"Kızım haydi kalk, uyumanın zamanı değil!"
Başımda kelimenin tam anlamıyla cırlayan Lisa'ya yüzümü buruşturarak baktım. Bir insan böyle uyandırılmamalıydı!
"Böyle bağırmanın nedenini sorabilir miyim acaba?" dedim yüzümü kollarımdan kaldırıp gözlerimi ovuştururken.
"Salak mısın yoksa numara mı yapıyorsun?"
Anlamamış bir şekilde Lisa'ya baktım. Sınıfın hepsi gitmişti ve koridordan da sesler yükselmiyordu. "Ne olduğunu adam akıllı söyle."
"Bugün Daeyon Lisesi basketbol öğrencileri ile final maçı var. Bana sakın unuttuğunu söyleme, sevgilin kaptan!"
Nasıl unuttuğuma inanamazken dudağımı ısırdım. "Sanırsam unuttum." dedim çekinerek.
Lisa elini alnına vurarak, "Tahmin etmiştim zaten. Haydi kalk, kızlar bizim için yer tuttular, inelim." dedi ve kolumdan çekerek beni merdivenlerde sürüklemeye başladı. Hiçbir şekilde düşüp düşmemem umrunda değildi.
Maçın yapılacağı sahaya yaklaştığımızda içeriden yükselen gürültülere yüzümü buruşturdum. Daha maç başlamadan ne bu ses!
Öğrencilerin arasından geçerek bizimkilerin yanına ulaştık. Taehyung'un yanına oturan Lisa beni de yanına oturttu. Yanımda Seulgi ve Jimin otururken diğer tarafta Jennie, Jongin,Jisoo ve Jin oturuyordu. Chanyeol, Eunwoo ve Jungkook basket takımındaydı.
Seulgi ile sohbet ederken çalan telefonum ile konuşmayı yarıda kesmek zorunda kalmıştık. "Kusura bakma." dedim gülümseyerek, sorun olmadığını belirten bir hareket yaptığında aramayı cevapladım.
"Güzelim, sonunda aramalarıma cevap verdin."
Jungkook'un sesini duyduğumda neşelenmiştim.
"Şey, sınıfta uyuya kalmışım, kusura bakma."
"Önemli değil sadece merak etmiştim."Telefonun karşı tarafından bazı sesler yükselince diğer takım arkadaşlarıyla konuştuğunu anlamıştım.
"Birkaç dakikalığına yanıma gelsene. Oyuna başlamadan önce şans getirirsin bana."
Bu tatlılığına sırıtırken yanımda oturan Lisa tip tip bana bakıyordu. "Of, yine sevgilisiyle konuşuyorken gülüyor. Kusucam ama Taehyung."
Taehyung, Lisa'ya gülüp başka bir konu hakkında konuşmaya devam ettiler.
"Tamam, birkaç dakikalığına gelebilirim sanırsam."
Telefonu kapatıp oturduğum yerden kalktım. Karşı okulun kızlarının iğrenç bakışları arasından basket sahasından ayrıldım. Adımlarımı üst kattaki soyunma odasına yönlendirdim. Daha varamamışken karşıdan gelen Chanyeol'u gördüm. O da beni farkettiğinde yavaşladı. Görmemezlikten gelmemin yanlış olucağını düşünüyordum.
"Selam Chaeyoung!"
"Selam!"Elini ensesine atıp oradaki saçları ile oynadı. "Eğer biraz vaktin varsa konuşmak istiyorum seninle."
Jungkook'un yanına gitmeliydim ve maçın başlamasına da az kalmıştı.
"Aslında Jungkook'un yanına gitmem lazım ama sanırsam sana da ayıracak biraz vaktim var."
Yüzüne güzel bir gülümseme kondurup konuşmaya başladı.
"Ben senden bu olan her şey için özür dileyecektim. Yaptığım hiçbir davranışı doğru bulmuyorum. Bunları oturup sağlıklı bir şekilde düşününce görebildim ancak. Sana yaşattığım şeyler için çok pişmanım, bunları haketmiyordum. Sanırsam hayatımda en çok korktuğum iki şeyide kendi ellerimle ben yaptım. Biri seni kaybetmekti diğeri ise arkadaşlığımızın bitmesi."
![](https://img.wattpad.com/cover/209158651-288-k844609.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
survey | roségguk
Fiksi Penggemar[𝑻𝒂𝒎𝒂𝒎𝒍𝒂𝒏𝒅𝒊.] Hangimiz en nefret ettiğimiz kişinin saçma bir ankette ruh eşimiz olarak çıkmasını ister ki? | jungkook × chaeyoung |