"Hayallerin yalanlarıyla değil yaşamın geçekleriyle yüzleştikçe güçlenirsin"
"Koray, hayır!"
Denize düşen kolyem yüzünden Koray'da denize atlamıştı. Hem de hiç düşünmeden. Oysa kolyem de, deniz de çok koyu bir lacivertti ve onu bulamsı imkansızdı. Üstelik aradan bir kaç dakika geçmesine rağmen hâlâ denizden çıkmamıştı. Boğazıma oturan bir yumru yüzünden nefes almakta zorlanıyor, içimde yeşeren endişeyle tir tir titriyordum.
Çıkmıyordu! Oda gitmişti. Tüm umutlarımı alıp gitmişti. Kendimi sandalın üzerine bırakıp ağlamaya başladım. Nefes alamıyordum! Artık kimsenin gitmesine tahammülüm kalmamıştı.
Bende yine tükenen umutlarımla baş başa ağlarken sandalın altında bir hareketlenme farkettim. Hemen kıyısına gidip denize baktığımda karşımda Koray'ın ıslak yüzü gökyüzünden yansıyan dolunayın ışığında parlıyordu. O gülerken ayın tüm ışığı gamzelerine dolmuştu adeta.
Derince bir nefes aldıp verdim. Yaşıyordu. Geri gelmişti.
"Beni seyretmen bittiyse çekil de sandala çıkayım" dedi sırıtarak. Ukala şey! Gülerek bende geri çekildiğimde sandala çıkarken elinde tuttuğu yıldız kolyemi yeni farketmiştim. Elinden damlayan suların arkasında en az Koray kadar parlıyordu.
Kolyeye baktığımı farkettiğinde eliyle kaldırıp kolyeyi göstererek "Buldum" dedi.
"Ama nasıl buldun?"
"En az senin kadar parlıyordu umutlarında, öyle buldum." dediğinde ikimiz de gülüyorduk. Koray yavaşça yanıma gelip kolyeyi boynuma taktı. "Ama en çok buraya yakışıyor, biliyor musun?"
"Biliyorum, çünkü en çok oranın içindeki kalbimin ihtiyacı var o kolyeye."
Üzerimizdeki dolunayın rengiyle aynı renk gözleri olan bu çocuk benim umutlarım için hiç düşünmeden denize atlamış ve içinde Gece'yi barındıran tüm umutlarımı geri getirmişti.
"Koray hadi eve gidelim, bak hasta olacaksın."
"Gidelim" dedi gülümseyerek. "Ama önce sana söylemem gereken birşey var."
"Söyle." dediğimde yüzündeki tüm gülümseme silinip gitmişti.
"Ben seni buraya aslında seninle bir konu hakkında konuşmak için çağırdım. Daha doğrusu sana birşey itiraf etmem lazım."
"Ne hakkında?" diye sordum merakla.
"Şey..." deyip derin bir nefes aldı. "Güneş, be-" dediğinde gördüğüm manzara karşısında onun sözünü kesip çığlık attım.
"Koray bak yıldız kayıyor. Ben şimdiye kadar hiç yıldız kayması görmemiştim biliyor musun?" Oda kafasını geriye doğru çevirdi ve kayan yıldıza baktı. "Çok güzel!"
Sonra bana doğru döndü ve "Bir dilek tut" dedi. Başımı sallayıp her zamanki gibi Gece ve Güneş'in kavuşmasını diledim. "Tuttum. Sende tuttunmu?"
"Tuttum" dedi gözlerimin içine bakarak.
"Sen ne söyleyecektin?" diye sordum tekrardan merakla.
"Çok güzelsin."
"Bu muydu itiraf?"
"Seni seviyorum." dediğinde donup kaldım. Beni seviyordu! Ay Güneş'e aşık olmuştu. Ama Güneş Gece'ye aşıktı.
"Koray b-" dediğimde sözümü kesti Koray.
"Hiçbirşey söylemeni istemiyorum. Bana böyle bakmanıda... Beni sevip sevmemen de önemli değil. Ama lütfen benden uzaklaşma. En azından arkadaş kalalım." dediğinde hemen kafamı sallayarak gözlerimi başka bir tarafa çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş'li Bir Gece'de
RomanceTüm yıldızlar geceye aşıktı. Sadece o geldiği zaman parlıyorlardı gökyüzünde. Oysa gece yıldızların farkında bile değildi. O güneşe aşıktı. Bilse de o gelince yitip gitmek zorunda kaldığını yine de razıydı. Güneş ise aya sevdalıydı. Gece geldiğinde...