. Çok geçmeden Haine konuştu: "Benim kocam şerefsizdir, yapmıştır. Siz de kızınıza inanıyorsanız verin mahkemeye" dedi. Annemle babam bu cevap karşısında şok olmuş birbirlerine bakıyorlardı. Ben ise kaybolan yıllarıma, elimden alınan çocukluğumun derdine düşmüştüm. Babamın evinden çıkıp kendi evimizin yolunu tuttuk. Eve geldiğimizde yatak odasına geçip pencerenin karşısında bir sigara yaktım. Ağlamaktan kendime gelemiyordum. Annem odaya girdi, ne sigarayı sakladım ne de söndürdüm, kılımı kıpırdatmadım. Yanında sigara içmemizi hiç istemezdi, içmeye devam ettim. Sigaramı bitirdim, kalkmaya yeltendim kolumdan tuttu oturttu yatağa. O da dudağını büzmüş içli içli ağlıyordu. Sanki çaktırmamaya çalışıyordu ama engel olamıyordu süzülen yaşlara. İlk önce parmaklarıyla yanaklarımdan süzülenleri sildi, gözyaşlarıyla ıslanmış dudağıyla alnımdan, sonra yanaklarımdan öptü. "Ne olursa olsun senin yanındayım, biz bilsek sana bunları yaşatır mıydık? Hepsi geçecek, tamam." diyerek sarıldı. Ben çok farklı duygular içindeydim, karman çormandı her şey. Annemi anlamakta güçlük çekiyor ama bir o kadar da ona sarılmaya ne kadar ihtiyacımın olduğunu görüyordum.

Elveda ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin