9. Bölüm

94 17 2
                                    

Hıçkırıklarım sessiz iç çekişlere döndüğünde omzumda olan eli belime diğer elide bacaklarıma kaydı. Ardından havalandığımı hissetim. "Hadi gidiyoruz güzelim. Yoksa üşütüp hasta olacağız" dedi Rüzgar. Bir şey demeden ellerimi boynuna doladım.

Arabaya bindik. Hemen ısıtıcıyı açtı. Kendimi ölü gibi hissediyordum.

"Neler olduğunu bana anlatacaksın, öyle değil mi Sevda? " dedi. Ses tonu anlatmak zorunda olduğumun altını çizermişçesineydi. Bir şey demeden başımla onayladım. Direk radyoyu açtım. Kafamın dağılmasına ihtiyacım var. Ama hiç bir işe yaramıyordu. Rüzgar da çok geçmeden kapattı. Kafamı arkaya atmış düşünüyordum. Ne yapacağım? Nasıl yapacağım?

"O adam sana ne dedi? " dedi Rüzgar. Evet, tüm derdim o benim şimdi. O adam bana ne dedi? Ama gerçi o benimle konuştuktan sonra koşarak çıkmıştım. Haklıydı aslında, o adamın dediklerinden sonra bu hale gelmiştim.

" Bana yardımcı olacakmış" dedim kısık bir sesle.

"Nasıl yardımmış o ya, ne alaka? "

"Rüzgar sonra konuşalım mı?" dedim.

Çok sürmeden Eve gelmiştik zaten. Anahtarı ararken hapşırmaya başlamıştım bile. Hemen eve girdim. Rüzgar kombinin ayarını yükseltti.

"Hadi hemen sıcak bir duş al. Bende eve gideyim sonra konuşuruz. Düşünmemeye çalış. " diyip ıslak saçlarımdan öptü. Aslında bu gece gitmese daha iyi olurdu çünkü beni bu gece televizyon bile avutamazdı. Ama konuşmaya halim yoktu. Başımla onaylayıp yukarı çıktım. O da eve gitti.

Banyoya girip kendime baktım. Heh! Yürüyen bok gibiyim. Mükemmel. Makyajım akmış, saçlarım suratıma yapışmış. Gözlerim kızarmış... Vesaire vesaire.

Hemen sıcak suyun altına attım kendimi. Sıcak suyun rahatlatıcı etkisinden sıyrılıp. Bornozla odaya gidip giyindim. Makyajımı sildim. Salona gidip oturdum. Televizyon'u açacaktım ama bir işe yaramayacaktı. Çünkü sessizlik çevremde değildi bu kez bendeydi, tam içimde...

Ama yalnız kalmamalıydım çünkü kafayı yiyebilirdim. Telefonu alıp Rüzgar'a mesaj attım.

'Rüzgar senin için sorun olmazsa gelebilir misin ? ' iki dakika içinde mesaj geldi.

' Bir sorun mu var? 'dedi.

' Sadece yalnız kalmak istemiyorum. İstemiyorsan gelmeye bildirsin 'dedim. Direk kahve makinesinin yanına gittim. Kahve yaptım ama bir tane daha yaptım. Belki gelir. Bir umut...

Kupaları alıp salona geçtim. Daha oturmadan kapı çaldı. Korkmadım değil. Ya o değilse...

Gidip kapıyı açtım. İçeri geldi. "Biraz daha iyi misin?" dedi. Başımla onayladım. Konuşmak istemiyorum. Ona kahvesini uzattım. Gidip yanına sokuldum. Göğsüne yaslandım. O da konuşmaya başladı.

"Ne olduğunu bilmiyorum Sevda ama bana her şeyi anlatmanı istiyorum. Sana yardım edebilirim. "dedi. Derken sesi sanki uzaklaşıyormuş gibiydi ve bilincim tüm bu kargaşaya daha fazla dayanamayarak kapandı.

***

"Şşşş, uyu. Bir şey yok. Yerine götürüyorum seni." dedi Rüzgar kıpırdandığımı anlayınca. Ardından yatak sandığım yumuşak bir zemine bıraktı.

Gözlerimi açmadan "Gitme." dedim kısık ve uykulu sesimle. "Gitme, korkuyorum."

"Tamam güzelim, buradayım ben." dedi ve yatağın diğer tarafının ağırlaşmasıyla yanıma yattığını anladım. Gidip ona sarılmak istiyordum ama uykum buna izin vermedi.

***

"Rüzgar? "

" Efendim?"

" Rüzgar kalksana"

"Beş dakika daha..."

"Nefes alamıyorum öküz "

" Aman be" diyip arkasını döndü. Panda yavrusu, uyurken nasıl sarıldıysa artık nefes alamadım bir an.

O arkasını dönüp yatınca bende ona arkadan sarılıp bir bacağımı onun üzerine attım. Böyle yatmasını çok rahat bulmuştum. Bazen uzun yastıklara böyle sarılıp uydurdum.

"Başlayacağım ama! Bir uyutmadın kızım."diyip yatağa oturdu. "Sabahın dördüne kadar sayıkladın zaten." diye tamamladı ve kendini yatağa atıp yastığı başının altından alıp yüzüne bastırdı. Anam sen dörde kadar benim yüzümden uyuyamadın mı? Beter ol! Karşımda sarışın kızla öpüştüğüne say artık.

"Beklemeseydin başımda. Kim dedi sana bekle diye? "

" 'Gitme korkuyorum' diyen bendim zaten dimi? "dedi taklidimi yaparak.

" İyi, dön arkanı uyu. Benim de uykum var zaten. " diyip arkamı döndüm. Belime sarılan ellerle irkildim. Eline vurup " bırak" dedim ama daha sıkı sarıldı.

***

"Şşş. Rüzgar uyan."dedim bir yandan dürtüklerken.

Ses yok.

"Rüzgar"

Yine ses yok.

"Ayı, kış uykusuna mı yattın? Kalksana. "

Hâlâ ses yok.

"Sarışının arıyor Rüzgar kalk artık!" dedim telefonun sesi kulaklarımı tırmalarken.

Gözlerini pörtleterek uyandı. Telefona baktı.

Eski uykulu haline dönerek "Sarışın değil o esmer." dedi. Telefonu kapatıp.

"Neyse ne, Bana ne? Hem niye bakmadın özlemiştir seni" dedim.

"Sana ne kızım? Bakmayacağım. Hem ben belki kızıl seviyorum. Uyu artık. Hem göstereceğim uyanınca sana ayıyı, pandayı." dedi gözleri kapalı bir şekilde.

Eyvah! "Uyumuyor muydun sen?" dedim en sevimli halimle. Ses vermeyince kalkıp kahvaltı hazırlamaya indim.

Gitme, N'olur!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin