24.bölüm: Sevmiş biri ve sevilmiş öteki..

1.4K 136 77
                                    

Es-selamu aleykum kıymetliler 🌹🌹

"Sevmiş biri, sevilmiş öteki ve bırakmamış onları felaketleri.."

..............................

Güzeldi.. Sevildiğini hissetmek.
Ama gerçekten mi seviliyorum bilememek can sıkıcıydı. Ömrüm boyu pek seven birine rastlamadığım için içimde bir ukde oluşuyordu. Ve o ukde canımı sıkıyordu. Nefsin gafleti gibi. Alışık değildim.

Çay faslını bitirmiştik. Şimdilik öyle muhabbet ediliyordu. Şu üç hanım teyzemiz, karşı masada dünyayı kurtarıyor gibi gayretliydi. Bu halleri komikti. Ama gıybet yapmadıkları da kesindi.

Dirseğimi masaya dayayıp avuç içimi yanağıma yasladım. Merih'in son cümleyi demesi ve benim arkamı dönüp kaçmam aklımdan çıkmıyor.

"Lilya abla." Daldığım yerden çıktım. Düşüncelerim anı yaşattırıyordu.

"Efendim canım." Berrak'a baktım tebessümle. Diğer masada kız kıza oturmuştuk. Ama pek bir şey konuşmuyorduk.

"Şşey bir şey sorabilir miyim?"

"Buyur tabiki." Yaren ve Gökçe de dikkatini bize verdi.

"Şimdi sen Merih abi ile mi-, yani söylemeye utanıyorum biraz." Kızlar alttan gülüşlerini sergilediler. Gülümsedim. Bu fikre benimde alışmam lazımdı.

"Allah'ın izni olursa Berrak. Yani kaderimizde varsa, bir yola iteleniyor insan."

"Peki seviyor musun? Ben sevmediğim biri ile evlenmem."

"Büyük konuşma." dedi Yaren.

Masada doğruldum. Ellerini ellerimin içine aldım. Düşünceleri bir kaç seneye olgunlaştığı zaman böyle düşünmeyecekti.

"Sen şimdi ömrünün baharındasın Berrak. Böyle düşünmen çok normal. Benim sevip sevmemem inan hiç umrumda değil. Beni sevsinler yeter. Evet bencilim ama zaten bana verilen değeri karşılıksız bırakmam ki. Şimdiden böyle büyük konuşmalar ilerde başımıza bela olacak bir kaç cümle olabilir. Ne olacağımızı bilmiyoruz. O yüzden sevmeyi değil sevilmeyi sev. Çünkü sevdiklerin değil sevildiklerin sana değer veriyor."
Gözleri parladı.

"Sağol Lilya abla, haklısın. Ama bazen böyle şeyler geliyor aklıma."

Utanarak, "Çok yaşanmışlığın var sanırım, çok güzel konuşuyorsun."

"Bazen kendimi yaşlı amcalar gibi hissediyorum ama." Güldüm.

"Olgun bir kızsın. Herkes senin gibi bir kısmet ister. Ben erkek olsam seni kaçırmam valla. Merih abiye helal olsun." Ellerini bırakıp sandalyeye yasladım sırtımı. Bir ben bana yabancıydım herhalde.

"Ee sen n'apıyorsun Berrak? Okul nasıl gidiyor?" Gökçe sormuştu.

"İyi gidiyor. Ara sıra insanların gerçek yüzleri ortaya çıkıyor. Sinir bozucu.. Ama olsun beni sevenlerle aynı sınıfta olup  ders yapmak güzel. Derslerde zorlanmıyorum zaten."

"Zekilik simandan gözüküyor." Utanıp elleriyle oynadı.

"Ah bilmez miyiz Berrak o lise zamanlarını! Vuran vurana kaçan kaçana. Sırtımızı deldiler sırtımızı. İnsan tanıyamıyorsun valla." Gökçe'yi alıp karşınıza oturtsanız dert yakınacağı şeyler asla bitmezdi. Ama komikti. Ve komikliği bile güzeldi. Zaten kendimi güzel kızların içine düşmüş bir koala gibi, hayatından bezmiş biri olarak görüyordum. Sadece bir şeylere yapışıp sarılmıyordum.

Mehlika i-lahzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin