BÖLÜM 7

462 17 0
                                    

                                                       
                            Tuğrul'dan...
Akif hocanın gece gece aramasıyla sıçrayarak uyanmıştım yatağımdan. Hemen komodinin üzerindeki telefonu alıp uykulu halimle cevap vermiştim.
Tuğrul:Hocam, ne oldu?
Zeynep Hoca:Tuğrul ben Zeynep hocan. Aeş burda, Gizem'la ayrılmışlar buraya geldi. Ağlayıp duruyor, durduramıyoruz. O değil, Gizem'e telefonu açmıyor. Kapalı, Rüya'nınkş de. Kızları ara gelsinler hemen!
Tuğrul:Ne diyorsunuz hocam siz? Şey tamam 5 dakikaya oradayım, kızlarıda arayayım. Geliyorum hemen.
Yaklaşık 10 dakika sonra Akif hocaların evindeydik. Batu, Salih, Çetin, Halil, ben ve fenalaşan Ateş.
Ateş:Lan ayrıldık lan! Kalbim yanıyor Halil! Ruhum ölüyor, can çekişiyorum!
Çetin:Oğlum bş sakin Gizem sensiz yapamaz bir kere, 2 gün kızar, 3 gün kızar sonra geçer oğlum siniri. Yapma böyle hadi, toparlan.
Ateş:Oğlum çok kırılmış lan kız! Sadece bana değil hepimize! Eve gider gitmez 3 tane sakinleştiriciyi tekte atmış, 18 saat odadan hiç çıkmadan hepimizin olduğu fotoğrafa bakıp ağlamış oğlum. Çok ağır şeyler söyledi. Ne hocalar inanmış, ne ben! Kalbi kırılmış oğlum! Ben kırdım kalbini! Ben.. Ben!
Tuğrul:Oğlum Bi dur ya! Belkide yaptığının farkında değildir. Var böyle bir hastalık! Hani, yapıp unutmuşta olabilir.
Ateş:Tuğrul neden anlamak istemiyorsun? Kız yapmamış işte!
Salih:O video ne lan peki? Besbelli yapmış işte! Korumayı artık Ateş. Yapmış bir hata, düzeltiriz.
Ateş:Yapamamıştır.. Yapmamıştır.. Yapamaz, Gizem yapamaz! Yapmaz!
Halil:Kardeşim, sevdiğine toz kondurmuyorsun ama Olmaz böyle. Video kaydı var elimizde.
Ateş:Belki de o değildir?
Salih:Nasıl değil oğlum? Besbelli o!
Batu:Ya ben yeni yeni tanıyorum ama sanki bana da yapmaz gibi geliyor. Hani Rüya anlardı en azından. Kızı o kadar tatllandıra ballandıra anlattı ki bana. Hani duyduklarına sonra bende inanmam.
Tuğrul:Kızlar nerde  bu arada bilen var mı?
O sırada herkesin telefonuna aynı anda bildirim gelmişti. Hepimiz telefona bakıp şok olmuştuk.
Çetin:Lan!
Tuğrul:Mine!
Batu:Lan o Rüya değil mi?
Ateş:Gizem'im... Ne işin var orada?
                                     Gizem'den
Uyandığımda soğuk betonun hissiyatı rahatsız etmişti beni. Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda yine bir depoda karşılanacağını adım gibi biliyordum.
X:Ooo, Gizem hanım günaydınlar olsun. Bakın, arkadaşlarınız burda. Nasılsınız bakalım?
Gizem:Kimsiniz lan siz?
X:Aa, ayıp ama! Kaç gün oldu, ne zamandan beri belalınızı tanımıyorsunuz. Ne Ateş, ne sen!
Gizem:Lan, Ateş'in adını ağzına alma! Ne zorun varsa halledelim burda, bırak kızları!
Ayağa kalkıp tavanın köşesine doğru bakmaya başlamıştı. Yanlış görmüyorsam kamera vardı orda. Sonrada konuşmaya başladı.
X:Ateş bey duydunuz dimi? Siz inanmadınız belki ama Gizem hala sizi koruyor. Bu arada Tuğrul, Batu, Çetin, sizin kızlarıda aldık kusura bakmayın. Selin ise oradaydı sadece. Burdan 7/24 izleye bilirsiniz bizi! Bi güzel haber daha, canlı olarak izliceksiniz. Yani, ben burda Gizem'e konuşuyorum ve siz direkt duyuyorsunuz. Ne kadar da güzel dimi?
O sırada yavaş yavaş kızlarda uyanmaya başlamışlardı. Bu manyak kimdi bilmiyorum ama zeki değildi. Rüya'tçya seslendim Fısıldayarak.
Gizem:Rüya!
Rüya:Nerdeyiz biz?
Selin:Noluyor ya?
Mine:Tuğrul!
Nil:Neresi burası?
Gizem:Bi susun! Duyucak manyak herif! Şu yukarıda kamera var. Bizimkiler nasıl oluyor bilmiyorum ama bizi canlı bir şekilde izliyorlar! Kurtarıcam sizi merak etmeyin. Rüya arkadan ellerimi çöz, dikkatli ol!
Ellerimizi arkadan bağlamışlar fakat hepimizi aynı yere koyduğu için ellerimiz arkadan çözebileceğimiz aklına gelmemişti. Rüya ellerimi çmzfükten sonra bende onunkileri çözdüm. Boş boş kameraya bakıyordu mal herif. Konuşmuyordu da. İyice sinirlerim bozulmuştu. Olabildiğince sessizce yerimden kalmıştım yerimden. Sıfır hışırtı, sıfır ses. Önceden de yaptığım için biraz tecrübeliydim. Tam arkamızda sanki önceden konulduğunu sanki biliyor muşum gibi elimi atar atmaz bir odun geçmişti elime. Yavaş yavaş arkasına yaklaşıp ensesinden odunla vurmamla yere düşmesi bir olmuştu. Kızların hepsi panikle dışarı çıkarken iki tane daha vurup bende koşmaya başlamıştım. Kızlar kapıdan çıkmışlardı, benimde çıkmama çok az kalmıştı. Bu kısa esaret son bulacaktı sonunda. Tam çıkacakken birinin beni tutnasıyla çığlık atmıştım. Suratıma yediğim fiske beni yere atarken kafamı çarpmamla bilincim Tekrardan uzaklara doğru yol almıştı. Kolay olmayacaktı bu sefer bu esaretten kurtulma. Ah Ateş, neredesin?
                                 Tuğrul'dan...
Elimize geçen kayıtları izliyorduk hepimiz. Gizem'in adamı yere sermesiyle kızlar dışarı çıkmıştı fakat son anda Gizem'i tutup vurmalarıyla Gizem bayılmıştı. Ateş izleyip bağırdığında hiçbirimiz karışamıyorduk ona. Haklıydı, hemde çok. Az önce Gizem'in bayılttığını sandığımız adam Gizem'i sürükleyerek eski yerine çekerken yine konuşmaya başlamıştı!
X:Cidden bunu beklemediği mi falan mı sandınız? Yani böyle sabahtan beri bomboş size bakarken ne olup bittiğini sizce bilmiyor muydum? Birbirlerinin ellerini çözmeleri, Gizem'in kalkıp odunu alması falan? Ama hakikatlı kızmış, iyi vurdu. Yarım saat baygın Gizem'i izleyin siz, kızlar eve gelicek birazdan! Sonra size açıklamam gereken bazı şeyler var. Bay bay şimdilik.
Ellerini sallayıp kamera açısından çıkmasıyla beraber Gizem'in aciz bedeniyle baş başa kalmıştık.
Ateş:Lan şerefsiz! Ben onun saçının teline bakmaya kıyamıyorken ona nasıl vurursun lan?
Tuğrul:Ateş, sakin ol tamam! En kısa sürede kurtarıcaz kızı!
Ateş:Nasıl lan nasıl! Vurdu lan Gizem'e! Gizem'ime vurdu! Benim bakmaya kıyamadığım kıza vurdu lan! Napıcam lan ben! Lan ben neye yararım lan burada? Onun yanında değilken, onu koruyamıyorken neye yararım!?
Akif Hoca:Ateş sakin ol biraz, bak bulucaz Gizem'i tamam mı? Ama biraz sakin ol!
Ateş saçları önüne düşmüş, panik ve endişeyle sağ bacağını sallarken Gizem'e baş başa kalmıştık.
Akif hoca:Gençler size bişey demem lazım ama sakin olacaksınız lazım. Hatta bekleyelim, kızlar gelince söyleyelim.
Ateş:Hocam Gizem'le mi ilgili?
Akif:Evet.
Ateş:Hocam nolur söyleyin, yerlerini mi buldunuz?
Akif: Öyle bir şey değilde..
O sırada kapının çalmasıyla koşa koşa kapıya gitmiştik hepimiz. Kızlar yukarı çıktığında herkes kavuşmuştu birbirine fakat, içeriden Ateş'in sesini duymamızla içimiz cız etmişti.
Mine:Gizem, Gizem orda kaldı. Çığlıklarını duydukta dönemedim geriye Tuğrul. Deponun kapısını kapattılar.
Ağlayarak bana sarıldığında bilgisayardan gelen sesle koşa koşa önüne geçmiştik bilgisayarın.
X:Bakıyorum kamerayı bilgisayara bağlamışsınız
Neyse, konumuz bu değil dimi arkadaşlar. Az önce aldığım bilgiye göre Akif hocanıza benim diyeceğim bilgiyi bulmuş. Ama sürprizi bana bırakmış. Hocama burdan sonsuz teşekkürler. Konumuza geçelim. Hani şurada yatan savunmasız Gizem kızımız varya, daha düne kadar mutlu olan yüzü gülen, arkadaşları tarafından sevildiğini sanan, hocalarının ne olursa olsun arkasında olduklarını sanan, sevgilisini hep onu koruyacağını sanan. Çok yazık, hiç kimse arkasında olmadı, kimse güvenmedim, hatta dinlemedi bile. Fakat Mevsim'in bahsettiği gece Gizem burda değildi.
Hep beraber:Ne?
X:Evet, burada değildi Ankara'daydı. Biricik teyzesinin yanına gitmişti, ama teyzesi onu bırakmaya niyetli olmayınca gece orda kalmıştı, o yüzden o son gün gelmemişti okula. Ertesi günde karne alıp, yine böyle bir depoda kayboldunuz. Ah, ne kadar yazık.. Kalbini çok kırdınız Gizem'in, onu çok kırdınız. Ama bakın kızlar, sizin için hayatını tehlikeye attı ve kendisine hiç iyi şeyler olmayacak galiba. Tüh, güzel kızdı, yazık oldu.
Ateş:LAN EĞER GİZEM'İME BİR DAHA ELİNİ SÜRERSEN SENİ BULURUM, ALLAH BELAMI VERSİN SENİ İŞKENCELER EDE EDE ÖLDÜRÜRÜM! ANLADIN MI LAN!
Ateş bu dedikleri üzerine bağırmaya başlamış, sonra da ağlama krizine girmişti. Neredeyse çocukluk arkadaşım olan adamı ilk defa ağlarken böyle görüyordum. Küçükken düşse ağlamadan dimdik çıkardı karşımıza, şimdi minik bir bebek gibi kollarında sevdiği kız için ağlıyor. Hepimizin gözleri dolmuştu o ayrı konu tabii. Napıcaktık biz?
Sabah saat 8 olmuştu, ve biz saatlerdir bomboş ekrana bakıyorduk. Gizem'in uyanmasını bekliyorduk hep beraber. Bide mükemmel bir fikirmiş gibi laptop televizyona bağlamış, full HD baygın Gizem'i izliyorduk. Biranda sıçrayarak kalkmasına bizde sıçramış tık. Uyandıktan hemen sonra da öksürmeye başlamıştı.
Ateş:Astım! Astım ilacı yok! Nefessiz kalıyor! Lan, lan bişeyler olacak kıza!
Bi anda kadraja dünkü adam girmişti.
X:Hoop, Ateş sakin ol, bak ilacı bende! Bak.
Elinde bir astım ilacı kutusu tutuyordu. Yavaşça, öksürmekten ciğeri çıkmış Gizem'in yanına doğru geldi ve ilacı verdi. Gizem 2 fıs sıktıktan sonra rahatlamıştım adeta. Gizem'i izledikten sonra tekrardan kameraya döndü.
X:Sakin olun! Daha dün bıraktığınız kız için bu kadar endişelenmeyin ama! Sonuçta Gizem antikaları çalan bir hırsız dı dimi? Neydi o kızın adı? Heh, Mevsim! Mevsim'in babasının antikaları gitti çünkü! Ama kimse Gizem'in giden künyesinin peşine düşmedi. Yazık, bu kızda arkadaşı var sanıyor. Ne kadar da acı! Üzülüyorum!
Tam gidecekken daha yeni yeni toparlayan Gizem adama seslenmişti.
Gizem: Onlar beni ordan mı izliyorlar?
X:Evet! Noldu, rahatsız mı oldun!
Gizem:Neden?
X:Bilmem, bende böyle bir manyağım işte! Canım sıkıldıkça insanlarla uğraşıp sonra kaçırıyorum. Biliyo musun? Öldürdüklerim bile oldu!
Hepimiz şok içerisinde sus pus olmuş bir şekilde televizyona bakıyorduk. Ateş'in soluk alış-verişi hızlanmıştı. Korkmuştu belli ki.
Gizem:He, bende öldürmeden salmazsın diye düşünmüştüm! Benimki biraz daha hızlı olabilir mi?
X:Ne?
Hep beraber:Ne?
Gizem:Ee, hayatta kaybedecek birşeyim kalmadı, intiharla uğraştırma işte, vur gitsin. Boğada bilirsin! Ya da şey yapalım, sen Bi tane halat getir, şu borulara asalım? Ne dersin?
Ateş:Ne diyorsun kızım sen? Saçmalama!
Gizem:Bunlar beni duyuyor mu?
X:Evet, ama sen onları duyamıyorsun.
Gizem:Boşver, seslerini duymak isteyen yok zaten!
X:Ee niye sordun o zaman?
Gizem:Bilmem?
X:Sen dün kaç tane sakinleştirici aldın Gizem?
Gizem:Sanane ki sen işine bak!
X:Ee, tamamda benim şuanki işim sensin?
Gizem:Aa, doğru ya sen beni kaçırmıştın. O zaman söylemem lazım. Ama, sözleciyim been.
X:Yani?
Gizem:Gerçekten malsın dimi? Neyse, Cahit Zaferoğlu'nun "Sen benim ziyan edilmiş cümlelerim, düşüncelerim, yıllarım, hatıralarım ve bir çarpıda harcanmış duygularımsın."sözünde kaç tane virgül vardır?
X:Gizem, sen cidden iyi misin?
Gizem:Cevabını söyle!
X:Üç?
Gizem:Evvettt!
Gizem sanki sarhoş gibiydi, gözleri, hareketleri, sözleri. Bir anda ayağa kalkıp konuşmaya başlamıştı. Kameradan tam bize doğru bakıyordu, gözlerimizin içine
Gizem:Sözüm size armağan olsun lan! Benden size gelen son şey olsun!
X:Gizem! Otur yerine!
Gizem:Yoo!
X:Otur lan! Otur! Yoksa zor kullanmak zorunda kalıcam!
Hepimiz sinir ve bir o kadarda şaşkınlıkla olan biteni izliyorduk.
Gizem:Kullansan ne yazar lan! Şu kalbim kırıldı zaten! Kır, sende kafamı kır!
Bir anda hışımla gelip Gizem'i arkaya doğru atmıştı. Oturduğu yerin arkasındaki demire şiddetli şekilde çarpmıştı Gizem. Aynı anda hepimiz sinirle ve korkuyla ayağa kalmıştık. Gizem sanki bir anda kenidne gelmiş gibi korkak gözlerle adama bakıyordu.
Gizem:Ö-Özür dilerim. Kendimde de-değildim! Lütfen, bırak beni gideyim.
X:Aa, az önce ölmek isteyen sen değil miydin? Hani Cahit Zaferoğlu ile bana hava kasmaya çalışan? Ah, Gizem... Çok aptalsın, ama bana karşı yaptıkların için değil. Hala bunlar için uğraşıyorsun. Çok, çok safsın. Sen neden kendini tehlikeye attın ki? Onlar sana inanmamıştı bile. Ama sen... Sen onlar için buradasın. Onlar yüzünden.
Eliyle kamerayı, doğrudan bizi gösteriyordu. Gizem, çok kötü bir haldeydi. Dün geceden dolayı kaşı kanamış ve gözünün yanında kurumuştu, ağzının yanından kan akıyordu, saçları dağılmıştı ve kafasına aldığı darbe yüzünden yanağının yanından kan akıyordu. Saçları dağılmıştı, gözlerinin kırmızılığı yavaş yavaş kendini mora bırakıyordu, psikolojisi ise hiç iyi değildi. Adam Gizem'in yanına çökmüştüü, eğleniyor gibi konuşuyordu onunla. Biz ise burada kafayı yiyorduk.
X:Ercan! Yeşil gözlüyü arka tarafa götür geliyorum ben!
O sırada kadraja izbandut gibi bir adam girmişti. Hepimiz şok içinde olan biteni izliyorduk. Adam geldi ve Gizem'i saçlarından tek hamleyle tutup kamera açısından çıkardı. Bize kalansa çığlıkların duymaktı. Sonra yavaşça kameraya döndü meymenetsiz!
X:Yaptığı hadsizliğin bedelini ödeyecek. Ah, sizde görün isterdim ama biliyorsunuz bu tarz dayak sahnelerini kimse görmenizi istemez. O yüzden şimdilik bay bay
deyip kamera açısından çıkmıştı. Hiç durmayan Gizem'in çığlıkları daha da şiddetlenirken Ateş kalkmıştı yerinden. Sinirden köpürüyordu.
Ateş:LAN! Lan benim gözümden sakındığım kıza ne yapacaklar! Hemde yine benim yüzümden!
Nil:Ateş biraz sakin ol! Belki Akif hoca ya da polisler kameranın gönderdiği sinyalden bulurlar.
Ateş:Lan bulsalar ne yazar! Gizem şuan da acı çekiyor! Hemde benim yüzümden lan benim yüzümden!
Halil:Oğlum, biraz sakin ol! Düşünmemiz lazım şuan! O sırada bir anda Gizem'in çığlıkları durmuştu.
Ateş:Gizem!
Yavaşça, ellerini yere süre süre geliyordu Gizem. 2 dakikada haşat etmişlerdi kızı! Karşıya bakarak konuşmaya başlamıştı.
Gizem:Nolur, yeter artık! Özür dilerim!
Daha sonra kamera kadrajına o izbandut gibi herif girmişti. Üstüne doğru gelip yine saçlarını tutup sürmeye başlamıştı kızı. Daha sonra yine çığlıklar, yine, yine ve yine...
Ateş:Hocam, kulunuz köpeğiniz olayım bişeyler yapın! Siz bulursunuz! Kurtaralım hocam Gizem'i.
Akif hoca:Ateş, şuanda alabildiğim bir sinyal yok ama kameraya bağlandım arıyorum. Aynı şekilde polislerde, Yılmaz komiser'e haber verdik. Oda işin içinde! Bulacaklar oğlum! Sakin ol!
Ateş:Hocam, sesine kıyamadığım kızın çığlıklarını duyuyorum hocam!
Tuğrul:Mine sesini kısın şunun!
Çetin:Ateş, kıpkırmızı oldun oğlum iyi misin? Nefes al lan! Kurataracaklar Gizem'i sakin ol!
Salih:Nil Bi su getirin iyi değil çocuk!
Nil:Ateş ne senin işine yarayacak bu bağrıma ne de Gizem'in sakin kafayla oturup düşünmemiz lazım!
Nil tam konuşmasını bitirmişken Ateş yere yığılmıştı. Bizim hayatımız neden normal İnsanların ki gibi gitmiyor ki?
Halil:LAN!
Selin:Ateş!
Mine:Tuğrul, bişeyler yapın!
Çetin:Nil ambulansı ara!
Salih:Tuğrul, düğmelerini çöz şunun! Nefes alamıyor! Kıpkırmızı oldu!
Nil:Heber verdim, gelecekler birazdan!
Akif hoca:Gençler Ateş'le ben gidiyorum, sizde Zeynep hocanıza burada kalıyorsunuz! Başımızda böyle bir bela varken sizi dışarıya salamam! İtiraz istemiyorum!
Ateş' in bilinci kapalıydı ama hala geeliyordu ağzında bişeyler.
Gizem... Gizem, neredesin.... Cehennemi yaşıyorum...

FOR YOU -Papatya-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin