"Sen yaşa diye ben hergün sensiz ölmeye razıyım"
Gidişini izledikten sonra bende yavaş yavaş yürüyerek eve gittim. Saat 9 olmuştu bile. Annem ve ablam yine kahvaltıyı hazırlamış olmalılardı ve daha kapıdan girmeden bin tane söz duyacağıma emindim.
Eve varıp kapıyı açtığımda içeriden hiç ses gelmiyordu. Annemler teyzemin evinden bayağı geç dönmüş olmalılardı. Bu sefer annem ve ablama sürpriz yapmak için yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Saçlarımı toplayıp önlüğümü taktım. Bu mutfak önlüğüne cidden bayılıyordum.
Aradan geçen yarım saatin ardından kahvaltı masası tastamam hazırdı. Peynirli omlet ise pişmek üzereydi. Ocağı da kapatıp omletimi masanın üzerine yerleştirdim. İnanamayacaksınız ama omletime yüz yaptım. Siyah zeytin ile simsiyah gözler dometes ile ağız ve peynir ile burun yapmıştım. Hatta marul ile bıyık bile yapmıştım. Tam sanat eserime onu yiyecek gibi bakarken yatak odasının kapısı açıldı ve annem yanıma geldi.
"Kızım?" annem yanımda durup elini alnıma yerleştirdi. "İyimisin sen?"
"Ya anne sürpriz yaptım işte" deyip boynumu eğdiğimde annem beni koluyla yanına çekip sarıldı.
"Benim kızım bana sürpriz mi yapmış?" deyip saçlarımı öptüğünde bende anneme sıkıca sarıldım. Sanki hissetmiş gibi ablam da uyanıp koşarak yanımıza geldi.
"Siz bensiz nasıl sevgi yumağı olursunuz bakayım, küstüm size" deyip kollarını göğsünün altında birleştirdiğinde annem diğer koluyla da ablamı çekti yanına. Üçümüz birden sevgi yumağı olduk! Bir kaç dakika öyle kaldıktan sonra annem ablama dönüp;
"Ela, kızım hadi bugünde babanı sen çağır" dedi.
Ablam da "tamam annecim" deyip kapıya doğru ilerlemeye başladı. Bugün hafta sonu olduğu için ablam iş yerine gitmeyecekti. Bu arada ablam büyük bir şirkette genel müdür asistanlığı yapıyor. Ablam babamı çağırmaya giderken bende çayları doldurdum. Dünyadaki en güzel iki şey taze ekmek ve yeni demlenmiş çay olmalıydı. Annem ile beraber masaya oturduğumuzda annem omletimi fark etti ve bir ona bir bana baktı şaşkın şaşkın. Sonra da;
"Teşekkür ederim kızım" dedi. Bayağı şaşırmıştım bu tepkiye.
"Neden anne"
"Az önceye kadar herşeyin normal gittiğini düşünüp bunun bir rüya olduğundan kuşku duyuyordum. Neyse ki her zamanki gibi normal olmayan bir şey yapıp beni rüyada olmadığama ikna ettin kızım" dedi gülerek.
Bende gülmeye başladım
"E anne benim yaptığım hangi iş sıradan olabilirki?" dedim keyifle.Birlikte yaptığım şahane omletime gülerken ablam ve babamda kapıdan girmişti. Onlarda masaya oturup aynı anda omletime baktılar.
"Bu ne kızım?"
"Omlet babacığım"
"Gözlerini mavi yapsaydın aynı ben olucakmış"
Bütün aile gülerek kahvaltımızı yaptık. Sonra da her zamanki gibi babam fırına gitti ve ablam ile ben sofrayı toplarken annem televizyon izledi. Tüm mutfak işi bittikten sonra ben her zamanki muhteşem bol köpüklü kahvemden yaptım ve ön balkonda deniz manzaralı anne kız günü yaptık. Annem ve ablam havadan sudan konuşurken ben dalmıştım yine Gece'yi düşünmeye. Acaba bu Gece sadece benim gördüğüm bir figür olabilirmiydi? Yok artık daha neler henüz o kadar kafayı yemedim.
Ben odamdayım deyip kendimi odamda düşüncelerimle baş başa bıraktım. Bir türlü aklımdan çıkmıyordu! Odama girdiğimde acaba bir mektup daha varmı diye yatağıma doğru ilerledim ama görünürlerde hiçbirşey yoktu. Üzülmedim desem sanırım yalan söylemiş olurdum. Telefonumu elime alıp yatağıma uzandığımda 5 cevapsız çağrı yazısıyla karşılaştım. Ve 5'ide Can'a aitti. Tekrar Can'a geri döndüğümde daha ilk çalışta açılmıştı telefon.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş'li Bir Gece'de
RomanceTüm yıldızlar geceye aşıktı. Sadece o geldiği zaman parlıyorlardı gökyüzünde. Oysa gece yıldızların farkında bile değildi. O güneşe aşıktı. Bilse de o gelince yitip gitmek zorunda kaldığını yine de razıydı. Güneş ise aya sevdalıydı. Gece geldiğinde...