Lana Del Rey- Hope is a dangerous thing for women like to me- but I have it
Gözlerimin asılı kaldığı o görüntüden zaman hızla akıp gidiyordu. Zihnimde dönüp duran yel değirmenleri her dönüşünde bir suçluluk tohumunu atıyor, onu içimde yavaş yavaş büyütüyordu ve getirisi olan şeylerin ağırlığını artık taşıyamıyordum. Olduğum kişiden oldukça uzaktaydım, büründüğüm kimliğin sahibi ise şimdilik meçhul bir yabancıydı. Akan her saniye benim için bir azapken Tuna'nın gözlerinin en içine bakmak tüm bedenimi ateşler içinde yakmak gibiydi.
Ondan bir şeyler gizlediğimi düşünmesini istemesem de ondan bir şeyler gizliyordum. Aslında onun beni yanlış anlamasını istemiyordum fakat bana bakan gözleri olayı fazlasıyla yanlış anlamış gibiydi. Turnikeye kartımı okuttuktan sonra bedenimi ittim ve turnikeden geçtim. O ise dimdik bir şekilde karşımda durmaya devam ediyor, gözleri ise artık susmak değil sorduğu soruların cevaplarını almak istiyordu.
Yanına doğru adımlamaya başladığımda sanki bunu biliyormuş gibi sırtını döndü. Okula doğru yürümeye başladığında kaşlarımı çatarak kafamı yere eğdim. Fısıltılar büyüyor, büyüdükçe her şeyi içine katıyordu fakat ben hâlâ olduğum yerde çakılı bir şekilde durmaya devam ediyordum. Bahçedeki insanların bakışları üzerimdeydi ve bir milyon ihtimalle Vuslat Ergenç'in arabasından inişimi konuşuyorlardı. Atıp tutulan ama asla tek bir gerçeği bir araya getiremeyecek konuşmaların arasından okula doğru ilerlemeye başladığımda başım şimdiden ağrımaya başlamıştı bile. Üç gündür okulda sürekli konuşuluyor olmamın sebebi onun ta kendisiydi. Burada türlü muhabbetleri işiten ise benden başka kimse değildi.
Eklemlerimdeki keskin ağrıyla merdivenleri çıkmaya başladığımda hafifçe öksürdüm. Günlerdir yağmurun altında kalmış olmamın getirisi olan öksürüklere bir yenisini daha ekleyerek sınıfa girdiğimde Serra'yı görmemle omuzlarım düştü ve aramızda birkaç metre uzaklık olsa da gözlerindeki o hissi her şekilde görebiliyor, her şeyden önce hissedebiliyordum. Kapüşonumu indirdikten sonra yanına ilerledim ve çantamı sıraya attıktan sonra çömerek sıkıca Serra'ya sarıldım.
Ona saatlerce bir şeyi anlatmama gerek kalmamıştı hiçbir zaman. Ben anlatmamıştım o da sormamıştı, sadece böyle sarılmış ve konuşsa bu kadar huzurlu hissedemeyeceğim bir an yaratmıştı. Serra böyleydi, ben konuşmadan dahi gözlerimden bir şeylerin yolunda gitmedigini anlar, açık yaralarımı sarmak için elinden geleni yapardı.
"Okulda dönen şeyleri duydum ama bunlar zerre sikimde değil." Geri çekilip yüzümü inceledi. "Önemli olan sensin. Nasılsın?"
"Günaydın," dedim bacaklarını çekerek bana açtığı yere yerleşirken. "Ayrıca, Serra... Okuldakileri sikeyim."
Gülerek elini yumruk yaptı ve omzuma vurdu. "Vuslat Ergenç." Yüzünde iğrenç bir gülümseme oluştuğunda ellerimi iki yana sallayıp yüzümü buruşturdum. "Sakın Serra."
"Hadi ama bu çok havalı bir şey. Sadece biraz şaşırdım çünkü sen içine dönüksündür. Vuslat Ergenç gibi bir adamın bırak arabasını yanında olmak bile büyük bir mucize."
"Ondan sanki üstün bir varlıkmış gibi bahsetmenizi anlamıyorum. Çok fazla romantik kitaplar okuyorsunuz."
"Romantik kitaplar onun yanında halt yemiş."
"Peh," dedim kafamı duvara yaslarken. Gözlerim onun yüzüne çevrildiğinde pişkin pişkin sırıtıyordu. "Sen yokken ben ne güzel kafamı dinliyordum. Yine gider misin? Şu yüzündeki iğrenç gülümsemeyi de alarak."
"Bak ne oldu ne bitti diye sormayacağım, istersen anlatırsın istemezsen de sonsuza kadar bahsetmezsin. Sadece sana takılıyorum, açıkçası o yürüyen banknot da asla umurumda değil. Sen iyisin değil mi?"
![](https://img.wattpad.com/cover/211941275-288-k203121.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHİ
Genç Kurgu"Biz, birbirimizin hikâyesiyiz." Onu gördüğüm ilk günden beri şafak kalbimde söküyordu. Onu ilk sevdiğimden beri bir ateş parçası uykularımda kol geziyordu. Geceleri kollarımda uyuttuğumu sandığım adamın sırlarını uyuttuğumu öğrendiğimde dahi onun z...