28.bölüm: Ruhun düşüşü..

1.5K 119 79
                                        

Es-selamu aleykum kıymetliler 🌹

İyi okumalar 🐰

.............

"Hazırlanın Yaren siz, Gökçe ile." Bilmiyorum kalbimde bir değişik acı vardı. Daha yeni görmüştük birbirimizi böyle sakınmadan.

Ben, unutuldu sanmıştım. Hiç akıl edememiştim. Akılsızdım. Birazcık süre verselerdi, onunla vakit geçirip biraz tanımak istemiştim..

Yaptığım şeylerin cezası güzel zamanlarda çıkıyordu, imtihan tam da bu olmalıydı. Solan yüzüm sanki hiç düzelmeyecek kadar solmuştu. Bir çiçek gibi, ölü bir çiçek.

"Tamam abi."

Yanlız kalmıştık şimdi. Yüzüm aşşağı düşecekti ki elimden tutup bir odaya soktu bizi. Oda Yaren'in buradaki odasıydı sanırım. Polisler orda beni ararken bizi niye buraya getirdiğini sorguladım. Gidip teslim olmam lazımdı. Bir çocuk alıkoymuştum bilmeden. Yada bilerek olmuştu bu.

Kaşlarım çatıldı isteksiz.

"Düzelt kaşlarını." Düzelttim.

"Niye bu odaya getirdin bizi, gitmemiz lazım değil mi?" Duraksadım. Kaşlarım havalandı. "Bir planın mı var yoksa?" Sadece dalga geçmek amaçlıydı.

"Evet var." Başımı iki yana salladım. Kendimi polislere teslim etmem lazımdı. Elimi çekip kapıya yöneldim. Yürüyüp kapıyı açacağım sırada bileğimden tutulup sert bir duvara çarptım. Sert duvar onun göğsüydü, sertti ama güven doluydu. Şuan güzel olan tek şeydi.
Bir kolu belimi sararken diğer kolu sırtımdaydı. Sanki bütün bedenim onun koruma kalkanı altına girmişti. Ve beni ne ara kendine çektiğini anlamamıştım.

"Plan derken ne anladın bilmiyorum ama tek planım buydu aklım çalışmıyor. Eğer bunu yapmadan ayrılırsak.. Daha tenine dokunamadan.." Yutkunduk. Kafasını eğip boynuma gömdü.

"Aklımı toparlayamam."

"Şuanlık en güzel plan olarak bunu bulabildim." Derin bir nefes aldım. Kokusunu çektim. Güzeldi. Rüyamı hatırladım. Öyle kokmasa da çok daha güzel bir kokusu vardı. Sadece huzur veriyordu. Başımı yan çevirip kulağımı göğsüne verdim. Uykum geldi. Ninni gibiydi ona sarılmak.

Şeytanın sözcüğü olduğunu bile bile keşke dedim, keşke onunla normal insanlar olarak karşılaşsaydım. Ve aşık olsaydım. Acı çeksem de aşık olsaydım. Adı üstünde şeytan sözcüğüydü işte keşke, dünyaya nasıl geleceğimizi biz seçmiyorduk.

Acı,, katlanıyordu.

"Böyle ilk defa sarılıyoruz ya."

"Evet." Gözlerimi kapatıp dinledim.

"Kalbini hissedebiliyorum. İçinde sadece hüzün var. Ama ne garip ki bana hüznünün içinden huzur yüklüyorsun." Evet heyecanlandım ama o kadar buruk bir heyecandı ki, genzimde bir acı hissettim. Böyle bir heyecan olabilir miydi?

Dolacak gözlerimi dizginledim. Burnumu çekip öksürdüm. Kendimi çektim ellerim göğsündeydi.

"Ee şey artık gitsek mi? Buraya gelmelerini istemiyorum." dedim.

"Biraz daha kalsak, doyamadan gidecek misin? Hemde yeni kavuştuk biz." Sanki birbirini bekleyen iki aşıktık.

"Kavuştuk ama kavuşacak kadar da yakın değildik, şimdi daha yakın olmamız için belki imtihan, yani demek istiyorum ki bir vuslat bekliyor olabilir. Bekler misin sen? Beni."

"Buna ihtimal vermek istemiyorum ama eğer gerçekten içeri alırlarsa seni, beklemem." Tepkisiz kaldım ama bu kadar üzüleceğimi bilemezdim. Canım yandı. Yüreğimden bir şeyler aktı. Manevi bir kan. Ondan ayrıldım hemen. Biraz geriledim.

Mehlika i-lahzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin