8. HARABE

539 71 24
                                    

Julia Stone - Winter On The Weekend

Kahraman Deniz- Böyle Sever

Yük adamın ağrılı kızı,

Baban seni seviyor.

Bir mum ışığının altında bildiğinden beri varlığını,

Hep seviyor.

13.12.2003

Bir kum saati ağır ağır akmaya başladığında her şey yeni başlıyordu. Zaman, anne rahminden düşen bir bebeğin acılı ilk nefesini anımsatırken her düşen kum tanesiyle birlikte yok oluyordu.

13 Aralık 1973.

Mehmet Kor, anne rahminden düştüğü ilk günden beri sorunların içinde boğulmuş bir adamdı. Tüm sorunlar boynuna sarılan bir idam ipinden farksız, onun nefesini kesmek için bekliyorlardı. Kum saati akmaya devam ediyordu.

Ağır ağır ve ağrılı.

Yeni bir yaş almış olmanın verdiği yük ile değil hayatı boyunca verdiği, ona sonsuz ve yorucu gelen bir yük ile yorgun bir halde oturuyordu. Önünde hiçbir zaman eksik olmayan içkisi vardı. Masanın üzerinde sırasıyla dolmuş kül tabakları sanki nadide bir koleksiyonmuş gibi büyükçe olan masanın yüzeyinde sergileniyordu.

Mehmet Kor, sönen sigaranın bir yenisini dudaklarının arasına eklerken oldukça uykusuz ve bitkindi fakat uyuyamıyordu. Uyuyabilmesi için içki içip sızması gerekiyordu ve sadece bu şekilde rahat bir uyku çekebilirdi, başka bir çıkış yolu yoktu.

Kan çanağı olmuş mavi gözleri her kırpışında canını yaktığı için nasırlı parmaklarıyla gözlerini ovuşturdu. Odadaki sessizlik her an her şeyi yutacakmış gibi hissettiriyordu ve bu onun için çok zor bir histi.

Dakikaların birbiri üzerine devrildiği anlardan birinde salonun kapısı yavaşça aralandı. Aralıktan giren beden ise karşısındaki adamın yüzüne bakamayacak kadar utanıyordu.

Yemek masasındaki sandalyelerden birini çekerek kocasının tam karşısına oturdu ve kara zorla onun yüzüne baktı. Mehmet Kor ise gözlerini koyu renkli ve üstü tozla kaplı parkelere dikmiş, karısının yüzüne asla bakmamayı kendine görev bilmişti.

"Mehmet."

Kevser'in kısık ve güçsüz sesi, karşısındaki adamın bütün duygularının bir yanardağ gibi patlamasına sebep oldu. Aniden kan çanağı olmuş gözlerini karısına çevirdiğinde kadın irkilip olduğu yere biraz daha sindi.

"Bir şeyler söylemek zorunda değilsin."

"Ben böyle olacağını düşünmedim," diye fısıldadı kadın kafasını iki yana sallayarak. Yüzünün hemen bitişiğinde duran yüzü elleri arasına aldı. "Ben seni seveceğimi düşünmedim, bu gaddar görünüşünün altında böyle bir adam yattığını bilemedim. Bilseydim o şekilde girmezdim senin evine."

"Çok mükemmel bir adam olmadığımı biliyorum ama hayatımda ilk defa bir şeyin bu kadar güzel olması için uğraştım. Şu eve girdiğimde ufaklığın sesini duymak, senin yüzünü görmek benim için en büyük lükstü, Kevser. Şimdi ben senin nasıl yüzüne bakayım? Sen aynada kendini görsen o aynayı paramparça edecek bir kadınken ben senin gözlerinin içine nasıl bakayım?"

"Haklısın," diye fısıldadı kadın. Burnunu çektikten sonra kahverengi gözlerini kocasından alıp kapıya doğru çevirdi. Oradaki küçük bedeni gördüğünde beyninden vurulmuşa dönerken küçük kızın mavi gözlerindeki korku dolu görüntü onun içinden bir şeylerin kopmasına sebep oldu.

MAHİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin