BÖLÜM 29

233 10 5
                                    


Ateş'ten...
Ateş:Çıkmıyor muyuz?
Kafasında havluyla saçını kurulayan Çetin girdi içeriye. Arkasından da Tuğrul ve Batu.
Ateş:Aga siz hazırlanmadınız mı?
Tuğrul:Deli lan bu. Kafayı yemiş. Oğlum daha İso girecek duşa, anca!
Ateş:Abi 3 saat oldu! Bilemem farkında mısın?
Çetin:Bak sabun zaten canımı yaktı, pataklarım oğlum seni! Millet 1 saat seni bekledi! Kalan 2 saate de ben, Batu, Tuğrul duş aldık. Hala diyor ki 3 saat oldu!
Tuğrul:Kızlar çıktılar mı?
Batu:Rüya'nın ve Gizem'in yanına geçtiler onlar yaklaşık 2 saat önce.
Tuğrul:E, oha!
Ateş:Çetin gel buraya, şu burnuna Bi bakayım oğlum.
Tuğrul:Valla iyi gömdün çocuğun suratına. Bi tık fazlası kırardı.
Ateş:Napayım oğlum, o an zaten sinirliydim üstüne bide Çetin avel avel konuştu. Cinlerim tepeme çıktı bir anda.
Tuğrul:Senin cinlere oraya kamp kurdu herhalde? 20 yıldır oradalar.
Çetin:Ya bırak, yok benim birşeyim.
Ateş:Oğlum, gel Bi bakayım.
Çetin:İstemez. Hadi, goygoya zaman yok gidelim.
Ne diye izin vermemişti ki? Belki hayata dönmüştü ama hala bir umudu yoktu. Yani her an önceki olaya ışınlanabiliriz.
Tuğrul:Ne diye trip atıyon oğlum?
Çetin:Lan sabahtan beri goygoy yapıyonuz! Hadi, İsmail'de çıktı. Gidelim artık!
Ateş:Lan Bi baksaydım burnuna, 1 saat bakışıcaz sanki. 2 dakika Bi bakayım içim rahat etsin!
Çetin:Ya istemiyorum!
Çetin'le tam 1 hafta önce hastanede çok büyük bir tartışma çıkarmıştık. Aslında o haklıydı ama sinirime yenik düşüp sağlamından kafayı suratına çakmıştım. İyi, burnu falan kırılmamıştı ama..
1 hafta önce...
Tuğrul:Oğlum, çık bi nefes al. Takılı kaldın burda.
Çetin:İstemez.
Mine:Oğlum burdan meyhaneye, meyhanede buraya. Daha nereye kadar böyle gidecek?
Çetin:Gittiği yere kadar.
Mine:Çetin, valla saçmalamaya başladın ya.
Çetin:Lan madem birine hesap soracaksınız, gidin şu 3 manyağa sorun! Madem birini suçlayacaksınız, 'Neden mesajı göstermediniz?' diye bunları suçla!
Tuğrul:Noluyo oğlum? Hani konuşmuştuk bunu.
Ateş:Hayırdır Çetin? Rahat mı battı kardeşim?
Çetin:Hangi rahatlıktan bahsettiğini sorabilir miyim?
Salih:Çetin.. Yani suçluyuz biliyoruz ama, hastanedeyiz oğlum olay çıkarmayın. Ateş, sende!
O sırada Selin yine(!) ağlayarak yanımızdan geçti. Salih'te peşinden. Zaten kendini suçlu hissediyordu, bide bu deyince, iyice gitti kafası.
Çetin:Belki o gün açıklasaydınız bugün burda olmayacaktık!
Ateş:Lan 1 ay geçti olayın üzerinden. O mesaj geleli 1 ay, 1.5 ay oldu! Hala neyin derdindesin lan?
Çetin:Niye açıklamadınız lan?
Ateş:Napacaktın lan? Nasıl bir önlem alacaktın?
Çetin zaten çakırkeyifti, üstüne bide sorduğum bu soru onu iyice sersemletmişti. Ama aptal gibi üzerine gittim.
Ateş:Hadi! Versene cevap! Nasıl bir önlem alacaktın? Kim olduğunun mu bulacaktın? Polisin 1.5 aydır aradığı, interpol bir adamı tek başına mı arayacaktın? Ya da 1.5 ay evde mi duracaktın?
İyice yanına gelmiştim. Kızarmış gözlerle ve çatılmış kaşlarla bana doğru bakıyordu. Mavi gözlerinin feri sönmüştü.
Çetin:Bulurduk lan bişey! Değişirdi! Ama burda olmazdık lan! Burda olmazdık!
Ateş:Ne değişirdi lan? Herşey aynı olurdu! Aynı tas, aynı hamam! Sadece olayı bilipte içerdekini koruyamadığın için 2 kat daha fazla vicdan azabı duyacaktın! Başka ne değişecekti lan keriz herif!
Tuğrul:Ateş yeter!
Batu sesimize odadan çıkmıştı.
Batu:Noluyor abi ya?
Ateş:Arkadaş içip içip bize sarıyor yine! Yok neymiş onlara neden bu mesaj olayını anlatmamışız!
Mine:Yeter abi! Hastanede boru gibi sesinizle böğürüp durmayın!
Çetin:Yalan mı? Bunun ve o avel arkadaşlarının yüzünden olmadı mı başımıza tüm gelenler!?
Ateş:Ben mi vurdum lan sizi!?
Çetin:Mesajı göstermedim! Suçlu sayılırsın! Yardım ve yataklık yaptın!
Ateş:Gerizekalı sizin vuran kişilerle ortaklık yapsam bende kaza yapmazdım herhalde!
Çetin:İkisi ayrı konu! O taksicinin mallığı! Burda bizi vuranların alakası yok!
Ateş:Ölen adamın arkasından konuşma lan böyle! Anladık acın var yetti artık! Burnuma kadar geldi!
Tuğrul:Abi sakin olsanıza ya!
Çetin:Ne sakin olucam be!
Ateş:Gel ben seni bir sakinleştireyim!
Mine:Ateş!
Ve kafa atmamala Çetin'in 2.80 yere yapışması bir oldu.
Tuğrul:Çetin!
Mine:Naptın Ateş!?
Ateş:Hakkettiğini yaptım!
Tuğrul:Çetin kalk.
Çetin:Burak kolumu! Kendim kalkarım Tuğrul!
Tuğrul:Çetin-
Çetin:Bırak! Sende kendi suçluluğunu kabullen artık sinir deposu! Senin gerizekalılıklarınla zaman kaybetmeye gelmedim!
Mevsim:Noluyo burda ya?
İsmail:Çetin, burnuna noldu oğlum kanıyor!
Mevsim:Selin ve Salih nerde?
Ateş:Bu gerizekalı tam kız düzelmişken gitti trip attı suçladı!
Tuğrul:Ateş yeter!
Günümüz...
Ateş:Şişmiş biraz. İner 1-2 güne.
Çetin:1 haftadır inmedi, 2 güne mi inecek?
Ateş:Kusura bakma lan. Yani, tutamadım kendimi gömdüm. Özür dilerim.
Çetin:Şuan sıkıntı yok ama 5 dakika içinde çıkmazsak büyük sıkıntı olacak.
Tuğrul:Lan, isot! Çık artık gidicez!
İsmail:Çıktım lan çıktım! Bıdbıdlanıp durmayın!
Tam 5 dakika içinde sonunda çıkmıştık evden. Herkes Gizem ve Rüya'nın kıyafetlerinden kızlara kıyafet seçip çıktı. Ama ben, iyi değildim galiba. Başım fıldır fıldır dönüyor son dakikalarda. Tökezleyip duruyorum. Bikaç gündür böyle zaten. Hatta totalde bakarsak yaklaşık kazadan beri sürekli olarak belli zamanlarda dönüp duruyor.
Tuğrul:Ateş, gelsene abi.
Sanki Tuğrul 2 kişi gibiydi. Yanımdaki sandalyeye tutunmuştum.
Tuğrul:İyi misin lan?
Ateş:Başım dönüyor ya. Biraz oturayımda.
Tuğrul:Ateş?
Ateş:Şekerim düştü galiba Tuğrul. Önemli bielg yok gidelim hadi.
Kalktığım gibi tekrar başım dönmeye başlamıştı fakat Tuğrul'un da rndişelendirmek istemiyordum. 2-3 yalpalamadan sonra arabaya binmştik. hep beraber. Osman amca bırakacaktı bizi.
Osman Amca:Gençler isterseniz Bi kafeye falan gidelim. Kafanızı toparlarsınız.
Batu:Yok baba, biz geçelim direkt. Kızlar bizi bekler.
Osman Amca:İyi siz bilirsiniz. Bu arada Ateş.
Ateş:Efendim Osman Amca.
Osman Amca:Gizem'in ailesi geldi, senin haberin var mı?
Ateş:Ne ailesi?
Osman Amca:Oğlum siz çıktıktan sonra kızın yanına biri kadın biri erkek iki kişi geldi, biraz konuştular sonra hastaneden çıktılar.
Ateş:Ne? Ne diyosun sen Osman Amca? Gizem'in ailesi yok ki? Yani 2 sene önce kazada vefat ettiler.
Osman Amca:Yok oğlum, bize de söylediler. Daha yeni haberleri olmuş, kıza belki hatırlar diye eski yerlere falan götüreceklerini söylediler.
Tuğrul:Osman Amca isim falan verdiler mi?
Osman Amca:Yok oğlum aklımıza bile gelmedi.
Ateş:Bari kamera kaydından bakalım! Bas gaza Osman Amca bas! Ya daha yeni haberi olmasından da mı anlamadınız Osman Amca!
Gizem'i kim neden bir yere götürmek istesin ki? Bize kaza yaptıranlar.. Nil ve Çetin'i vuranlar... Rüye ve Batu'ya çarpanlar...
Ateş:Aynı kişi bunlar!
Batu:İn hadi hızlı ol!
Gizem'den...
Hastaneye 2 kişi geldi. Benim ailemmiş. Öyle dediler. Ateş burda değil, ona soramıyorum. Ama onlarda iddia ettiklerine göre ailem. Bana zarar vermezler dimi? Adlarını sordum ama kadın bir anda 'Adımı bile hatırlamıyor..' diye hıçkırıklara boğulunca yarım kalmıştı. 'Sahile gidelim mi?' diye sorduklarında bir anımız var sandığım için kabul etmiştim. Haber verdiğim tek kişi İlkim Teyze'ydi. Siyah bir Mercedes ile Sahil yoluna ilerlemeye başlamıştık. Gün daha yeni ağrıdığı için çok soğuk ve daha güneş yeni yeni doğduğu için etraf karanlıktı.
Kadın:Tatlım hava biraz karanlık ama rahatsız olmadın değil mi? Yani istersen hastaneye geri dönebiliriz?
Gizem:Gerek yok, teşekkürler. Siz neden bu kadar geç geldiniz? Yani, benim için?
Adam:Yurt dışından buraya gelmemiz zor oldu birazcık. Ama arkadaşlarından sürekli bilgi aldık.
Gizem:Benimle neden hiç konuşmadınız?
Kadın:Seni ne zaman arasak ya tedavideydin, ya da uyuyordun güzelim. Şansımıza, hiç konuşamadık.
Gizem:Peki. Öye olsun. Acaba telefonumla konuşabilir miyim? Yanınızda olması sıkıntı olmaz değil mi?
Kadın:Önce yemek yiyelim de. Ha bu arada ne yemek istersin?
Gizem:Bu saatte mi? Saat 5'e geliyor.
Adam:Senin huyun bu tatlım, gece sürekli olarak acıkıp yemek yersin
Küçüklükten beridir böylesin.
Gizem:Ama hastanede hep sabah, öğlen ve akşam yemek yedim. Ve Ateş benim normal saatlerimi bu olduğunu söyledi?
Adam:Ateş senin hakkında çok bişey bilmiyordu aslında. Yani, siz onunla sevgili bile değildiniz.
Gizem:Nasıl yani?
Kadın:O senin sadece flörtün gibiydi.
Gizem:Ama biz-
Kadın:Şurdan hazır bikaç bişey alalım arabada yeriz dimi?
Gizem:Olur...
Kimdi bunlar ve benden ne istiyorlardı ki? Gecenin köründe beni alıp sahile gideceklerini söylemil, telefonunla konuşmamayayım diye yemek bahanesini söylemişlerdi. O kadar iğrenç oynuyorlardı ki 2 dakikada benim gerçek ailem olmadığını kanıtlamışlardı. Bu insanları hiç tanımıyorum, halbuki arkadaşım olduğunu iddia eden insanların sesleri hep tanıdık geliyordu ve birsürü fotoğraf ve videomuz vardı. Ama onlar kendilerini kanıtlamak için 1 tek fotoğraf bile göstermemişlerdi. Halbuki neredeyse 30 dakikadır benimle konuşuyorlardı ama kendilerini tanıtmamışlardı bile. Bu fazla acemice değil mi?
Gizem:Ben yemesem?
Kadın:Darılırım. Lütfen tatlım ye yemeğini.
Gizem:Ama hiç aç değilim. Hatta hastaneye gidebilir miyiz?
Adam:Gidemeyiz.
O sırada gözüm pencereye kaydı. Lokanta garajı da gibi durmuyordu. Hatta normal bir sokak arası bile değildi.
Gizem:Şey.. Neredeyiz biz?
Kadın:Biz yemekleri alıp gelicez tamam mı?
Gizem:Bende geleyim! Bırakmayın beni!
Adam:Alıp gelicez.
Gizem:Hayır!
Kapıyı üstüme kilitleyip koşar adım kaçmışlardı. Neresi burası?

FOR YOU -Papatya-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin