Vera Akmel genç yaşta hiç beklemediği bir anda ünlü olmuş çağdaş sanatın en önemli isimlerinden biriydi. İki yıl önce 19. İstanbul Bienali'nde 7. Kıta başlığı altında verdiği eserler hâlâ konuşuluyordu. Hatta Gazi'de Sanat Tarihi bölümünde okuyan bir arkadaşımın seçmeli olarak aldığı derslerden birinde bienal için yaptığı iki eser üstüne bir ders yapıldığını dahi duymuştum. Fakat henüz daha 27 yaşında iken bienal zamanında intihar etmişti. Arasının iyi olmadığı bilinen Damien Hirch bile onun ölümü üzerine üzüntü duyduğunu söylemişti. Ki bende Vera gibi Hirch'ün eserlerinde hayvanlara zarar vermesinden hoşlanmazdım. Yine de her zaman olduğu gibi gidiş yollarından hoşlanmamak kişiler arasında bir saygısızlığa ya da sevgisizliğe neden olmuyordu. Bunu Vera'nın ölümü yine ve yeniden göstermişti.
"Vera ile arkadaş olman inanılmaz."
"Aslında Vera inanılmazdı."
Vera hakkında konuşmaya başlamak aramızda ilk an oluşan duvarı bir anda yok etmişti. Önce onunla ilgili sonrasında ise onun resimleri ile ilgili konuşmak herhangi bir şeyden alabileceğimi düşüneceğim hazdan daha büyük bir keyif verdi. Onun resim konusunda büyük bir bilgi birikimine değil de sadece resim yeteneğine sahip olduğunu vardığım kanım onunla konuşurken paramparça oldu. Sadece bir kültüre ya da coğrafyaya bağlı resim hakkında büyük bir bilgi birikimi yoktu. Dönemler, bölgeler, kültürler ve anlayışlar üzerine bilinebilecek her şeyi biliyor gibiydi. Onu dinlerken nasıl göründüğümü bilmiyordum ama matematiğe âşık olduğumda tahtadaki sayılara baktığım gibi ona baktığımdan neredeyse emindim.
Karşımda oturan adamın adını ya da nasıl biri olduğunu bilmememe rağmen ona hayran olmamanın elimde olamayacağını anlamam zor değildi. Cümlelerinin kuruluşu büyük kitaplığındaki tüm kitapları okuduğunun bir kanıtıydı. Onun anlattıklarını dinlerken onun gerçekten var olup olamayacağını düşündüm. Bir tesadüf sonucu yardım etmeye çalıştığım bir insan hayallerimde sahip olmak istediğim her şeye sahip olabilir miydi? Bunun cevabını verebilmem mümkün değildi. Zihnimin derinliklerinde bu anın gerçek olmadığına dair bir düşünce dolaşıyordu. Girdiğim o sokağa belki de hiç girmemiş veya bugün daha uyanmamış bile olabilirdim. Ya da o sokakta o adamları korkutamamış ve bir saldırıya uğrayıp bayılıp bir tür rüya görüyor olabilirdim. Çünkü bir tuhaf rastlantı sonucu karşılaşabileceğim bir adamın, hayali karakterime bu kadar benzemesi bir yana dursun onun gerçek olabileceğine dahi bir an ben bile inanmamıştım.
Onu dinlerken rüya, hayal ya da zamanı düşünmeden söylediklerini zihnime not etmeye devam ettim. Bunlar belki de benim bilgilerimdi ve baygın olduğum için gördüğüm bir rüyada karşıma çıkıyordu. Gri bir odaya bu kadar uzun süre dayanabilmemin dahi gerçekliği zorladığını düşündüğümde yaşadığım anın gerçek olmadığına dair duyduğum his her an daha da güçleniyordu. Ancak güçlenen hayal hissim telefonumun sesiyle paramparça oldu ve yardım ettiğim adamı hipnotize olarak dinlememe bir son verdi. Beni gerçek dünyada, gerçek bir insanın karşısında olduğuma dair ciddi bir biçimde inandırdı. Çünkü telefonumda görünen isim ablamdan başkasına ait değildi. Ve o hiçbir zaman benim rüyama girmezdi. Gerçekliğimde yeterince büyük kâbuslara neden olduğundan kâbuslarım ona ihtiyaç duymazdı.
"Efendim... Özür dilerim ama bir arkadaşım hastalandı ve acilen ona yardım etmem gerekti... Metro ve otobüs ile oraya gelebileceğimi biliyorum... Metrodan çıkınca Bahçeköy otobüsüne binerim, sizin gelmenize gerek yok..." Telefondaki sese tüm iyi niyetimle cevap verip kısa süre içinde geleceğime ikna ettikten sonra konuşmayı sonlandırırken evde beni bir fırtınanın beklediğini çok iyi biliyordum.
"Sanırım gitmen gerekiyor."
"Ablam akşam yemeğine gelmediğim için delirmiş ve eniştem hemen eve gelmemi istiyor." Orhan'ın yumuşatarak söylediğini bildiğim gibi ablamın nasıl biri olduğunu da bana nasıl davrandığını da doğduğumdan beri biliyordum. Benden nefret etmesine rağmen evin kurallarına uymamama daha çok itiraz ediyordu. Çocuklarına kötü örnek olmamam için daha ilk günden kulağım çekilmişti. Ki kendisi de onlara asla kötü bir örnek teşkil etmeyeceğimi bildiği halde sırf canımı yakmak ve benden hoşlanmadığını göstermek için bu tür gösteriler hazırlıyordu. Tüm bunlara rağmen çocukları da kocası da benim nasıl biri olduğumu en az onun kadar biliyor ve onun aksine günden güne çocuklarının dünyada en iyi anlaştığı insanlardan biri haline geliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞEKA
General FictionAşkı aramazken insan kendini arar. Kendine giden yollar ise her zaman aşktan geçer. Aşkı gerçekliği ile görmemiş olan ne aşkı ne kendini bulur. Lakin aşkla kendini bulan her daim aşkla ve kendiyle de yaşayamaz.