"Sizin yaptığınız hangi racona sığıyor? Bire karşı üç kişi saldırmak ahlâklı mı?" Sesim ne kadar kuvvetli çıksa da o ölçüde ve hatta daha fazla korkuyordum. Ama kendime sahnede olduğuma ve bir şey olmayacağına dair telkinlerde bulunuyordum. Sadece bununla başa çıkıp çıkamayacağıma bakacaktım. Onların dikkatini ve özellikle nefretini dövdükleri adamı bir kenara bırakıp kendi üzerime çekmek istemesem de birinin bu acımasız oldukları belli olan adamların eline düşmüş zavallı için bir şey yapması gerekiyordu. Yakın çevrede de onlardan ve benden başka kimse olmadığından geriye bu işi yapabilecek tek kişi kalıyordu. En kötü senaryoları düşünüp mantıklı davranmak için çok geç kalmıştım ve mantıklı olanı yapmakta zaten istemiyordum. Her kimse ve neden dayak yediyse bunu önemsemeden o adama yardım edecektim. Yapabileceğim kadar yardım edecek, onun güvende olduğuna emin olup yoluma dönecektim. Bu yardımı ablamı delirtmek için kötü bir amaçla kullanmayacaktım.
"Küçük orospu sen işine bak. Sana buradan iş çıkmaz." Sakin ve üstün kalmaya çalışırken hareketlerimin ruh halimden daha korkusuz olduğunun farkındaydım. Korkuma rağmen hiçbir zaman olmadığım kadar korkusuz bir haldeydim.
"Umarım polis arkadaşlarımda geldiğinde de bu kadar konuşkan olursunuz. Biraz beklemeniz yeterli olacaktır." Bir kez daha edilen küfrü duymamış gibi yapmak zor olsa da karşımda tüm dikkatlerini bana vererek bekleyen adamlardan gözümü ayırmadım. Korkmadığıma ikna olmuş gibi görünmelerinden cesaret alarak onları biraz daha korkutmanın yolunu ararken telefonu bulmaya çalışıyor fakat bunu yapamıyordum. Başka bir şey bulmam gerekiyordu ve en sonunda neyi sakladığımı hatırladım. "Ama önce şunu yapmam lazım." Telefonu arka cebime koymuş olmamı hatırlamanın yanında biber gazının da çantamın ön bölmesine sıkıştırılmış olduğunu anımsadım. Telefonumu almak için elim yavaşça ceketimin içine gitti. Bir sonraki adımın elimde patlayacağını biliyordum ama o anda bir mucize olmasını beklemekten başka bir çarem yoktu. Aptallığımın daha yeni farkına varıyordum. Ve bu defa ucuz bir bedel ödemekle kurtulamayacağımı anlamak için geç kalmıştım.
"Polis mi lan bu?"
"Aslında matematik okuyorum ama muhtemelen işsiz kalınca polis olacağım." Aptalca bir plan olduğunu düşünerek ve onların buna inanamayacağını bilerek yapmış olmama rağmen karşımdakilerin pek akıllı olmadığını, en azından benden akıllı olmadıklarını anladım. Onların koşuşunu izlerken ise gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu kadar basit olmamasını ve biber gazını en azından birinin gözüne sıkmayı başarmış olabilmeyi istiyordum. Son kullanma tarihi gelmeden bunu bitirebilmeyi isterdim. Ayrıca savunma hareketlerinden birkaç tanesini onlara karşı yaparak lisedeki eski zamanları yâd edebilirdim ama bunun için doğru zaman değildi. Onlara aklımdan geçeni söylemek için çok geç kalmıştım. "Sanırım bunu daha önce söylememem iyi oldu."
Birini tartaklamak için hiç adil olmayan bir yolu seçen üçlü gözden kaybolduktan sonra duyduğum siren sesi ile arkamı kontrol etme gereği duydum. Ve onları asıl korkutanın ben değil de bizim olduğumuz sokağa bakmadan geçen polis aracı olduğunu anladım. Polisler en gerekli oldukları zaman olayı teğet geçmekte yine başarılı olmuşlardı fakat en azında bu defa fiilen yardım etmeseler de görünmeleri yeterli olmuştu. Derin bir nefes alıp rahatlarken bunun benim için büyük bir şans olduğunu çok iyi biliyordum. Onlar eğer kesişen sokaktan geçmeselerdi o üç adamı ikna etmem mümkün olmayabilirdi. Ve işler ters gitseydi savunma hareketleri de onlarda bir işe yaramayabilirdi. Aptalca hareketimden düşünemeyeceğim kadar kolay kurtulmuştum.
Yerde yatan adamı tekrar hatırlayıp ona doğru adımlamaya başladığımda hiç kıpırdamadığını ve yüzünden akan kan ile korkunç göründüğünü fark ettim. Saçlarına bulaşan kan daha da korkunç bir hal almasına neden olsa da kendime korkmamam konusunda telkinler vermeyi tercih ettim. Ölmüş olması ihtimali aklıma gelse de bunun olmayacağına inanmak istedim. Hiç kimse kötü bir şekilde dayak yediği için ölmezdi ya da ben böyle bir durumu daha önce duymamıştım. Başında hareketsiz bir şekilde nefes alıp almadığını anlamak için birkaç saniye bekledim ve nefes aldığını görüp yanına diz çöktüm. Yapılabilecekler arasında en uygunun ne olduğunu hızla düşünmem gerekiyordu. Bir suçlu olabilirdi ama ona yardım etmek insanlık görevimdi. Onun kendinde olduğundan emin olup ambulansı aramaktan başka mantıklı bir çarem yoktu. Zaten sonrasında ona ne olduğu da ne ile suçlandığı da beni ilgilendirmezdi. İnsanlık görevimi yapmamın ve onun sağlık görevlilerince ilk yardımının yapılmasının ardından yollarımız bir daha asla kesişmeyeceğinden daha doğrusu benim yolum bir torbacıya düşmeyeceğinden sonsuza kadar onu tekrar görmek zorunda kalmayacaktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/225958941-288-k628385.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞEKA
Fiksi UmumAşkı aramazken insan kendini arar. Kendine giden yollar ise her zaman aşktan geçer. Aşkı gerçekliği ile görmemiş olan ne aşkı ne kendini bulur. Lakin aşkla kendini bulan her daim aşkla ve kendiyle de yaşayamaz.