-35- Into you

13.2K 1.4K 2.8K
                                    

⚠️-35. Bölüm-⚠️

Ramazan'ın bitişi şerefine artık linçlenmeyeceğim upuuuuuzuuun
bir bölümü bırakıp kaçıyorum.
Anladınız siz onu 🙈

Bu arada an itibariyle 00.00 ve yazarınızın doğum günü ehe :')

Ona göre yorumla beslersiniz beni ay neyse hadi kolay gelsin, bye 😈


{ Medya old but cuk 🎶 }

***

Odaya vuran güneş miydi bu üzerimde hissettiğim sıcaklık, yoksa teninden içime akan kendisi miydi düpedüz?

Cevap, genzime sızan esansın tatlı aromasında saklıydı.

Mühürlü eşim, Jeon Jeongguk...

Birbirimize dönük, sarılmış bir haldeydik onunla. Biraz daha aşağı kaymış olan bedenim sayesinde yüzüm tam da onun çıplak boynuna gömülmüş, sonsuzluğu tadıyordu sanki.

Henüz gözlerimi bile açmadan, yanımdaki varlığının uyanık olduğunu nefesinden anladığımdaysa, dudaklarıma yerleşen huzurlu tebessüme engel olamamış, çoktan onun beline sarılmış olan kolumun tutuşunu daha da sıkılaştırarak kendime çekmiştim uyanıklığımı belli edercesine.

Mümkün olsaydı eğer, tam da şu an hemhal olurdum burada onunla. İçim, içine sıza sıza geçebilseydi, tek bir saniye bile kaybetmez yapardım. Gider de onun göğsünü mesken tutar, fırtınalarda sığınılacak bir liman ederdim kendime.

Konu o olunca belki de ben, fazla hassaslaşmıştım.

Tüm bunların sadece mührün etkisi ile zihnimde cereyan etmediğini biliyordum artık çünkü o, susturduğum kurdumdan bile dışarı taşıp ruhumu da kendisine bulayan, boşlukları doldurup iliklerime sızan biri olmuştu.

Sakladıklarıyla, biriktirdikleriyle, yüzleştiği korkularıyla... Hayatı boyunca olmadığı biri gibi davranırken çektiği acılarıyla...

Zorlanarak da olsa maskelerini indirip bana gelişiyle, beni öpüşüyle...

Önceleri hani o "Bana dokunma." Diyişlerinin ardında yatanın, karanlık bir hücredeki lanet bir travmadan doğuşunu biliyordum artık. Belki de sırf bu yüzden her seferinde ket'ler koymuştu karşımda. Korkuyor, kaçıyordu.

Yüzündeki yara izi mesela, onun o kalbindeki kırıklığın yanında bir hiçti.

Kalın duvarlarını yıka yıka enkaza dönüştürmeye başladığı an, işte şimdi sevmeyi öğrenen bir adam haline gelmişti, ah hayır hayır...

Jeongguk sadece, kendisi olmayı öğreniyordu..

Birlikte, diz dize...

Gözlerimi açıp, başımı hafifçe geri çekerek usul usul ona kaldırdığımda, irislerini çoktan beni izlerken bulmuştum ve bir an için yaptığımız yalnızca uzun uzun bakışmak olduğunda, ikimizin de hareleri birbirimizin dudaklarına doğru inmiş ve tekrardan gerisin geri göz göze gelmiştik.

Sessizlik hakim olsa da, aslında çok şey konuşuyorduk sanki şu an.

Öyle ki, biraz yukarıda olan yüzünü bana doğru aşağı hafifçe indirip, kırmızı lekelerime kondurduğu dudaklarından sonra bile gözlerim sonuna kadar açıktı şaşkınlıkla.

Sade ama derin bir öpüşten sonra, ihtiyaçla kuruyan dudaklarımız birbirinden yavaşça koparken, nemlenen yüzeyleri yapışmış gibi zorlukla ayrılmıştı genleşerek.

Internity を Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin