11. Bölüm

86 14 2
                                    

"Baba, bana pamuk şeker alır mısın?" dedim tüm sempatikliğimi kullanarak. "Tamam ben geliyorum. Sakın bir yere ayrılma tamam mı?" diyince başımla onayladım. Yanağımı öptü ve uzaklaştı.

O pamuk şeker satıcısının yanındayken bende lunaparkta, oyuncaklardaki çocukları izliyordum. Kısa süre sonra babam geldi. Teşekkür etmek için boynuna sarıldım. Onun kokusunu o kadar çok seviyordum ki.. Babam kollarımı boynundan çekti, ellerimden tutarak beni süzdü. "Ne kadar da büyümüşsün sen böyle, keşke büyürken yanında olabilseydim bebeğim." dedi ve bana sıkıca sarıldı. O bana sarılınca bir kaç damla göz yaşı süzüldü yanaklarımdan. Babamın görmemesi için hızlıca sildim gözlerimi. Bu sırada ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtı. "Sakın Sevda'm. Sakın bir daha ağladığını görmeyeyim. Ben hep senin yanında olacağım. Hep seni oradan izleyeceğim." dedi gökyüzünü göstererek.

"Şimdi ayrılık vakti meleğim. Kendine çok iyi bak. Seni çok seviyorum. Seninle gurur duyuyorum. Sakın ağlama, ben hep seninleyim. Buradayım" dedi yüzümü okşayan elini kalbimin üzerine koyarak. "Zorlu bir yola giriyorsun, kendine ve bana güven. Sen yaparsın. Benim minik turuncu meleğim yapar." dedi. Göz kırpıp bir adım geri attı.

Şaşkınlıkla gözlerimi açıp ona baktım. Hiç değişmemişti. Elimi tutan elini gevşettiğinde daha da sıktım. Özür dilermişçesine bakıyordu. O kadar özlemişim ki bakışlarını.

"Babam, sana böyle seslenmeyi o kadar çok özledim ki... Bırakma beni babam" dediğimde geriye doğru bir adım daha attı. "Baba, bak buna dayanamam. Bir kez bırakıp gittin ikincisine dayanamam. Gitme... Ya da beni de al yanına." dedim ağlayarak.

"Ağlama. Beni daha çok üzüyorsun. Seni seviyorum." dediğinde sanki yer yarılmış da içine girmiş gibi birden yok oldu. Bu sefer arkasından bağırmaya başladım. Hem bağırıp hem ağlıyordum.

Yüzümde hissettiğim ellerle irkildim. Birden karşımda Rüzgar'ı gördüm.

Rüya?

Hayır. Rüya olamayacak kadar gerçekti. Bakışları... Dokunuşu... Kokusu... Hayır ya! HAYIR!

Uyandığımda hala ağlıyordum. Rüzgar bana sarılmış elleriyle göz yaşlarımı siliyordu.

"Şşş.. .Geçti... Sadece bir kabustu." dedi. Sanırım ağladığım ve sayıkladığım için öyle sanmıştı.

"Hayır. Hayır, gördüğüm en güzel rüyaydı hayatımda." dedim hıçkırıklarımın arasında.

"O zaman niye ağlıyorsun?" dedi kaşlarını kaldırarak. Rüyamı anlatmayı düşünmüyordum, sadece "Babamı gördüm. O-o kadar gerçekti ki..." diyebildim. Tekrar hıçkırıklara boğuldum. Rüzgar'a sarıldım. Sarsılarak ağlıyordum ve durabileceğimi zannetmiyorum. O da teselli edermişçesine saçlarımı okşuyordu. Tam şu an da Fatih'e o kadar ihtiyacım vardı ki...

Hiçbir şey söylemeye mecalim yoktu. Uzun bir zaman sonra, hıçkırıklarım sessiz iç çekişlere döndüğünde Rüzgar'dan ayrılıp yastığıma süzüldüm. Zaten çok sürmeden uykuya daldım.

***

Uyandığımda Rüzgar yanımda yoktu. Deniz zaten akşam kendi evine geçmişti. Merdivenlerden inerken Rüzgar'ın telefonla konuştuğunu gördüm. Yüz hatları gerilmiş kaşları çatılmıştı. Bu haliyle bile kusursuz denebilecek bir yüzü vardı.

Oyalanmadan kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Çay demleyip masaya oturdum. Rüzgar gelince hiçbir şey demeden sofraya kuruldu. Çayımdan bir yudum alıp konuştum.

"Sen de iyi alıştın burada kalmaya." dedim alayla. "Korkak bir kıza bakıcılık yapıyorum son zamanlarda, arkadaşı gelsin geri dönerim." dedi. Sanki başka birisinden bahsediyormuş gibi.

Aslında gitmesini istemiyordum.

"Sen olmasan..." dedim. O da ukalalıkla gülüp "Biliyorum. Ben olmasam korkudan kafayı yemiştin. İçinde bulunduğun durumu anlayabiliyorum." dedi. Bir yandan anlayışlı bir yandan ukalaydı. Bey efendimiz egosunu daha da şişirmeden devam ettim. "Sen olmasan Deniz olurdu yanımda ve bana çoktan kahvaltı hazırlamıştı" dedim. Söyleyeceğim şeyden tamamen cayıp.

Sonra aklıma partide yaptıkları geldi. İki gündür unutmuştum. "Beni neden sevgilin olarak tanıttın?" dedim. Anlamayarak bana baktı. Ah! Siz erkekler hiçbir şeyi hatırlamamayı nasıl başarıyordunuz? Oysa ben yaşadığım çoğu şeyi unutmazdım.

"Partide. Arkadaşlarına niye öyle tanıttın? Hadi onu geçtim. Madem öyle tanıtıyorsun niye o kızı öptün?" dedim tekrar.

"Yorma bunlara kafanı. Önemli bir şey değil." dedi. Beni ilgilendiren bir konuysa önemlidir.

"İçinde benimde olduğum durum varsa eğer bunu bana açıklamak zorundasın Rüzgar. " dedim. Hadi ama benimde bir gururum var değil mi? "Hem sevgilim de, hem de git başka kızlarla eğlen" diye devam ettim.

"Ya önemli bir şey yok. Bana o kızı ayarlamayı düşünüyorlardı. Bende bir sevgilim var dersem vaz geçecekleri için öyle söyledim. Dilay'la da bahçeye çıkınca karşılaştık. Ben ona bir sevgilim var falan diyecektim ama izin vermedi. Herhalde cazibeme daha fazla dayanamadı." dedi son cümlesinde çapkınca gülümseyerek.

Ne yani sadece arkadaşlarını susturmak için yapmış öyle mi? Benim ne diyeceğimi, ne hissedeceğimi düşünmeden. Gözlerim dolmuştu.

Çatalımı bırakıp odama çıkarken "Eğer istemiyorsan... Yani benimle burada kalmak zorunda değilsin ya da benimle uyumak. Başımın çaresine bakarım ben. Bunca zaman yalnız yaşadım zaten." dedim ve cevabını beklemeden yukarı çıkıp odamın kapısını kilitledim. Ağlıyordum. Rüyamın ve Rüzgar'ın etkisiyle. Son günlerde iyice sulu göz oldum. Çok sinir bozucu. Her şeye ağlıyordum.

Ben böyle birisi değildim. Güçlüydüm. Duygularımı kendime saklardım, hep içime atar orada büyütürdüm. Çevreme karşı deli doluydum. Ne oldu bana? Ne değişti? Git gide gücümü mü kaybediyordum yoksa? Buna izin veremem. Yok, hayır olmaz!

Rüzgar'ı neden bu kadar önemsiyorum ki? Hoşlanıyor muydum? Belki... Bilmiyorum.. Hiç bir şey bilmiyorum.

Oturduğum yerden kalkıp banyoya gittim. Soğuk bir duş alıp çıktım. İyi gelmişti. Soğuğu hep sevmişimdir. Üzerimi giyinip aynanın karşısına geçtim. Ağlamaktan gözlerim şişmiş ve kızarmıştı. Bırak içimin yıkıntısını aynadan baktığımda bile güçsüz ve zayıf birisi gibi görünüyordum.

Yok! Yok bu böyle olmayacak! Benim eski halime gelmem lazım.

Duruşumu dikleştirdim. Saçlarımı topladım. Gözlerimin şişkinliğini ve kızarıklığını gideremezdim ama makyajla kapatmaya çalıştım. Üzerime siyah bir pantolon bol bir hırka giydim. Paltomu da aldığım gibi doğru dışarı çıktım. Rüzgar evde miydi? Bilmiyorum. Telefonumu elime alıp taksi çağırdım.

Bir AVM'nin adresini verdim. Tamam kabul alışveriş yapmayı hiç sevmem. Ama bugün buna ihtiyacım vardı. Rahatlamak için değil, kıyafet için. Akşam o adamla konuşacaktık.

Gitme, N'olur!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin