BÖLÜM 6

421 17 0
                                    

Ateş:Mevsim,yine ne saçmalıyorsun kızım sabahın köründe? Hadi git başkasıyla eğlen, bak hasta ziyaretinin kısası makbuldür! Kısaca defol hadi!
Mevsim:Ne diyosun ya?
Nil:Uza diyor, Uza!
Mevsim:Ya bir kesin sesinizi! Şaka yapmıyorum, ciddiyim ben!
Gizem:Ya Mevsim sabah mabah dinlemem burda ağzına sümüğü Bi korum 3 tur atarsın şurda! Neyle suçladığınun farkında mısın sen?
Mevsim:Kes sesini be! Gelde vur bakıyım!
Gizem:Lan sabah sabah Allah'ına mı kavuşturayım kızım seni! Tek yumrukla canını alıyım istiyor herhalde! Defol lan!
Rüya:Gizem sakin ol biraz! Bu gerizekalı içip içip gelmiş yine! Gitsene kızım!
Gizem:Ya bırak ne sakin olucam! Gerizekalı neyle suçluyor beni!? Koddummu zıngıltadırım lan seni!
Mevsim:Lan Bi sus! Şunu izleyin Bi, ondan sonra kime inancağınızı seçersiniz!
Önümüze koyduğu videoyu izlemeye başlamıştık hepimiz. Videodaki kişinin boyu, saç rengi, kilosu, bedeni her yeriyle bana uyuyordu! Tıpkı bendim sanki o antikaları siyah poşete koyan! Ama, ama değilim! O ben olamam!
Mevsim:Tarihine dikkatli bakın! Siz kaçırılma dan 2 gün önce, o günün sabahı okula gelmemişti. Ertesi günde siz kaçırıldınız işte!
Çetin:Gizem ne bu?
Salih:Cidden mi Gizem?
Nil: Nasıl yaparsın bunu Gizem?
Tuğrul:Bunu cidden yaptın mı?
Halil:Hiç yakışmadı!
Herkes başıma toplanmış beni suçluyordu. Ama ben o gece orda değildim! İstanbul'a bile değildim! Ama kendimi anlatmaya mecalim yoktu ki? Kafamda dönüp duran sesler başımı ağrıtıyordu! Nefes alamıyorum sanki, sanki duvarlar üstüme geliyordu. Duvarların hepsi benim arkadaşlarımdı,öğretmenlerimdi. Konuşuyorlardı. Ve ağızlarından çıkan her kelime benim hırsız olduğumu söylüyordu. Aldığım nefes yetmiyordu sanki. Korkak gözlerle Ateş'e bakmıştım. Yüzündeki memnuniyetsizlik bana anlatıyordu herşeyi. O da inanmamıştı bana. Duvara yaslı duruyordum sadece, herkes beni ayıplarken, suçlarken öylece duruyordum sadece. Elimden gelse doğru düzgün nefes alırdım önce ama onu bile yapamayacak hale gelmiştim.
Gizem:Ateş? Sende mi?
Ateş:Sende mi diye bişey mi kaldı Gizem? Herşey ortada!
Mine:Haklı,nasıl yaptın bunu?
Selin:Daha doğrusu neden?
Rüya:Saçmalamayın ya? Mevsim, nasıl ve neden shopladın bu videoyu bilmiyorum ama kes artık şakayı!
Mevsim:Ne shopu be? Kim, nasıl bu kadar iyi bir shopu yapabilir ki? Saçma saçma konuşma!
Rüya:Arkadaşlar saçmalamayın! Gizem böyle bişeyi yapmaz yapamaz!
Çetin:Yapmadığını kanıtla bize?!
Rüya:Arkadaşlar birbirimizi tanıyalı 4 yıl oldu! Siz nasıl bu kadar basit bir olayda satarsınız Gizem'i?
O sırada gözümden düşen yaş yerde şıp sesini çıkardığında herkes bana bakmıştı. Yüzlerindeki menuniyetsizlikle. Canım yanıyordu, kalbim acıyordu. Burnum direği sızlıyordu. Çünkü sevdiklerimin kokusu yoktu. Hepsi gitmiş, yerine nefretin kokusu gelmişti. Hatta o kadar çok nefret vardı ki kokukarında tadını alıyordum. Dilimi yakıyordu bu acı. Herkesi yarıp Rüya'yla kaldığımız odaya girip küçük çantamı alıp Tekrardan kapının önüne geldiğimde yine bana bakıyorlardı.
Gizem:Be-benim gitmem lazım. Sa-sakinleştirici-
lerim yanımda değil. Be-ben nefes alamıyorumda.
Tam kapıdan çıkacakken birinin kolumdan tutmasıyla Tekrardan baş başa kalmıştım nefret dolu suratlarla.
Mevsim:Önce babamdan çaldıklarını ver, sonra nereye gidersen git!
Rüya:Mevsim bi dur! Gizem iyi misin sen? Kıpkırmızı oldun! Gözlerin doluyor!
Gizem:Benim gitmem lazım Rüya. Ben bu kadar nefretle baş başa kalacak kadar güçlü değilim. Nefes Alamıyorum, başım dönüyor. Bırak gideyim, ben iyi değilim. Hem de hiç! Özellikle de sizin gözünüzde. İyi biri değilim. İyi değilim. Al yeter mi bilmiyorum ama yanımda sadece bu kadar nakit var. Bide annemden kalan son şey, bu altın künye. Yetmezse gönderirim Mevsim. Özür dilerim hepinizden.
Cüzdanı çıkarıp Mevsime verdikten sonra kapıyı kapatmıştım. Ardımda o kadar çok şey bırakmıştım ki kalbim ağrıyordu. Sevdiğim adam, arkadaşım sandıklarım, öğretmenlerim. Hepsi nefret ediyordu benden. Hiç etmedikleri kadar. Ve hiç seviyorlardı beni, hiç sevmedikleri gibi. Kapıyı kapatır kapatmaz hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Sesime yan koymuşlar çıkmıştı ama onlara birşey diyecek mecalim yoktu. Başım dönüyordu, hıçkırdığım için kesik kesik aldığım nefes yetmiyordu. Yanımda parada olmadığı için yürüyerek gitmek zorundaydım. Kapıdan çıktığımda saatin 6 olması yüzünden soğuk hava yüzme tokat gibi vurmuştu. Bi o vurmamıştı zaten yüzüme, o da vurdu sonunda. Sanki boşlukta gibi hissediyordum kendimi. Beynim birçok şeyle dolu, kalbim olabildiğince kırık, içimde bomboş. Gözyaşlarım yanağımdan düşerken düşünebilcek birçok şeyim varken ben bomboştum. Daha dün her şeyim dediğim adam bana inanmamıştı. Akif hocaların evi okula yakındı, benim evimde okula. Eve girdiğimde yaptığım ilk şey titreyen ellerimle tam 3 tane sakinleştiriciyi ağzıma atmak olmuştu. Odama girip kapıyı kitlediğimde burnuma Ateş'in kokusu sinmişti. Kapşonlusu hala buradaydı. Hemen kapının kilidini açıp kapşonluyu salonun orta yerine fırlatmıştım. Tekrardan kapıyı kitlediğimde sırtımı dayayarak yavaşça çökmüştüm kapının önüne. Hıçkırıklarım bütün odayı inletirken dış kapının açılmasıyla hiç ilgilenmemiştim.
Rüya:Gizem?
Gizem:Gidin burdan Rüya!
Rüya:Kuzum sadece ben geldim! Nasılsın, merak ettim seni? Hiç iyi değildin çıkarken.
Gizem:Konuşmak istemiyorum Rüya. Sadece yok olmak, kaybolmak istiyorum. Çünkü çok acizim. Çok çaresizim. Çok yalnızım. Çok kırgınım. Çok durgun ve bir o kadarda mutsuzum. Bana inanmadılar. Mevsime inandılar.
Rüya:Kuzum, bir gün yanıldıklarını anlayacaklar, neyse hakikat çıkar ortaya er geç!
Gizem:Çıksa neye yarar Rüya? Sence birdaha herşey eskisi gibi olacak mı?
Rüya:Olacak tabii kızım! Bak bana, intihara kadar gittimde dönmedim size arkamı. Sende öyle olacaksın!
Gizem:Lan herşeyi bıraktım, hocasıymış, arkadaşıymış, bıraktım hepsini Ateş lan Ateş! İnanmadı lan bana! Gitti Mevism'e inandı lan! Beni bıraktı Mevism'e gitti lan! Herkes boşverdim, seviyordum lan ben onu. Çok seviyordum lan, canımdan çok seviyordum.
Rüya:Kuzum oda seni çok seviyor. Sen çıktıktan sonra hepimiz hıçkırıkların duyduk. Her hıçkırığın hepimizin suratında patladı. Komşular geldi, ne oldu diye sordu herkes. Zeynep hoca bile anlatamadı durumu. Küçük bir yanlış anlaşılma dedi sadece. Ne olduğunu anlatmaya dilleri varmadı. Ateş hele, Mevsim'i kovdu hemen. Sonra dışarı attı kendini. Hepimizde ardından. Dolarda bağırdı durdu! Ona buna küfretti! Sabahın 6'sında herksi başımıza topladı. En son Tuğrul'gil Aldılar götürdüler bir yere, bende hemen senin yanına geldim.
Gizem:O beni sevmiyormuş ki aslında, ben onu çok sevdiğim için oda beni seviyor sanmışım. O beni hiç sevmemiş ki. Ben kendimi kandırmışım sadece. Aslında kimse sevmemiş ki beni.
Rüya:Yapma ku-
Gizem:Rüya ben en iyisi birazcık uyuyayım he ne dersin? 3 tane sakinleştirici içtim.
Rüya: Sen yine panik atak krizine mi girdin Gizem?
Gizem:Kriz değilde, nefes alamıyordum, istemsizce titremeye başlamıştım attım 3 tane.
Rüya:Tama bak dikkat et, bişey olursa seslen burdayım ben. Çorba yapayım sana.
Gizem:Rüya, senin antrenmanın var, sen evine git. İçin yalnızlıktan kavruluyor zaten dışımda kavrulsa ne yazar?
Rüya:Olur mu kızım? 2 elim kanda olsada bırakmam seni.
Gizem:Saol Rüya.
Akşama kadar uyuyacağım deyip, gözlerim şişip, pınarları kuruyana kadar ağlamıştım. İçeriden sesimin geldiğini biliyordum. Rüya beni duyuyordu fakat cevap vermeyeceğimi bildiğinden ses etmemişti. Telefonumu kapatmaya gönlüm el vermemişti fakat sessize almıştım. Saat 6'dan gece yarısı 12'ye kadar mesaj ve arama gelip durmuştu fakat tek bir tanesine bile dönmemiştim. En sonunda odada oksijen kalmadığını yavaş yavaş anladığımda sakince odadan çıkmıştım. Kokusuna olan hasretim yüzünden kapşonlusunu gitmiştim Ateş'in
Rüya:Kuzum, daha iyi oldun mu?
Gizem:Rüya, ben birazcık dışarı çıkıcam. Kendime gelmem lazım. Sen de yemeğini ye uyu ondan sonra. Geç gelirim ben.
Rüya:Nereye gideceksin kızım gece gece?
Gizem:Belli bir yer olmasada gitmem lazım. Kafamı dinlemem lazım, ruhumu dinlemem lazım. Bir şey olursa ararsın. Hadi bay bay.
Deyip kapıyı çekmiştim. Ellerim cebimde dışarı çıktığımda soğuk hava yine suratıma çarpmıştı. Ama acıtmamıştı bu sefer. İnsan 18 saat ağlayınca daha dinç oluyor galiba? Sokakta öyle dolaşıyorum boş boş. Yere bakıyordum sadece. Çünkü gözlerim yanıyordu her hareketinde. Beynim o kadar doluydu ki gözlerimin her hareketinde düşüncelerim acıyordu. O sırada karşıdan gelen birinin kokusuyla baş başa kalmıştı burnum. Aynı kokunun. Askın gelmiş haliydi. Gözüm görmesede, kulağım duymasada, burnum bas bas bağırıyordu.
Gizem:Ateş?
Ateş:Gizem gece gece ne işin var burada?
Gizem:Seni ilgilendireceğini sanmıyorum?
Deyip yoluma devam etmeye çalışsamda kolumdan tutup kendine çevirmişti. Bunu yapacağını bildiğimden düzenimi bozmamıştım. Dimdik karşısındaydım.
Gizem:Hayırdır? Bırak kolumu!
Ateş:İzin ver konuşalım biraz he?
Gizem:Ne konuşucaz Ateş? Senin bana inanmadığın gözlerini mi konuşucaz, yoksa senin bana inanmadığını söyleyen ağzını mı?
Ateş:Gizem..
Gizem:Ne Gizem'i Ateş? Sen bana inanmadın! Sen bana güvenmedin! Şimdi hangi yüzle karşıma geçiyorsun benim? Burda gelmiş konuşalım biraz derken kolay! Gel bide beni sor Ateş! Kalbim kırık çıktım ben o evden! Ya herkesi geçtim, sen ya sen! Sen inanmadın! Daha 6 saat geçmemişti sana "Herşeyim" diyeli! Ama doğru aptallık bende! Sonuçta Mevsimin elinde video kaydı var! Ona inanın! Benim elimdeki kanıtların hiçbirine bakmadın! Bakmadınız! Belki o gece burda olmadığıma dair kanıtlarım vardı benim! Ama hiçbiriniz dinlemediniz beni! Ne Çetin, ne Mine, ne Tuğrul, ne Salih, ne Nil, ne Halil, ne Selin! Ne de sen! Sen bile dinlemedin beni? Rüya inandı bana sadece! Ulan delireceğim ya! Hocalarım bile inanmadı lan bana! Akif hoca inanmadı! Zeynep hoca inanmadı! Birisi size böyle bir şey dese sorgusuz sualsiz sizi korurdum lan ben! Ama siz o Mevsim'in eline kozu verdiniz Ateş! Suçlu olamadığım er geç ortaya çıkacak lan!
Sinirimi kustuktan sonra yanından çekip gitmiştim. Ağlamayacaksın bu sefer gözlerinin önünde!
Ateş:Diyeceklerin bu kadar mı?
Gizem:Daha ne dememi bekliyorsun Ateş?
Ateş:Özür dilerim!
Gizem:Ne?
Ateş:Özür dilerim lan! Özür dilerim!
Gizem:Benim anlımda keriz mi yazıyor? Küçük bir özüre affediceğimi mi sandın? Lan ben bütün gün kendi başıma ağladım, kahroldum, içim içimi yedi! Ama sen! Sende öyle olmadı Ateş! Ulan sen ağladığında yanında ben vardım! Annen bile uyuyordu Ateş! Ben vardım! Seni teselli eden bendim! Ama beni teselli edecek kimse yoktu! Rüya vardı sadece, oda inandığından değil kriz geçirdiğimi sandığından geldi yanıma! Ulan hepiniz nasıl inandınız benim hırsız olabileceğime! Karşıma çıkmayın birdaha!
Ateş:Bende mi?
Gizem:Özellikle de sen! Bitti, Artık hiçbirinize görüşmeyeceğim! Özellikle de senle!
Ateş:Ne demek oluyor bu Gizem?
Gizem:Herşey bitti demek oluyor!
Hızla yanından ayrılmıştım Ateş'in! Bu aptal video yüzünden bir günde insanın hayatı bu kadar değişebilir miydi? Hayatımın aşkı, Ateş.. Ellerimden kayıp gidiyordu ve ben buna engel olamıyorum. Daha birkaç gece önce, o rahatsız hastane yatağında sevdiğiyle beraber Oğuz Atay okuyan ben çok mutluydu. Şimdi ise yine sevdiği yüzünden çok kırgın olan ben mutsuzum. Daha dün gece uyurken sevdiğini izleyen ben çok mutluydu. Okuldan sevdiğiyle beraber dönen ben çok mutluydu. Kaçırılmadan önce sevdiğinin karnesine gülen ben çok mutluydu. Doğum gününde sevdiği tarafından arasında bir gül yaprağı olan Can Yücel kitabı alan ben çok mutluydu. Gece saat 1'lere kadar oturup karşısında sevdiği adamın gülüşünü izleyen ben çok mutluydu. Neden? Neden inanmamışlardı bana? Neden güvenmemişlerdi? Onlara o güveni verememiş miydim yoksa? Peki ya hocalarım? Onlar neden inanmamıştı ki bana? Kafamda bin bir soru ağlayarak eve geri dönerken birinin ağzıma pamuk tutmasıyla bütün ışıklar sönmüştü. Yeni bir maceraya hazır değildi bünyem! Birisi beni kurtarsın...
                                Mine' den...
Sabahki olaydan sonra herkes evlerine dağılmıştı yavaş yavaş. Aklım almıyordu Gizem'in böyle bir şey yapabileceğini! Aklım ermiyordu neden yaptığına! Kalbimde el vermiyordu ya neyse..
Kızlarla bizim eve geçmiştik. Normalde Rüya ve Gizem'de olacaktı. Film gecesi yapacaktık hep beraber. Ama, nasip olmadı.
Nil:Ya acaba cidden yapmış mıdır?
Selin:Gösterdiği videoyu görmedin herhalde?
Nil:Ya gördüm de, ne biliyim kızım? Gizem böyle bişey yapamaz gibime geliyor? Sanki Mevsim'in saçma işlerinden biri gibi?
Selin:Mevsim bu kadar ileriye gidemez bence?
O sırada telefonumun titremesiyle konuşmaları dağılmıştı. Yazan Tuğrul'du.
Kalbim♥️:Mine, kızları da al Akif hocanın evine gelin. Ateş çok kötü!
Mine:Noldu ki?
Kalbim♥️:Gizem'le ayrılmışlar. Fenalık geçirdi. Çabuk gelin hadi.
Hemen kızlara olayı anlatıp dışarı çıkmak için hazırlanmıştık. Ulan ne gün be? Kapıdan dışarı çıkar çıkmaz üçümüzün de ağızlarına pamuk dayamaları bir olmuştu. Korkudan yanlışla derin bir nefes almamla bilincimin karanlığa maruz kalması bir olmuştu. Karanlık yavaş yavaş avuçlarının içine hapsediyordu bizi...
                                   Rüya'dan...
Gizem çıktıktan hemen sonra kapı çalmıştı. Bir şeyini mi unuttu diye merakla kapıyı açarken karşımda Ateş'in olduğunu görmeme donakalmıştım.
Rüya:Ateş?
Ateş:Rüya, Gizem evde mi?
Rüya:Yok az önce çıktı. Gel 2 dakika dinlen, geç gelicen falan dedi de gelir 5 dakikaya. Soğuğa dayanamaz biliyorsun. Kısa kolluyla çıktı dışarı. Üstünde ince Bi kapşonlu vardı.
Ateş:Al işte, kendinden önce beni hasta edicek! Neyse, odasından montumu getirebilir misin? Yıkıyıp geri vercem. Üzeri full kandı benim yüzümden.
Rüya:Senin montun onda mı ki?
Ateş:Evet siyah kapşonlu olması lazım. Onada biraz büyük geliyordu.
Rüya:Ee sen Gizem'in üstündeki kapşonlu dan bahsediyorsun? Çıkarken üzerine giyipte çıktı.
Ateş:Çok ağladı mı?
Rüya:Çıkarken gözleri şiş şiş ve kıpkırmızıydı. Yani endişelenme diye bişey söylemeyim diyorum ama sabah gelir gelmez 3 tane sakinleştiriciyi atmış ağzına, ben banyodaykende 2 tane ağrı kesici alıyordu. Beni görünce yine odasına girdi. Çok kırılmış oğlum. Hani hırsızlıkla suçlandı kırgınlığı değildi, hiçbiriniz inanmadınız kıza. Buna kırılmış. Biliyorsun, odası balkona bağlı, perdenin arasından baktım da kapının önünde hepimizin olduğu fotoğrafı almış, ona bakarak ağlayıp duruyor. Hani bir insan 18 saat boyunca aralıksız ağlamaz, ama o ağladı ya. Hıçkırıkları kesilmedi evde. En sonunda derin bir nefes aldı, çıktı odasından, yerdeki kapşonluyu aldı, Leyla gibi geveledi ağzında bireyleri çıktı dışarı.
Ateş:Panik atak krizine mi girdi?
Rüya:Kriz değilde, duvarların üstüne üstüne geldiğini, nefes alamadığını söyledi. Hatta bir ara elinde bir kitap, diğer elinde bir gül yaprağı baktıkça ağlayıp durdu. Olayı ne?
Ateş:Doğum gününde aldığım kitap, en sevdiğim kısmına gül yaprağı koymuştum. Sana da kırgınım Papatya, bir 'seviyorum' sığdıramadın yapraklarına. Ben yakalayım şunu, belki konuşuruz. Neyse, ya Bi su verir misin bu arada?
Rüya:Vereyim.
Özellikle arkamı dönüpte gitmiştim. Çünkü susamadığını biliyordum. Elbet Gizem'in bir eşyasını almaya gelmişti. Geri döndüğümde nefes nefeseydi ama belli etmemeye çalışıyordu. Suyu verdiğimde içip bardağı geri vermişti. Tam gidecekken seslenmiştim.

FOR YOU -Papatya-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin