ÖZEL ÇİFT BÖLÜMLERİ

277 7 1
                                    

                                                           
Nil:Mine kuzum size hiç geçmeyelim bizi şu kenarda bırakınca inelim biz.
Mine:Kızım senin ev uzakta? Çetin'in kide?
Nil:Biraz dolaşalım be? Olmaz mı Çetin?
Çetin:Hava mis gibi, dolaşalım.
Tuğrul:Bırakıyorum o zaman sizi?
Çetin:Aynen kardeşim. Zahmet ettiniz sizde.
Mine:Duymamış olayım! Sakın.
Nil:Hadi bebeğim görüşürüz.
Çetin:Aşkım gel sana dondurma alayım.
Nil:Yiaa, Romantik mavişim benimmm!
Çetin:Yahu, dondurma alınınca romantik mi olunuyor?
Nil:Ya senin düşünüp yapman gereken bir işi yaptırıyorum, üstüne beleşe romantik diyorum ama hala öküzlüğüne devam ediyorsun.
Çetin:Minnoş kalbimi kırdın!
Nil:Ama böyle yaparsan kırılır minnoş ruhlu Mavişim benim.
Çetin:Küstüm ben sena! Hıh!
Nil:Yaa! Mavişşşş!
Çetin:Konuşma benimle.
Nil:Çetin ya, tamam özür diler-
Çetin:Şhhh, affettim. Özür yok.
Nil:Yerim kiii!
Çetin:Hoop! Dikkat etsene öküz! İyi misin Nil?
Nil:AZ kalsın öaroacaktı manyak herif! Ara sokakta bu kadar hız yapılır mı? Sanki E5!
Çetin:Tamam ya boşver, ehliyeti kasaptan almış gerzek herif! İyisin dimi?
Nil:İyiym ya iyiyim. Ay şu kalbime baksana ne biçim atıyor. Burayı ralli sandı herhalde mal herif! Yüreğim ağzıma geldi!
Çetin:Çok mu koyktun çennn!?
Nil:Hemde çook!
Çetin:Oy, yerim ben seni kıvırcık karın en kıvırcığım! Merinos koyunum benimmm!
Nil:Bu kadar romantik olan aslanım, düşüyorum.
Çetin:Hadi tut elimi, daha dondurma alıcaz.
Nil:Dikkatli geçir beni, araba falan çarpar, ölmeyelim boş boş.
Çetin:Ağzından yel alsın merinosum!
Nil:Karamel kakao vanilya lütfen. Üstüne de çikolata sosu ve fındık.
Çetin:Benimkide öyle olsun lütfen.
Dondurmacı:Alın bakalım gençler.
Çetin:Gel oturarak yiyelim.
Nil:Hayır ya! Elimi tut, normal sevgililer gibi el ele yicez.
Çetin:Ne yani, biz el ele dondurma yemeyince anormal sevgili mi olucaz?
Nil:Çetin ya! Lütfen!
Çetin:Gel buraya anormal olalım barii! Gir kolumun altına!
Nil:Aşkım ya!
Çetin:Yine naptım ya?
Nil:Saçımı bozdun, sokma şu elini.
Çetin:Aa, küsücem ama! Ne saçına eleştiriyorsun ne de oturuyorsun!
Nil:Aşkım ama bozuluyooo.
Çetin:Varsın bozulsun! Ben karıştırmıcam da kim karıştırıcak bu saçları?
Nil:Al al teslim oldum, karıştır karıştırabildiğin kadar!
Çetin:Nasıl bu kadar tatlı olabiliyorsun?
Nil:Sizin tatlılığını ifinim.
Çetin:Dondurma seçimine bayıldım kıvırcık. Valla güzelmiş.
Nil:Teşekkürler Maviş. Seçimlerim güzeldir tabikii. Bak sana, bal gibi çocuk seçtim.
Çetin:Vay anasını yaa! Bi eşya olmadığımız kaldı.
Nil:Mavişim yaa, büzme dudaklarını. Ben seni seçtim derken, kalbim seni seçti bağbında şey ettim.
Çetin:Neyseki seni biliyorum. Valla küser giderdim.
Nil:Oyşş, tripli sevgilim benimmm!
O sırada gelen 3 el kurşun sesi birdaha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının kanıtıydı.
Çetin:Nil! Ah, Nil! Nolur, kıvırcığım aç gözlerini. Nil!
Eli sırtına gitti yanlışlıkla. Kanla doldu eli. Kıvırcığının kanıyla.. O sırada titrek gözlerle aralandı göz kapakları. Mavişini gördü karşısında. İkiside acıyla yüzlerini buruşturdu.
Nil:Çetin, canım.. Canım yanıyor.. Sırtım.. Çok acıyor...
Çetin:Sakın kapatma gözlerini. Lütfen, lütfen kapatma gözlerini..
Nil: Canım yanıyor..
Çetin:Kıvırcığım... Kapatma gözlerini.. Nolur, Nolur bırakma beni..
Nil:Burası çok soğuk..
Çetin:Biliyorum. İkimizde çok üşüyoruz Nil...
Nil:Ölüyoruz Çetin.. Ölüyoruz Maviş.. Beraber ölüyoruz..
Çetin:Canım çok yanıyor kıvırcığım..
Nil:Canım çok yanıyor mavişim...
Son gözyaşı döküldü, o son damla son kez o yanaklatdan süzüldü ve o gözler son defa kapandı. Karşıya karşıya kapadılar gözlerini. El ele teslim ettiler bedenlerini ve göz göze ağladılar. Birdaha hiçbir zaman kıvırcık Mavişin kıvırcığı olmayacak ve birdaha hiçbir zaman maviş kıvırcığın mavişi olmayacak. Vurmuştu aşk bu iki genci ilk göz göze gelişlerinde ve vurulmuştu bu iki genç son göz göze gelişlerinde.
.
.
.
.
Rüya:Biz varya bu Selin'de Salih'i yaparız.
Batu:Heh, herşey bitti, çöpçatanlık mı yapıcan?
Rüya:Aşkım, hayırlı bir iş sonuçta.
Batu:Şu Halil'le Mevsim olamaz mı?
Rüya:Halil bizi kardeşi yerine koyuyor. Bizden sevgili bekler ama sevgili olmaz.
Batu:He Salih bizim aramızdaki bozuk çalı mı?
Rüya:Aşkım onlar en başından beri tatlı tatlı atışma içindeydi. Yani belliydi, zorlasalar biraz olur bunlardan bişey.
Batu:Benim anladığım işler değil bunlar aşkım.
Rüya:Bende sana çöpçatanlık yap demiyorum ki. Sadece fikir paylaşımında bulundum.
Batu:Beyaan etmeyi de öğrenmiş benim pamuk şekerim.
Rüya:Senin bu sevgilinin ellerinden gelmeyen iş yok.
Batu:Annem dediydi zaten 'Benim gelininde 10 parmağında 10 marifet.'diye. Böbürlenip duruyor seninle.
Rüya:İlkim teyze beni oldum olası sevdi ki zaten.
Batu:Neyse ya, gel yürüyelim artık.
Rüya:Aşkım biz duruyor muyuz?
Batu:Öyle değil ya. Şu karşımdaki yere doğru hani?
Rüya:Pamuk şekerrr!
Batu:Katilsin sen. Kendi familyandan birini yiceksin.
Rüya:Niye ya?
Batu:E, sen pamuk şeker kızımsın benimm!
Rüya:İmamlar imam bayıldı yiyince kendilerini mi yiyor? Ne saçma düşünce yapısı?
Batu:Sen pamuk şekersedin herhalde?
Rüya:Evet, pamuk şekersedim. Bana pamuk şeker all!
Batu:Benim pamuk şeker yanaklı minnoş sevgilime en tatlısından çilekli bir pamuk şekerrr.
Rüya:Antep fıstık ruhlu yeşilim benimm.
Batu:Sizin yanaklarınızdan tatlı olmasınlar, kendileri baya tatlıdırlar bu şekerin.
Rüya:Sevgiliniz olacak kızı çok merak ettim açıkçası. Baya şanslı kızmış.
Batu:Cık.. Ben onu bulduğum için çok şanslıyım asıl.
Rüya:Yaa, o kız bence bu gözlerinizden dolayı bile kendini şanslı hissetmeli.
Batu:İyi kızdır vesselam. Onu bulmak için ne gibi bir sevap işledim bilmiyorum.
Rüya:Peki, pişman mısın Batu?
Batu:Neyden güzelim?
Rüya:Taa Ankara'lardan geldin, sırf benim için.
Ailen, arkadaşların, bütün hayatın oradaydı. Burda sadece ben varım, bizimkiler var. Kimsen yok burda? Hiç pişman olduğun oldu mu?
Batu:Kuzum tamamda, benim herşeyim sen olunca çok fazla koymuyor.
Rüya:Düştüm. Fena düştüm.
Batu:Eyvallah işimiz.
Rüya:Aşkım senin bu kolunun altı neden bu kadar güvenli?
Batu:İlk defa böyle bir iltifat duyuyorum.
Rüya:Ya böyle buraya girince sanki herşey rayından çıksa, dünya batsa  benim umrumda olmayacak, bana bişey olmayacak gibi.
Batu:Yerim kii.
Rüya:Ayy, nasıl da hızlı gidiyo. Allah yardımcıları olsun baksana arka arkaya 2 tane gidiyor ambulanslar.
Batu:Kim var içinde acaba?
Rüya:Bende merak ettim, içim bir hoş oldu böyle.
Batu:Gel sana yemek ısmarlıyım?
Rüya:Aşkım saat 23:00?
Batu:Ya ama açımm!
Rüya:Ve beni kullanarak kendini yatıştırmaya çalışıyorsun.
Batu:Sürü psikolojisi.
Rüya:Cık..Suçluluk psikolojisi.
Batu:Lütfen yaa! Valla açım. Yığılırım buraya!
Rüya:Aşkım yolun ortasındayız. Tamam gel yiyelim.
Batu:Sende açıktın biliyordum pamuk şeker.
Rüya:Yollar niye böyle bomboş?
Batu:Aşkım geç oldu, millet çıkmıyor demekki.
Rüya:BATU!
Son hız gelen arabalardan biri yine son hızla çarpmıştı pamuk şeker ve yeşil gözlü dev'e. Sert Bir şekilde betona düşmüştü her ikiside. Acıyla yüzünü buruşturdu Rüya. Canı yanmıştı. Araba gitmişti çoktan. Tam önünde yatıyordu sevdiği çocuk. Antep fıstığı önünde yatıyordu.. Yeşil gözlü devi.. Güven bulduğu, limanına gemilerini koyduğu adam. Yatıyordu. Gözleri açıktı ama konuşacak mecalleri yoktu. Pamuk şekerin ağzından aktı sıcak bir sıvı, yere doğru aktı ve yeşil deve ulaştı. İkiside gözlerini kapadı aynı anda.
Batu:Pamuk şeker?
Rüya:Antep fıstığı?
Batu:Canın çok yanıyor mu?
Rüya:Çok, ama bizi duyamıyorlar.
Batu:Bizi duyamıyorlar.
Rüya:Çünkü..
Batu:Çünkü.. Gözlerimizi kapadık biz.
Rüya:Gözlerimizi  kapadık biz..
Batu:Pamuk şekerim, nolur bırakma beni olur mu?
Rüya:Sen beni Antep fıstıksız bırakamzsan olur..
Ve içlerindeki konuşmada bitti. Kırılgan Antep fıstığı kabuğuna çekildi, eriyen Pamuk şeker sertleşip bozuldu. Ve son çocuk öldü içlerinde. Gözkapakları son kez ağırlaştı. Ve son kez baktılar gözlerinin içine. Ve son düşünce geçti beyinlerinden.
Antep fıstığı:Seni çok seviyorum Pamuk şeker.
Pamuk şeker:Seni çok seviyorum Antep fıstığı.
.
.
.
.
*Öncelikle şunu belirteyim, Burdaki yazacağım 6 kişinin çift olmadığını bende biliyorum. Ama özel bölümlerimizin adları bu. Çift. O yüzden yargı dağıtmayın plss💦🤯*
Halil:Mevsim! Ne diye arkadan yürüyorsunuz kızım?
Salih:Gelin şuraya! Önden yürüyün.
Selin:Niyeymiş o?
Salih:Ya kızım gece gece, çekmişsin zaten altına şortu yan yan biri bakacak, katil etme beni! Gözümün önünde durun ikinizde.
Mevsim:İyi be!
Selin:Sen niye böyle rahatsızsın bugün?
Salih:Bilmiyorum ya, içimde kötü bir his va-Bak şimdi kavuşturucam ahirete. Ne bakıyon lan!
X:Hayırdır lan? Tapulu malın mı?
Halil:Mal falan, sen ne biçim konuşuyorsun dürzü?
Mevsim:Sakin olsanıza ya, hadi gidelim!
Selin:Salih! Ters ters bakma adama, sarhoş baksana.
Salih:Bekle ya, ben buna bir ders vereyim. Onun bunun karısına kızına bakamaz belkide? Gel buraya gel!
Selin:Salih!
Halil:Hep destek tam destek kardeşim!
Mevsim:Halil! Napıyorsunuz?
Halil:Dürüzülere ders imkanı sağlıyoruz beleşe! Size de giyinmeyi öğretelim isterseniz!
Selin:Salih! Bayılttın adamı!
Salih:Gebersin! Sen de al şu ceketi, salak salak işler yapıyorsunuz!
Halil:Yaz maz dinlemem, bidaha bizim gruptan kimse askılı şort falan giyemeyecek! Geçir şunu üstüne!
Mevsim:Abartıyorsunuz!
Salih:Kızım, öldürüm ben bunu! Katil olmamı mı istiyorsunuz siz benim! Benim olduğum yerde, yanımdaki kıza yan gözle bakanın ümüğünü sıkar eline veririm! Höst ulan! Kim oluyor o?
Selin:Herif o kadar sarhoşu ki tek kafana yere serildi.
Mevsim:Çok tanıdık geliyor bana.
İsmail:Ooo, nerelere geldikk.
Halil:Kardrşim! Ne işiniz var lan sizin burda?
Fiko:Bu ses duydu, gidelim Bi dedi siz mişsiniz.
Selin:Siz duyduğunuz her sese geliyo musunuz?
Fiko:Macera arıyoruz.
Selin:Ay!
Mevsim:Noluyo be!
Salih:Magandalara bak ya!
Halil:3 kişiyi vurdular resmen.
Fiko:Sus ya öyle deme!
Salih:Ya ben bu kafa attığım adamı nerden tanıyorum?
Selin:Boşver ya, adam ayıkmadan gidelim.
Salih:Hadi, çıkalım şu ara soka-Ah!
Selin:Salih! Salih! Salih, iyi misin?
Halil:Napıyosun lan sen göt herif!?
Mevsim:Halil buraya gel!
Halil:Ah!
Mevsim:Halil!
İsmail:Fiko ambulansı ara! Gel lan buraya!
Selin:İsmail gel buraya! Salih, Salih! Aç gözünü!
İsmail:Tek yumrukla yine gitti mal herif! Halil! Salih!
Selin:Çok, çok kan var!
Mevsim:Halil, aç gözlerini!
İsmail:Aradın mı?
Fiko:Aradım! Hemen geliceklerini söylediler.
Selin:İsmail! Kolundaki bandanayı ver! Mevsim sen de boynundaki fuları tampon yap!
Mevsim:Be-ben dokunamam! Zarar verirsem?
Selin:Mevsim, çocuk kan kaybından mı ölsün! Yap şu tamponu!
Hasteneye kalkmıştı Salih ve Halil, arkalarından da gelen kızlar ve Fiko ile İsmail. Ameliyata alınmıştı hemen ikiside. Selin'in elleri kanlıydı. Salih'in kanı vardı gömleğine. Ağlıyordu gayriihtiyari. O kadar çok önem veriyor muydu Salih'e? Aklında binbir soru, rahatsız hastane koltuğuna oturdu. Mevsim'de yanına.
Mevsim:Ne olacak sence?
Selin:Bilmiyorum Mevsim. Hiçbir şey bilmiyorum. Şu beynimden tek bir fikir bile geçmiyor! Hiç kimse de telefonunu açmıyor! Herkesin ki kapalı. Akif Hoca ve Zeynep hocanın'kide!
İsmail:Lan grubu 0+ olan var mı aranızda? Halil için istiyorlar. Fiko'nun ki yetmiyor.
Mevsim:Fiko gel, verelim beraber.
İsmail:Selin?
Selin:Benim yüzümden oldu. Giymeseydim bunu, hiç bakmayacaktı o adam! Hiç kavga etmeyecekti Salih. Benim yüzümden dikip biçiyorlar onu.
İsmail:Böyle olacağını bilseydin giymezdin Selin. Suçlama kendini. Hem Salih, güçlü çocuktur kalkar ordan.
Selin:Kalkacak mı gerçekten?
İsmail:Halil'de kalkacak Salih'te. Kuvvetli çocuklardır vesselam ikiside.
Selin:Aynı Gizem gibi oldum, üstümde benim yüzümden bıçaklanan birinin ceketi.
İsmail:Ne Salih'in bıçaklanmasında seni suçun vardı, ne de Ateş'in bıçaklanmasında Gizem' in. Suçsussunuz siz, sen de suçlayıp durma kendini artık!
.
.
.
.
Mine:Aşkım nereye gidiyoruz?
Tuğrul:Eve kuzum? Seni eve bırakıcam. Ordan da ben eve geçicem.
Mine:Aşkım ama sola sapacaktın? Bizim ev bu yoldan değil ki?
Tuğrul:Nasıl ya?
Mine:Aşkım senin kafan nerde?
Tuğrul:Kuzum benim bu kafa böyle bu aralar. Biliyosun, okula geri dönüyoruz, babama yaptığım planlar suya düştü falan. O yüzden iyi değilim.
Mine:Aşkım ne yapacaksın? Kader işte. Olanla ölene çare yok.
Tuğrul:Neyse ya. Kaçırayım mı seni?
Mine:Nereye?
Tuğrul:Aşkım alalım çayımız, geçelim sahil kenarına. Çayımızı yudumlar,sohbet ederiz.
Mine:Diyosuuun?
Tuğrul:Kendimden biliyorum, sohbetim güzeldir. Akıcıdır falan.
Mine:Bilmem mi? Aynı sevgilim gibisin.
Tuğrul:Valla güzel kızsın, sevgilinde şanslıdır baya. Senin gibi kızı bulmuş.
Mine:Aa , yiğidi öldür hakkını yeme.
Tuğrul:Adı yiğit mi?
Mine:Salak!
Tuğrul:Ay bide öldürdük çocuğu.
Mine:Hemde en organiğinden salak.
Tuğrul:Ne be?
Mine:İyi çocuktur sevgilim ama kafası çok basmaz. Onu ye içir sev o kadar. Başka işlevi yok.
Tuğrul:Romantik olucaz diye yine bir kamyon laf yedik iyi mi?
Mine:Aşkım.
Tuğrul:Küstüm ben sana.
Mine:Nedenn?
Tuğrul:Demediğini bırakmadın be, zalım!
Mine:Yiaaa, sen benim sevgülümsün Bi kere. İstediğimi derim. Başka kızlar mı sana tatlı tatlı salak diyecek.
Tuğrul:Aşkım iyi hoşta, sen baya içten söyledin.
Mine:Ballı çöreğim bişey dicem.
Tuğrul:Efendim bal?
Mine:Aşkım çok hızlı gitmiyor muyuz?
Tuğrul:Yoo?
Mine:Neyse, biraz yavaşlasana. İçim Bi hoş oldu.
Tuğrul:Mine..
Mine:Aşkım yavaşlasana.
Tuğrul:Mine yavaşla-
Mine:Aşkım şaka mısın? Yavaşla dedikçe daha da hızlanıyorsun.
Tuğrul:Frenler!
Mine:Noluyo Tuğrul?
Tuğrul:Frenler! Tutmuyor Mine!
Mine:Ne diyosun sen Tuğrul?!
Tuğrul:Birileri freni kesmiş!
Mine:Tuğrul! Denize uçucaz!
Tuğrul:Tutmuyor frenler!
Mine:Sağa kır!
Tuğrul:Duvar var duvar!
Mine:En azından suya düşmeyiz Tuğrul!
Ve son bir kırılma ile duvara çarpmıştı araba. Tuğrul'un tarafı duvara denk geldiği için sıkışmıştı Tuğrul. Mine'nin ise oturduğu taraf duvar boşluğuna denk gelince camdan uçup yere çakılmıştı. Bilinci kapalıydı ikisininde. Tuğrul kaputa sıkışırken, betona çakılan Mine'nin ise akciğeri sönmüştü. Canları acımıştı bu iki gencin. Omuriliği saklatlanmıştı Mine'nin. Dükkan sahibi hemen aradı aslında ambulansı ama..
Mine:Sen olmayınca nefesim kesiliyor sevgilim. Nefes Alamıyorum, gel kurtar beni.
Tuğrul:Gelemiyorum bitanem, gelemiyorum.. Canım yanıyor, ama kendim için değil. Yemin ederim değil. Senin için yanıyor. Kalbim acıyor, ruhum kıvranıyor acılar içinde. Belki de son kez söylüyorum bunu sana.
Mine:Belkide son defa söylüyorum bunu. Seni çok seviyorum...
Tuğrul:Seni çok seviyorum...
Ve son buldu iki gencin daha hikayesi. Kapadılar gözlerini. Ölüm onlarında ayıramamıştı. Ve kadının örgüsüne doğru ilerleyen kan da son buldu o fayansta. Adamın elindeki tokanın kokusu bitti. Kadının avucundan da adamın eli gitti. Ve tek şey kazındı akıllarına... Şarkıları kalmıştı zihinleri de. İkisinden de akan kan birleşti ve son kez şarkılarını söyledi...
                      Gecenin biri, aptalın biri
                      Kalbinin dışında bekliyor
                      İçeri girmeyi....
                      Bu gece yağmurda,
                      Camında bir damlayım...
                      Toprak koksundayım
                      Islanmış serenatım....
.
.
.
.
Akif:Ya hayatım ne kadar çok abarttın. Sadece miden bulandı, bu kadar korkma.
Zeynep:Akif, kaç gündür ne kadar çok bulandı! Sen nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?
Akif:Hayatım soğukkanlıyım ben.
Zeynep:Bilmem mi?
Akif:İmasına ekmek bandığımm.
Zeynep:Sadece bana bu kadar gevşeksin Akif.
Akif:Ay, valla sende var bişeyler. Sen bu tavrımı çok severdin.
Zeynep:Diyorum ya sa-Boş boğaz! Sadece halimden mi kötü olduğumu anladın!?
Akif:Ordan bakınca münneccim gibi falan mı görünüyorum acaba? Başka neyinden anlıcam Zeynep?
Zeynep:Ne diye tersliyosun be? Zaten moralim bozuk. Hatta sıfır! Moralim sıfır!
Akif:Aşkım çık artık banyodan, kapıdan birbirimize bağırıyoruz. Hem sen ne yapıyorsun orda?
Zeynep:Akif..
Akif:Efendim hayatım?
Zeynep:Akiffff!
Akif:Böcek mi gördün yine?
Zeynep:Evet! Benim böceğim!
Akif:İyice kafayı yedin ya, ne diyosun Zeynep? Oh be çıktın sonunda bany- Hoppala noldu, niye ağlıyorsun?
Zeynep:Akif..
Akif:Bugün söylicen dimi hayatım?
Zeynep:Ben.. Akif ben..
Akif:Evet hayatım.. Sen?
Zeynep:Hamileyim ben..
Akif:Evet hamilesin se- Ne?
Zeynep:Hamileyim Akif! Hamileyim!
Akif:Be-ben? Ben neyim?
Zeynep:Akif baba oldun baba!
Akif:Ben baba mı oldum? Ben?
Zeynep:Ya hevesimi kursağımda bırakm- Yaa! Napıyosun!
Akif:Baba oldum! Baba!
Zeynep:Akif bıraksana beni! Yaa!
Akif:Zeynep ona yürümeyi öğreticem, böyle tıpış tıpış yüricek! Parka götürücem, forma alıcam! Beraber şarkı söylicez! Hergün masal anlatıcam ona! Hatta gel, yatak odası takımı alalım! Hadi!
Zeynep:Aşkım Bi sakin ol! Zaten üzerimdeki baskı çok fazla..
Akif:Yaa, Zeynep ağlama. Sen sadece doğur her şeyini ben yapıcam. Bezini bile ben değiştiricem ağlama nolur..
Zeynep:Tamam bak ağlamıyorum. Duygu boşalması sadece.. Cidden değiştirir misin?
Akif:O benimde çocuğum. Evladım o!
Zeynep:Aa, delinin zoruna bak sanki senin değil dedik. Şaşırdım sadece.
Akif:Kızım ben evlendiğimde kendime hizmetçi ya da dadı alamadım. Hayat arkadaşı aldım, senin yapabileceğin iş varsa, benimde vardır.
Zeynep:Sen baya adamsın hee!
Akif:Bana ettiğin iltifata bak. Aşkım de, balım de, bal porsuğum de, ponçiğim de. Ne bu adamsın?
Zeynep:Aşkım, balım, bal porsuğum, ponçiğim. Oldu mu?
Akif:Oldu.
Zeynep:Ya bırakta sevineyim. Öfff! Bunaldım!
Akif:Şey yapalım! Ha-Hastaneye gidelim!
Zeynep:Neden ki? Çok erken.
Akif:Ya emin olalım. Hadi hadi!
Zeynep:Ay, pimpirikliler kralı!
Akif:Beğenemedin mi şekerim?
Zeynep:Beğendim beğendim, hadi gidelim.
.
.
Zeynep:Aşkım, 20 ile gidiyorsun farkındasın değil mi?
Akif:Dikkatli olmak zorundayım Zeynep.
Zeynep:Arkamızda oluşan kuyruk Ankara'da oluşmadı hayatım.
Akşf:İstanbul milleti, alışıktır trafiğe.
Zeynep:Bide, Artık elini karnımdan çeksen?
Akif:Olmaz, bebeğin alışması lazım. Bana alışması lazım. Dimi babaşının bitaneşii. Oy, yerim şeni benn! Şen şimdi faşulye kadayşın, ama büyüp benim kocaman çocuğum olacaksın dimi? Benide hiç üzmezmiş babaşının balışıı.
Zeynep:Akif, daha oluşmayan bebeğin psikolojisini bozdun.
Akif:Zeynep?
Zeynep:Bu ambulanslar ne böyle gece gece?
Akif:O-o inen Nil'mi?
Zeynep:Kalp masajı yapıyorlar Akif!
Akif:Çetin'de yanında!
Zeynep:Mine?
Akif:Tuğrul iniyor!
Zeynep:Hayır ya!
Akif:Batu ve Rüya'da indi!
Zeynep:Akif in! Yetişelim çocuklara!
Selin:Hocam?
İsmail:Lan bunların ne işi var?
Mevsim:Nil..?
Fiko:Oğlum hepsi yaralı lan bunların!
Akif:Oğlum sizin ne işiniz var burda?
İsmail:Hocam Salih ve Halil..
Zeynep:Noldu onlara?
Selin:Bı-Bıçaklandılar hocam...
Fiko:Ateş ve Gizem nerde peki? Telefonlarında açmıyorlar!
Selin:Bilmiyorum ya bilmiyorum! Herkes yaralı! Ne biçim iş bu böyle!
İsmail:Bunlara noldu ya?
Selin:Hepsi, hepsi benim yüzümden. O mesajı söylemem lazımdı! Benim yüzümden oldu hepsi!

                               

FOR YOU -Papatya-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin