Mariana Çukurunda Yaşam

250 58 18
                                    

İnsanlar gibi olmak çok isterdim. Normal olmak çok isterdim. Fakat evrenin bana sunduğu bir hiçlikte yok olup  gitmekti.Fakat bu sefer evrenin bana sunduğuyla yetinemezdim. Bu yemini bozmanın yolunu ömrüm boyunca arayacaktım.


Elimizdeki kitapları karıştırırken Mari konuşmaya başladı. "İnsanlardan birini  yukarıya gönderip yeminin gerçekliğini kanıtlasak?" "Mari, Kabol'e olanı hatırlıyorsundur umarım. Yemin gerçek" "O zaman hafızasını sileriz adamın. Yani teknik olarak yemini ettiğini hatırlamaz bu da belki yemini bozar" Kafamı olumsuz anlamda sallayıp konuşmaya başladım. "Ordumuzda zaten 30 tane insan var. 1 kişinin yokluğu göze batabilir. Ayrıca yasa 3901 ihlali." Mari üzgün bir şekilde araştırmasına devam ederken benimde bunu deneme isteğim kat ve kat artıyordu.Aslında mantıklı bir fikirdi ve denemeye değerdi. En sonunda pes edip konuşmaya başladım"Mari, kasanda kamera vardı öyle değil mi?" Mari kitabı kapatıp heyecanla kafasını salladı. "hadi öyleyse deneyelim şunu".


Kasalarımız tablo şeklinde kamuflaj ediliyordu. En üstte ise bir taş vardı. Hangi aile üyesi parmağını basarsa onun kasası açılıyordu. Mari parmağını koydu ve beklemeye başladık.Kasa açıldığında ise mari kimse görmeden kamerayı alıp kasayı kapattı. Şimdi sıra ordunun başında nöbet tutan Semolanın dikkatini dağıtmaktaydı. Onu oyalayacaktım ve Mari içeriye sızacaktı.


Mari konuşmaya başladı. "Onu sardunyaların olduğu bölgeye götüreceğim. Orada kimse olmaz genel olarak sende oraya gelirsin" Kafamı sallayıp semolanın yanına ilerledim.


 "Merhaba Semola." Semola saygıyla eğilip konuşmaya başladı. "Merhaba prenses Savilya" Mari yavaş yavaş içeriye girerken bende konuşmaya devam ediyordum. "Semola, insanların deniz altında yaşamasını nasıl sağlıyorsun?" "Yüce Pontosun bana armağan ettiği bir güç efendim. Sadece insanların bedenine dokunuyorum ve dönüşüyorlar" "Şanslı olmalısın Semola" "Benim gücüm sizin gücünüz yanında çok sönük efendim" Mari insanı kolundan zar zor çekerek kaçmaya çalışırken konuşmaya devam ettim. "Herkes elinde olmayanı ister semola. iyi nöbetler" Dedim ve Mari'nin gittiği yöne yani sardunyalara doğru ilerlemeye başladım.


Adamın bacağına kamerayı bağlamıştım ki aklıma adamın yemininin olmadığı geldi "Mari, adamın eskitanya yemini yok." En başta düşünceğimizi yine en sonda düşünmüştük. Mari endişeli bir şekilde dolaşırken gözleri beni buldu. "Savilya, bunu yapabilirsin. Anneme ve ya babama bir şey olduğu zaman tahta çıkacak kişi sensin. Bu özelliğin sen de olduğuna inanıyorum" Kaçırdığımız adam ise korkuyla bize bakıyordu.


"S-siz kimsiniz." Mari adamın karşısına  geçip güven verecek bir şekilde konuşmaya başladı. Ben ise gergindim."Seni buradan çıkaracak kişiyiz" Adam hala bize bakıyordu. Mari adamın yüzüne doğru eğilip öfkeli bir şekilde konuşmaya başladı. "Bize inanmaktan başka çaren yok!" Adam korkuyla kafasını sallayıp sakince beklemeye başladı. Elimi adamın kalbine doğru yaklaştırıp dediklerimi tekrar etmesini istedim.


"Ben burayı her türlü savaşta koruyacağıma Yüce Pontos üzerine yemin ederim." Adam konuşmaya başladı. " B-bu yemin beni buraya daha fazla bağlamaz mı?" Mari'nin siniri artıyordu. En sonunda adama bağırmaya başladı. "Dediğimi yapmazsan burada ölüp gideceksin aptal" Adam başka çaresinin olmadığını anlayınca korkuyla dediklerimi tekrar etti. Elimi adamın kalbine koyup eskitanya demem ile birlikte mavi bir ışık saçılmıştı. Evet, başarmıştım. Mari heyecanla bana sarılırken adam ise korkuyla kalbine bakıyordu. Şimdi ise sıra hafızasını silmekteydi.

SAVİLYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin