My Morning Jacket- Dondante
Bu şarkı tam da bu bölümün şarkısı, o yüzden çevirisiyle beraber bıraktım. Bölümü şarkıyla beraber okursanız tamamen her cümleyi hissedebileceğinizi düşünüyorum o yüzden lütfen şarkıyla beraber okuyun.
Aynı hislerde buluşmak dileğiyle.🙏
26.BÖLÜM:"SAKAT KALMIŞ RUHLAR, DİMDİK BEDENLER"
●
ANDAÇ KOR
Kalbim bir kuş gibi kanatlarını açmış, ruhumun boş yanlarında usulca süzülüyordu. Her kanat çırpışında önüme sunduğu görüntüler silik olsa da etkileri o kadar kuvvetliydi ki içimin burkulduğunu hissedebiliyordum. Her yer aydınlıktı fakat ben büyük bir karanlığın içindeydim. Avuçlarıma güneşi bıraksalar dahi karanlıkta yaşamaya devam edecektim.
Daima.
Adımların bir kere karanlığa yöneldiyse korkmana rağmen bir yerden sonra karanlığın inine daldığını hissediyordun. Ben böyle hissettiğimde, tüm hayalleri elinden çalınmış ve bir ruhtan ibaret olan o küçük kız çocuğunun odasında; Vuslat'ın inindeydim. O burada nefes alıyor, o her seferinde burada onu yaşatıyordu.
O, yaşamayı bırakalı çok olsa da sevdiklerini daima yaşatmaya çalışıyordu.
Gözlerimin cayır cayır yandığını hissettiğimde birkaç kez kırpıştırdım ve nefesimi kesen o hisle beraber gözlerimi ağır ağır Lara ve Can ikilisine çevirdim. Lâl olmuş hâlde uzunca bir süre ikisine bakmaya devam ettiğimde, bunun böyle devam etmemesi gerektiğini düşünerek sessizliği yaran Can, "Böyle bir şeyi bizden gizlemeniz çok riskli," diyerek Lara'nın siniri aksine oldukça sakin bir tınıyı ortamıza bırakmıştı. "Size yardımcı olabilirdik."
"Andaç'ın bir suçu yok," dedi Reha beni savunmaya alarak. "Böyle olmasını ben istedim."
"O nerede?" Lara dişlerini sıkarak Reha'ya baktığında bir şeyler diyebilmek adına dudaklarımı aralasam da kesik bir nefes vermekten başkasını yapamamıştım. "Ona ne oldu?"
"Lara-" Bir adım atarak Reha'yı omuzlarından tuttu ve tüm gücüyle itti. "Ona ne oldu dedim!"
"Vuruldu!" Bal köpüğü saçlarının arasına dalan parmakları tüm saçlarını yolmak istercesine çekiştiriyordu. "Duymak istediğin bu mu?" Dolan gözlerinden bir damla yaş akarak çenesine düştüğünde burnunu çekti ve Lara'ya sinirini oldukça belli eden bir ifadeyle baktı. "O orada yatarken gelip bize hesap sorma. Evet, seni anlıyorum güzelim ama bunu şimdi yapma. Yeri veya zamanı değil."
"Onu koruyabilirdik," diye fısıldadı Lara. Şimdi tüm siniri uçup gitmiş ve üzüntüyle ellerini alnına bastırmıştı. "Şimdi ne olacak? Nerede?"
"Özel bir klinikte," dedim dakikalar sonra ilk kez konuşarak. Sesim, konuşmamamın ve ağlamaktan dolayı kısılmış olması nedeniyle çatallaşmıştı. Kurumuş boğazımı temizledim ve kan çanağı olduğuna emin olduğum gözlerimi Lara'ya diktim. "Onu sıradan bir hastaneye götürsek bu işin peşini bırakmayacaklardı. Çağan'ın tanıdığı bir doktorun kliniğinde şu an."
"Gidelim." Lara elinin tersiyle akmış rimellerini yüzüne daha da yaydı ve burnunu çekti. "Hemen. Onu görmem gerek, ona bir şey olmamalı."
"Tamam." Reha derin bir nefes alıp bana döndü. "Siz inin ben anahtarları alıp geliyorum hemen."
"Tamam." Başımı sallayarak onu onayladım ve ayakkabılarımı dolaptan çıkararak hızla ayağıma geçirdim. Arabalara dağılıp yola çıkmamız saniyeler sürmüştü. Çok fazla arabanın olmadığı yolda ilerlerken Reha da ben de sessizdik fakat aklımda dönüp duran düşünceler dilimin kilidini kırmaya yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHİ
Genç Kurgu"Biz, birbirimizin hikâyesiyiz." Onu gördüğüm ilk günden beri şafak kalbimde söküyordu. Onu ilk sevdiğimden beri bir ateş parçası uykularımda kol geziyordu. Geceleri kollarımda uyuttuğumu sandığım adamın sırlarını uyuttuğumu öğrendiğimde dahi onun z...