Mari hafızasını silecekti. Fakat normal bir insanın kaldırabileceğinden emin değildik. Sonuç olarak ilk başta yemin ve şimdi de hafıza silme işlemi. "Hazır mısın mari?" Mari kafasını sallayıp adamın arkasına geçti. Adamın kafasına ellerini koyarak kelimeyi söylemeye başladı. "karanilya"
Hafıza silme işlemi oldukça acı veren bir işlemdi. Mari odaklanmış bir şekilde adamın tüm düşüncelerini avucunun içinde toplamaya devam ederken bende kutu arıyordum. Eğer düşünceleri kutuya koymazsak düşünceler yayılırdı ve herkes öğrenirdi. Düşünceler sesli bir şekilde en uçtaki varlığın bile yanına gidip duymasını sağlıyordu. En sonunda eski bir tahta kutu bulup Mari'nin yanına gitmiştim. Mari işlemi bitirmişti ve korkan gözlerle bana bakıyordu. İşe yaramayacağından korkuyordu. "Koy hadi Mari. başarabiliriz." Mari titrek elleriyle kutuya koymuştu ve kutuyu kapatıp kilitlemiştim.
Adam acıdan kıpkırmızı olup bayılmıştı. Bir yandan Mari kamerayı bağlarken bende kutuyu gömüyordum. Mari kamerayı sıkıca bağlamıştı, diğer izleyeceğimiz kısmıda bizdeydi. Adamı göndereceğimiz sırada adam ayılmıştı ve bizi görmüştü. "Bir daha hafızasını silemeyiz savilya. gönderelim gitsin" Kafamı sallayıp odaklanmaya başladım.
Gözümü kapatıp ufak çaplı bir dalga yaratmıştım. Ve adamı çukurun en başına göndermiştim. Adam çukurdan çıktığı andan itibaren olanları izlemeye başladık. Adam çukurun bir köşesinden tutunup aşağıya doğru şok olmuş bir şekilde nefes nefese bakıyordu.Ne olduğunu ve ne yaşadığını idrak edemiyordu. Yaklaşık on dakikanın korkak gözlerle ilerlemeye başladı.Ve evet karaya adam atıyordu.
"Başarabile-" daha cümlemi söyleyemeden siyah bir duman olup kaybolmuştu. Mari elindekini fırlatıp yere çöktü. "Yüce Pontos aşkına onu öldürdük" yanına doğru eğilip sarıldım. "Üzülme Mari. Eğer burada kalsaydı her türlü ölecekti. En azından bizimleyken az da olsa yaşama şansı vardı." Mariyi kaldırıp eve doğru gidecekken arkada annemizi görmemizle duraksamıştık.
"Beni hayal kırıklığına uğrattınız."Mari suçlulukla yere bakarken ben konuşmaya başladım. "Bize yaşattığınız bu yaşamdan sıkıldık artık. Gitmek istiyoruz. Dünyayı görmek istiyoruz. Gökyüzüne bakmak istiyoruz. Annem öfkelenmiş bir şekilde yanıma gelip konuşmaya başladı. "İnsanlar aciz canlıların teki. Her yıl milyarlarca çöplerini evimize bırakıyor. Milyarlarca kimyasallarını evimize atıp bir sürü canlıyı ölüme mahkum bırakıyorlar. Onlar gibi olmak istemeniz beni hayal kırıklığına uğrattı." "Kendi seçimlerimizi yapabilecek yaştayız artık. Gidip bilmek öğrenmek istiyoruz. Fakat bu saçma yemini asla bozamıyoruz" Annem kafasını olumsuz anlamda sallayıp yanımızdan gitti. Mari ise suçluluk dolu gözlerle yere bakıyordu.
"Savilya, belki de annemiz haklı. İinsanların acımasız varlıklar olduğunu biliyoruz. Eğer karaya çıkarsak ve deniz kızı olduğumuzu anlarlarsa bu çok kötü olur." Kafamı olumsuz anlamda sallayıp konuşmaya başladım. "Bize baksana. İnsan gibiyiz. Ve dışarı da solunum yapabilceğimizi biliyoruz. Bunlar Pontos tarafından sadece ikimize bağışlandı. Ve kötü insanlar konusuna gelirsek, bizim yaşadığımız yerde bile iyi ve kötü var mari.Bu hep böyledir.Herkesten iyi ve ya kötü olmasını bekleyemeyiz. Hem artık annemiz de gitmek istediğimizi bildiğine göre her şey çok daha kolay olabilir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVİLYA
Ciencia Ficciónyüzyıllar boyu insanlar evime ulaşmaya çalıştı. burası, dünyanın kaldıramayacağı gerçeklerle doluydu. buradaki herkes burayı canı pahasına koruyacağına eskitanya yemini etmişti. buranın en başında biz vardık. burası bizim krallığımızdı. ben kim miy...