Bölüm-4

24 6 1
                                    

      Uzun gibi gelen ama sanırım 1-2 saati geçmeyen bir uykudan uyanmıştım. Hava hala zifiri karanlıktı. Üzerimdeki huzursuzluktan dolayı uyuyamamıştım sanırım. Tekrar uyursam uyanamayacağımı düşündüğüm için okula kadar oyalanmaya karar verdim. Komodinin üzerinden telefonu aldım ve bildirimlerimi kontrol edip yerine bıraktım. Daha sonra duş alıp rahatlamak için banyoya doğru ilerledim. Banyonun kapısını açarken eş zamanlı olarak içerden gelen bir tıkırtı duydum. Hareket etmeyi bırakıp daha net duyabilmek için kulak kabarttım. Aynı sesleri tekrar duyduğumda sessiz olmaya özen göstererek telefonumu almak için yatağıma ilerledim. Polisin numarasını yazıp hazırda bekledim. Abim ya da annem de uyanmış mıydı? Evde olan yabancının merdivenlerden indiğini fark ettiğimde sessizce odamın kapısını açıp koridora çıktım. İçimdeki korkuyu bastıran merak duygusuna yenik düşüp merdivenlere doğru yöneldiğimde tanıdık gelen ama bana ne hissettirdiğini anlayamadığım bir kokunun tüm koridora sindiğini fark ettim. Yavaşça merdivenlerden inerken içimdeki korkunun da giderek büyüdüğünü hissettim. Merdivenlerin son basamağına ulaştığımda içimi titreten bir soğukla karşılaştım. Gözümün açık olup olmadığını anlayamayacağım kadar karanlıktı. Telefonumun ışığını yakıp etrafa baktığımda her yerin ağaçlarla kaplı olduğunu fark ettim. Artık titremeye başlamıştım. Tereddütlü adımlarla ilerlemeye devam ettim. Daha sonra kanımı donduran bir çığlık duydum. Sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım. Üç adam yan yana durmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Kızın çığlığını tekrar duyduğumda adamların yanına doğru koşup bağırmaya başladım ‘Bırakın kızı!.. Size diyorum, bırakın dedim!’ Yanlarına iyice yaklaştığımda gördüğüm şeyle vücudumdaki bütün kan çekilmiş, olduğum yere mıhlanmıştım. Yerde yatan kız, benden başkası değildi. Ensemde bir sıcaklık hissettim, bir nefes.
‘Uyu kızım, her şey geçecek. Hazır olduğunda onu bul, o seni bana getirecek. Emin olmadıkça kimseye güvenme, hiç kimseye…’ Ardından son bir çığlık.
  ‘Sahra! Sahra abicim uyan.’  Gözlerimi açtığımda neye uğradığımı şaşırmıştım. Tek bildiğim deli gibi bağırmak ve ağlamak istediğimdi ve öyle de olmuştu. Abime sarılıp deli gibi ağlamaya başlamıştım.

Tekrar gözlerimi açtığımda güneş ışığı odamı aydınlatmıştı. Abim yanımda uyuyordu, gece ağlarken uyuyakalmış olmalıydım. Abimi uyandırmamaya özen göstererek yataktan çıktım, kıyafetlerimi de yanıma alıp duşa girdim. Sıcak su başımdan aşağıya süzülürken bütün vücudumun yavaşça gevşediğini hissettim. Gece gördüğüm rüya o kadar gerçekti ki hala etkisinden çıkamamıştım. Babamın söylediği şey ne anlama geliyordu çözebilmiş değildim. Kimi bulmam gerekiyordu? Bir isim bile vermemiş miydi yoksa hala hatırlamadığım kısımlar mı vardı? Belki de sadece deliriyordum ve aklım benimle oyun oynuyordu. Duşta işim bittiğinde çıkıp üzerimi giyindim, saçlarımı kurutup taradıktan sonra banyodan çıktım. Abim hala uyuyordu, uyandırmak istememiştim bu yüzden odadan çıkıp aşağıya indim. Annemin mutfakta olduğunu düşünüp mutfağa girdim. ‘Günaydın anne.’ Raftan bir bardak alıp su doldurdum ve masaya oturdum. Hafifçe boğazımı temizleyip konuşmaya devam ettim. ‘Bugün okula gitmek istemiyorum, biraz dışarı çıkıp dolaşmak istiyorum.’ Onay bekler gibi anneme bakıyordum fakat onay vermese bile okula gitmeyecektim, bulmam gereken bir babam vardı ama önce biraz kafamı toparlamalıydım. Annem elindeki işi bırakıp sırtını tezgaha yasladı ve kollarını önünde bağlayıp konuşmaya başladı.
‘ Gece ne olduğunu benimle paylaşırsan bu isteğini onaylayabilirim.’ 
‘Sadece bir rüyaydı.’  Bu cevabımla yetinmesini umdum ama pek tatmin olmuş gözükmüyordu.
‘ Tamam o zaman okula gitmek istemiyorsan, gitmeyebilirsin.’ Bu cevap beni cidden şaşırtmıştı.
‘Hadi şimdi dolaptan domates çıkar doğra ben de yumurtayı yapayım, tembellik yok.’ Anneme gülümseyip öptükten sonra dediğini yapmaya başladım. Babamı nasıl bulacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Bana yolladığı e-posta adresinden ona ulaşmak için bir deneme yapacaktım. Bir umut belki hesap hala aktiftir, tabi bendeki bu şansla pek mümkün durmuyordu. Adını, tipini, hiçbir şeyini bilmediğim birini bulup beni babama götürmesini istemek direkt babamı bulmaktan nasıl daha kolay olabilirdi ki? Babam neden böyle bir şey söylemişti hala anlam verememiştim. Domatesleri doğramayı bitirdiğimde bir tabağa koydum ve masaya bıraktım. Annem yukarı çıkıp abimi uyandırmıştı. Hepimiz sofraya oturduğumuzda kahvaltımızı etmeye başladık. Kahvaltı bittikten sonra annem işe abim de okula gitmişti. Üniversite son sınıf öğrencisiydi ve mühendislik okuyordu aynı zamanda da yarı zamanlı bir işte çalışıyordu. Diyorum ya, abime ve çabasına hayrandım. Onlar gittikten sonra ben de masayı toplayıp mutfağı temizledim ve odama çıktım. Bilgisayarımı kucağıma aldım ve babama yazmaya başladım.
‘’ Eğer hala ordaysan lütfen bana buradan ulaş. Kimi bulmam gerekiyor? Seninle görüşmek istiyorum.’’
Kısa ve öz olmuştu, zaten fazla söze de lüzum yoktu. İletimi gönderdikten sonra bilgisayarımı ve şarj aletini çantama yerleştirdim. Daha sonra dolabımın kapağını açtım ve içinden beyaz bir tişörtle siyah bir pantolon çıkardım. Üzerimi değiştirdim ve hava biraz kapalı olduğu için içi kürklü siyah kot ceketimi giydim, çantamı da alıp evden çıktım. Tahmin ettiğim gibi hava düne göre biraz daha soğuktu ve yağmur yağacak gibi duruyordu. Haziran’a az kalmıştı, yani bunlar son yağmurlardı. Bunun için seviniyordum çünkü pek de kış insanı değildim. Ali Abi’nin kafesine doğru yürümeye başladım, biraz soğuğu hissetmek bana iyi gelecekti. 20 dakika yürüdükten sonra kafeye varmıştım. İçeri girip Ali Abiye kısa bir selam verdikten sonra her zamanki masamıza oturdum.  Çantamdan bilgisayarımı çıkartıp güç düğmesine bastım, o sırada Ali Abi yanıma gelmişti.
‘ Her zamanki gibi çay mı küçük hanım?’ Gülümseyerek karşılık verdim. ‘Evet abi bir de yanına o portakallı kurabiyelerden olsun lütfen.’ Kafasıyla beni onaylayıp yanımdan ayrıldı. Ben ise vakit kaybetmeden arama motoruna babamın ismini yazdım, Mehmet Gürsoy. Şimdiye kadar babamı bulma gereksinimine hiç girmemiştim çünkü beni istemeyen bir adamı neden merak edip bulmak isteyeyim ki? Arama tuşuna bastığımda karşıma bir şirket ismi çıkmıştı, ‘’ İnci Holding’’. İstemsiz olarak kaşlarımı çattım. Babamın bu şirketle nasıl bir ilgisi olabilirdi ki? Arama motoruna bu sefer şirketin ismini yazıp arama tuşuna bastım. Karşıma çıkan ilk habere tıkladım.

YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin