Sabah 7:00'da alarmın sesine uyandık. Günlerden Pazartesi olduğu için hemen uyanıp üzerimizi giyinip yemekhaneye geçtik. Daha hiç birimiz tam anlamıyla gözlerini açamıyordu. Herkes tabak alıp açık büfe kahvaltı dan istediğini alıyordu. Bende bir kaç dilim peynir, azıcık kahvaltı çikolatası patates kızartması alıp masamıza doğru yöneldim. Yemeklerden çok fazla alamıyorduk. Sonuçta orda bir sürü öğrenci kalıyor. Kızların hepsi ile masaya oturduk ve yavaş yavaş yemeğe başladık. Bir yandan da ilk okul günümüz için heyecanlıydık. Kevser ve ben tam bir patates kızartması hastasıyız. Ama az az alabildiğimiz için sinirlerimizi bozuk gören diğer kızlar bize kendi patateslerinden vermeye başladılar. Her ne kadar dış ortama karşı asabi sinirli olsak da birbirimize karşı asla öyle olamıyoruz. Biz de kızların bize vermiş oldukları patates kızartmalarını nefes almadan tek solukta bitiriverdik. Sonra hep beraber yurttan çıktık. Yeni okulumuz daha çok modern insanları gittiği bir okulmuş. Yurt müdürümüz bizi bu okula nasıl kaydetti hala aklım almıyor. Okulun bahçesine girer girmez okuldaki bazı öğrencilerinin gözleri bizim gözlerimiz ile buluştu. Okul nerdeyse bizim yurdun 5 katıydı. Tamam biraz abarttım 5 katı değilse bile 2 katı vardır. O kadar büyük o kadar güzel bir okuldu ki girişte hepimiz yan yana durmuş bir kaç dakika okulu izledik. Tam o sırada bir kızın bize doğru yaklaştığını gördüm. Kız uzun boylu, uzun saçlı, çok güzel giyinmiş ve gayet güzel bir kızdı. Keşke içi de dışı kadar iyi olsaymış. Yanımıza yaklaşıp. Bizi bir müddet tek tek süzdü. Biz daha ne olduğunu bile anlamadan iğrenici bir bakış atıp kendi kendine gülemeye başladı. O sıra gözüm Kevser' e kaydı. Kendisini çok zor tutuyordu. Bende aynı şekilde. Kız hala bize bakıp bakıp gülüyordu ki Kevser artık kendini tutamadı ve kızı hafifçe itikledi ben ve Erva direk Kevser'in kollarından tuttuk. Ama eğer Kevser bir kere daha itseydi ya da vursaydı yemin ederim bende dalardım, zaten gerisi belli ben dalınca Sultan ve Azra da dalardı. İlk günden hepimiz disiplinlik olurduk. Kız bizim kendimizi zor tuttuğumuzu görünce bizden uzaklaştı korkup ve kaçtı kısaca. Bizde sinirimizi biraz da olsun durdurup okulun merdivenlerine yöneldik. Okul beş katlıydı ve içerisi çok ferahtı. Panolar önce ki yıllarda bu okuldan çıkan öğrencilerin resimleri puanları vardı. hepimiz ağzımız açık bir şekilde gözlerimizi okulun içerisinde gezdiriyorduk. Birbirimize bakıp bir woow dedikten sonra müdürün odasını aramaya koyulduk. Çok aramadan bulduk zaten zemin kattaymış. kapının önüne gelince üstümüzü düzeltip birbirimize baktık ve en önde duran ben kapıyı tıklayıp hafifçe kapıyı açtım. Müdür Bey gayet enerjik bir yapıya sahip gibi duruyordu ve bizi direkt içeriye çağırdı. İçeriye girip tek tek merhaba dedik. Müdürümüz de merhaba dedikten sonra isimlerimizi sordu. Tek tek söyledik. O da listeden isimlerimize ve hangi sınıflarda olduğumuza baktı. İlk defa şans bizden yanaydı hepimiz aynı sınıftaydık sabah ki olaydan sonra bu olaya çok sevindik. Sınıfımız 11-B ye doğru ilerledik. Sınıfa girip hepimiz ikişer ikişer oturduk. Altı kişi olduğumuz için kolaylıkla ikişer ikişer eşleşebiliyoruz. Ben Kevser ile, Azra Dilara ile ve Sultan da Erva ile oturdu bizde ders başlayana kadar sessizce sınıfı izledik.
------
Umarım beğenirsiniz. Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hayatımız
RomanceKarantina da sıkıldığım için böyle bir kitap yazmaya karar verdim. Karakter isimleri gerçek kişiler. Umarım beğenirsiniz. Destek olmak için takip eder misiniz?