Annabeth'ten
Ne demişti bu şimdi. Ben mi onu hizmetkarı olacaktım. Gerizekalı galiba. Yoksa hangi hakla bana böyle bir teklifte bulunur.
"Sizlere göre ev cinleri en alt tabaka hizmetkarlarınız değil mi? Ki ben fikire katılmıyorum. Ama sizin gözünüzden ele alırsak sen benim evcinimin hizmetkarı bile olamazsın." dedim sakince.
"Bu söylediğine pişman olacaksın. Gidelim." dedi ve gittiler.
Uff şimdide bu başıma çıkmıştı. Elimi kana bulamak istemiyordum ama bunun iyi tarafa geçeceği de yok yani. O yüzden en yakın zamanda çalışmalara başlamam gerekiyor.
"Üfff yaa. Neden normal bir hayat yaşayamıyorum." diye sitem ettim.
"Beth. Senin doğumun bile normal değildir, arkadaşım. Unut bunu." dedi James. Herkes James'e baktı. Çünkü ilk defa mantıklı konuşmuştu.
"Jamei. İyi misin? Ateşin var mı? Üşüyor musun?" diye sordu Sirius.
"Yoo pati. Neden sordun?" dedi James. Hiçbir şey anlamamıştı. Ben bir anda gülmeye başlayınca Ölüm hariç herkes güldü.
"Hadi artık eve gidelim. Bizimkilere mektup yazmam gerekiyor. Voldemort sizi de gördü. En azından ailemle konuşayımda sizin ailenizi güvenli bir yer sağlasın." dedim. Başlarını salladılar. Sirius gülümseyerek beni kolunun altına aldı. Başıma bir öpücük kondurup eve doğru yol aldık.
Eve geldiğimizde kendimi koltuğa attım. Ölüm ona ayırdığım odasına çekildi. Lily ve Remus yemek masasını hazırlamaya ve bende mektup yazmaya gittim. Sirius ve James ise koltukta uzanıyorlardı. Zaten başka ne yaparlardı ki.
Odaya girip çalışma masamın üzerinde olan boş mektup zarfını doldurmak için bizimkilere mektup yazdım. Adresi de yazdıktan sonra mektubu masamda bıraktım. Boynumu kütleterek sandalyemde arkaya doğru yaslandım.
Kulağımda hissettiğim nefes ile ürktüm. Ama burnuma dolan saplantısı olduğum koku ile gevşedim. İki kol bana arkadan sıkıca sarılınca kıkırdadım. Sıkılmıştı.
"Ne o sevgili James'in seni mutlu edemedi mi?" dedim. Beni ayağa kaldırıp yatağa uzanmamı sağladı. O da yanıma uzandı ve bana sarılıp saçlarımla oynamaya başladı. Kafamı onun göğsüne gömmüştüm.
"Aslında Jamie beni değil ben Jamie'yi mutlu edemedim. Ben edemeyince sevgilisinin yanına kaçtı. Bende kendi sevgilimin yanına kaçtım." dedi ve başıma bir öpücük kondurdu. Deniz beni yormuştu. Gözlerim gidip geliyordu.
"Uykum var. Ama uyumak istemiyorum. Sende saçlarımla oynarken bana hiç yardımcı olmuyorsun." dedim ve Sirius'a daha da sokuldum. Sirius güldü.
"Uyu o zaman." dedi sevgilim ve saçlarımla oynamaya devam etti. "Bende seni uyurken izlerim."
"Yok öyle yağma sende benimle uyuyacaksın." dedim ve gözlerimi iyice kapattım. Bu mükemmel kokuyu içime çekerek uyudum.
...
"James azıcık sessiz ol uyandıracaksın onları."
"Ama Lily çiçeğim. Sirius'un yanında onun değil benim olmam lazımdı."
"James bazen senin sevgilinin benim mi yoksa Sirius'un mu olduğundan emin değilim. Remus sende fotoğraflarını çekeceğine bana yardım et de James'i odadan çıkaralım."
Gelen sesler kesildiğinde gözlerimi açtım. Sirius ile burun burunaydım. Burnuna bir öpücük kondurup onu uyandırmadan kalktım.
Deniz kıyafetlerimle yatmıştım. Saçım resmen kazık gibi olmuştu. Sirius'un uyuduğundan emin olunca iç çamaşırlarımı dolaptan çıkartıp yatağa koydum. Banyo ya gidip sıcak suyu açıp odaya geri döndüm ve havlumu alıp duşa girdim.
Güzelce temizlendikten sonra bornozumu giydim. Aman Tanrım. İç çamaşırlarımı almayı unutmuştum. Kapıyı biraz açıp kafamı çıkardım. Sirius hala uyuyordu. İç çamaşırlarımı alıp banyoya geri dönecekken bir anda bornozumdan tutuldum. Kafamı çevirip sinsice gülen Sirius'a baktım.
"Sirius ne yapıyorsun? Bırak şu bornozumu. Gidip giyiniyim." dedim. O ise tıcladı beni. Ne demek tıc. Elini cimciklemeye başladım.
"Nasıl bir erkeğin elleri bir kadından daha yumuşak olabilir?" dedim.
"Sirius Black farkı, güzelim." dedi piç smile yaparak. Elini ısırıp bornozumu kurtardım ve banyoya girip kapıyı kilitledim. Üzerimi giyindikten sonra anahtar deliğinden odama baktım. Görünürde Sirius gözükmüyordu.
Kapıyı açıp odaya bakındım. İçeride değildi. Merdivenlerden aşağıya inip bizimkiler ne yapıyor diye baktım. Lily ve Remus masayı hazırlamışlardı. James ağzına bir kaç lokma atarken Lily ona herkesi beklemesini söyledi ve eline vurdu.
Gözün Sirius'u aradı ama bulamadım. Biri arkamdan sarılınca gülümsedim. Yine o huzur dolu koku. Tam kafasıni saçlarımın arsına daldıracaktı ki bir anda kolları arasından çıktım. Hep o mu muziplik yapacaktı birazda ben yapayım.
"Sana yasak Black. Sen ne yaptığını çok iyi biliyorsun." dedim ve masaya Lily ile Remus'un ortasına oturdum. Sirius ise karşıma orurdu. Herkes gelince yemeğe başladık.
Sirius yemek yerken onun bacağına dokunup ayağımı geri çektim. İlk başta şaşırsada ben pis pis sırıtınca o da sırıttı. Ayaklarımı sandalyemin altına çektim. O sırada birinin ayağı masaya vurdu. Remus masa örtüsünü kaldırarak masanın altına baktı.
"Lan!? Kimin ayağı deydi bacağıma? Bak şaka yapıyorsanız bilin ki hiç komik değil." dedi Remus. Sirius'un yüzü mosmor olunca gülmemek için kendimi zor tuttuyordum. Remus gözlerini kısarak herkesin yüzüne baktı.
"Gözüm üzerinizde." dedi ve yemeğine geri döndü. Çidden çok gülmek istiyordum. Kendimi zor tutuyordum. Sirius'a baktığımda onunda benden pek bir farkı yoktu. Yemeği yedikten sonra masayı hep birlikte topladık.
Sirius ve James'in yerleşmesi için odalarını gösterdim. James'e odasını gösterdikten sonra Sirius'a odasını gösterdim.
Sirius'un odasına girdikten sonra ben tam çıkacakken beni belimden tutup kendine çekti. Başını omuzuma koyup boynumu öptü.
"Sirius?" dedim. Boynuma nefesini üfledi. Aşırı huylanmıştım.
"Beth. Biliyorsun ki seneye 7. sınıf olacağız." dedi. Bu konuşmanın nereye varacağını çok merak ediyordum.
"Eee?" dedim. Beni çevirip yüzümü kendisine çevirdi.
"Belki sen bilmezsin sonuçta buraya geleli 3 sene oldu. Ama ben 7. sınıfta her 7. sınıf olan sevgilinin yaptığı o şeyi yapmak istiyorum." dedi. O şey mi? Hiçbir şey anlamamıştım.
"Sevgilim o şey ne?" diye sordum. Bana sen ciddi misin bakışı attı.
"Hani her normal sevgilinin yaptığı o şey. Uff Beth çok odunsun. Demek istiyorum ki sana sahip olmak istiyorum. Tam anlamıyla." dedi Sirius. Yok yemin ederim hiç bir şey anlamamıştım.
"Sevgilim sen zaten bana sahipsin." dedim. Bana yok sen kesinlikle malsın bakışı attı. Sonra dudaklarını kulağıma getirip konuştu.
"Sevişmek." dedi. Onu itip hızlıca ondan olabildiğince uzağa gittim. Yüzümün kıpkırmızı olduğuna bahse girerim. Kahkaha atmaya başladı. Ben ona uzak dur benden pis sapık bakışı atarken o bir anda beni kendisi ile duvar arasına aldı. O lanetli dudaklarını kulağima sürterek konuştu.
"Bende bir erkeğim, sevgilim. Kendimi nereye kadar tutabilirim bilmiyorum. Eninde sonunda yapacağız." dedi. Hemen onu ittim ama pek bir işe yaramamıştı. Lanet olsun orantısız güç. Bu durumdan kurtulmak için aklıma gelen ilk şeyi söyledim.
"Evlenmeden olmaz." dedim. Hay lanet neden şimdi bunu demiştim ki. İlk başta şaşırdı ve hiçbir şey demedi. Sonra kahkahalar ile gülmeye başladı.
"Sorun değil sevgilim. Evlenince de yaparız." dedi ve yanağıma zarif bir öpücük kondurdu. Sirius'un ayağına sert bir tepme atıp yere düşmesini sağladım. Sonra onu orada bırakıp kaçıp gittim.
.
.
.
Beni çok özlediniz mi? Ben sizi çok özledim. Yazarınız SONUNDA yeni bölümle geri döndü. Uzun bir zaman sonra. Neyse umarım iyisinizdir. Hakikaten nasılsınız? Bu arada oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyorum. Görüşürüz. Kendinize iyi bakın. Hoşçakalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hogwarts'ın Vârisi [Düzenlemede]
General FictionAnnabeth Mira Gryffindor, Godric Gryffindor ve Rowena Ravenclaw'ın kızı Salazar Slytherin ve Helga Hufflepuff'ın vaftiz kızı Bir iksir yüzünden çapulcular döneminde Bu eşsiz kız bakalım çapulcuların dikkatini çekebilecek mı? Tüm hakları sırlar odas...