Akın'ın Gözünden;
Bir gün daha ağrılarla uyanmıştım, vücudumdaki her parça beni terk etmek istercesine çırpınıyordu sanki. Yataktan kalkmaya çalıştığımda kaburgamdaki ağrı beni yavaş olmaya zorluyordu. Bir süre oturur pozisyonda bekledim, gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Bu yediğim ilk dayak değildi ama en kötüsü diyebilirdim. Ah! İlk okuldakini saymazsak tabi. Ufak...daha doğrusu pek de ufak olmayan bir horlama sesiyle gözlerimi açıp yere baktığımda Sahra'nın hala yatakta olduğunu fark ettim. Yerde yatmıştı, gerçekten bu kadar şey yaşamasına rağmen hala insanları umursuyor olması ve kendini gözden çıkartması çok saçmaydı. Tekrar horladığında gülmeden edemedim, cidden dünyanın en komik uyuma şekline sahip olabilirdi. Pikesi ondan metrelerce uzağa uzanmıştı ve bir bacağı bağımsızlığını ilan etmiş gibi duruyordu. Yavaş ve sessiz olmaya özen göstererek telefonumu cebimden çıkarttım ve yanına yaklaşıp horlamasını ses kaydına aldım. Bu kesinlikle işime yarayacaktı! Ses kaydı işlemi bittikten sonra biraz yüzünü inceledim. Bu, istemsiz gelişmişti. Yüzü çok zayıftı, gözlerinin altı ve yanakları çökmüştü. Dışarıdan bir insan belki bu durumuna üzülebilirdi, zavallı ya da yazık diyebilirlerdi fakat benim gördüğüm tek şey bir savaşçının yüzüydü.
Ne kadar o şekilde izlediğimi bilmiyorum ama güçlü bir horlamayla korkarak yerimden fırlamıştım. İçinden canavar çıktı dedikleri kesinlikle bu olmalıydı. Ayağa kalkıp yatağın kenarındaki ceketimi aldım ve sessiz olmaya özen göstererek kapının kilidini açtım. Herkes uyuduğu için sessiz olursam kolayca çıkabilirdim. Tabi önce bir şey daha yapmam gerek...
Sahra'nın Gözünden;
Sabah uyandığımda saat öğlene geliyordu ve Akın gitmişti. Ben ise arkasından kanlı tişörtünü ve dün kullandığım pamukları toparlamıştım. Rica ederim ya! Yememiş içmemiş Sahra uyanmadan kaçayım demiş herhalde. Yine sorularıma cevap alamamıştım çünkü soru soramadan uyumuştu ve yine soru soramadan gitmişti. Peşinden dolaşıp ısrar edeceğimi sanıyorsa kesinlikle yanılıyordu. Bu dakikadan itibaren onu aramayacak,mesaj atmayacak ya da gördüğüm yerde soru sormayacaktım. Kararlıyım, gerçekten.
"Sahra iyi misin kızım?" Ha! Bir de olur olmadık yerlerde onu düşünmeyecektim.
"İyiyim hocam, sorun yok." Olabildiğince sırıtmaya çalışıyordum, artık nasıl bakıyorduysam etrafa, hocanın bile dikkatini çekmiştim. Aptal mısın Sahra? Okulun bitmesine 1 ders kalmıştı ben ise tüm günü sınıfta geçirmiştim. Arada Meriç, Burak ve Mete yanıma gelmişlerdi. Meteye hala kızgındım ve o da bunun farkında olarak bana sevimlilikler yapıp duruyordu ki Meteyi o hallerde çok nadir görürsünüz. Ama haklı olan bendim o yüzden biraz uğraşmasında sakınca yoktu. Uzun zamandır hepsini çok ihmal etmiştim ve hala da devam ediyordum. Onlar her ne kadar bunun sözünü yapmayıp beni anlayışla karşılasalar da benim içim bu konuda pek rahat değildi. Ben düşüncelerim arasında boğuşurken telefonumun titreşimine eş zamanlı olarak teneffüs zili çalmıştı. Masamdan kalkıp lavaboya doğru ilerlerken telefonumu da cebimden çıkarıp bildirime tıkladım.
Gönderen: Emir
- Hala konum atmadın, umarım ekilmiyorumdur :))
Tabi ya! Bugün için Emir'e sözüm vardı ve bu tamamen aklımdan çıkmış bir ayrıntıydı. Cevap kısmına girdim ve Kırıntı'nın konumunu gönderip saati yazdım. Çok geçmeden başka bir bildirim geldi.
Gönderen: Emir
- Tamamdır! Orda görüşürüz.
Mesajı okuduktan sonra telefonumu cebime koyup lavaboya girdim. İşimi hallettikten sonra tekrar telefonumu çıkardım ve bizimkilerle olan whatsapp grubuna girip yazmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden
Teen FictionDoğduğumuz andan itibaren hayatımızda yaşadığımız her şey bizi değiştirir ve kendimizi bulmamızı sağlar. Peki, kendinizi bulmaya en yakın olduğunuz yaşlarda her şeyin elinizden kayıp gitmesi kendinizi tamamen yitirmeniz anlamına mı gelir? Ben ''yen...