🌠Ölüm Yadigârları🌠

3.7K 236 55
                                    

Annabeth'ten

Üzgünüm Profesör. Sözümü tutamayacağım. Sirius'a hemen sözsüz ve asasız büyü yaptım. Hızlıca oradan kaçtım. Yürürken gözlerim yaşarıyordu. Profesör McGonagall'ın bana doğru geldiğini gördüm. Doğru ya. Cezam vardı. Tam söze başlayacakken ondan önce davranıp ben söze başladım.

"Biliyorum Profesör. Cezam vardı ama bu cezayı biraz erteleyebilir miyiz? Ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Bazen keşke uyanmasaydım bile diyorum. Resmen giremediğim ergenliği yaşıyorum galiba. Onlara ihtiyacım var. Profesör ben onları çok özlüyorum. Ben onların geri gelmesini istiyorum. Ben ailemi geri istiyorum." dedim. Ağlamaya başlamıştım bile. Profesör McGonagall beni destekliyormuş gibi sarıldı. Ondan kesinlikle beklemezdim.

"Biliyorum Annabeth. Ama unutma ki ölüm asla bir son değil." dedi. Bir dakika. Ölüm. Tabi ya.

"Ölüm!? Ölüm yadigârları!? Ailemi geri getirebilirim!? Sadece ölümün efendisi olmam gerek!? Teşekkürler Profesör!?" dedim ve onun yanağından öperek Profesör Dumbledore'un odasına doğru koşmaya başladım.

Profesör Dumbledore'un odasına aniden girdim. Profesör Dumbledore beni görünce fazlasıyla şaşırdı. Ama kim olsa şaşırırdı.

"Profesör!? Asasınız bana lazım!?" dedim onun omuzlarından tutarak. Bu sefer daha da şaşırmıştı.

"Annabeth. Sakin ol. Asamı sana verebilirim. Ama niçin lazım olduğunu söylemen lazım." dedi ve bu sefer o beni omuzlarından tutarak koltuğa oturttu.

"Profesör. Ölümün efendisi olacağım ve ailemi geri getireceğim." dedim sakinlikle. Bana gülümsedi.

"Biliyorum çocuğum. Onları çok özlüyorsun ama- ikna edemeyeceğim seni dimi?" dedi. Bende kafa salladım.

"Tamam. Ama şunu bilmeni istiyorum. Ölümü ikna etmek zordur." dedi.

"Evet. Ama imkansız değil. Neyse Profesör. Mürver asa sizde, görünmezlik pelerini James'te, diriltme taşı ise Salazar onu kulenin hazine odasında tutuyordu. Ha birde sizden tatil istiyorum. Şu işler bitine kadar. Zaten derslerden kalacağımı zannetmiyorum. Aslında ben Hogwarts'tan 5 yaşımda mezun olurdum ama o zamanlar Hogwarts yoktu. Neyse Profesör asa için teşekkürler. Ha bu arada James'i buraya çağırabilir mısınız?" dedim ve derin bir nefes aldım. Ne kadar çok konuşmuştum be.

"Sen niye çağırmıyorsun?" dedi.

"Şey Profesör. Ben... Şey..." dedim. Adama nasıl diyebilirdim ki. 'Sirius benim ayarlarımı bozdu mu diyecektim. O da James'in en yakın arkadaşı olduğundan James'in yanına gidemem.' mi diyecektim?

"Sirius mu?" dedi. Bir anda Profesör'e döndüm. Oha!? Nasıl bilmişti. Zihnimi okuyamazdı. Zihinbendim.

"Nasıl bildiniz, Profesör?" dedim. Dedelere özel gülümsemesiyle döndü bana.

"Ben herşeyi bilirim. Benim bu okulla ilgili bilmeyeceğim bir şey yok. Bu arada Sirius yatakhanesinde değil. Seni ararken Profesör McGonagall'a yakalandı." dedi. Ne yani sırf benim yüzümden cezamı almıştı.

"O zaman Profesör ben şuradaki geçidi kullanarak mutfağa, mutfaktaki geçidi kullanarak Jamesler'in odasına gidiyim. Hoşçakalın ve asa için teşekkürler." dedim ve hızlıca kitaplığından gizli geçidi açan kitabı çektim. Geçit açılınca içeri girip aynı hızda mutfaktaki geçidi açtım.

Jamesler'in odasına geldiğimde hepsi uyuyordu. Tam James'i uyandıracakken aklıma gelen bir fikirle durdum. Sözsüz ve asasız olarak aguamenti büyüsünü yaptım. Hepsi bağırarak yataklarından kalktı. Ohhh. canımada deysin. Bu daha ne ki.

Hogwarts'ın Vârisi [Düzenlemede]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin