17.bölüm

20 2 0
                                    

(Min Young Soo)

"Young Soo?"
"Hı?"
"Kalksana be" hayvan gibi dürtüluyordum yine!
"Ne var ya?"
"Okul var okul"
"Ne okulu?..okul" birden kalkmış, Hye Mi'ye dönmüştüm.
"Okul var değil mi?"
"Hıhı" demesine karşı göz devirmiştim.
"Neden daha erken kaldırmıyorsun?"
"Young Soo, bir saattir bunun için uğraşıyorum"
Kalkıp dolabıma ilerlemiş, bulduğum şeyleri almış ve direkt giymiştim. Süslemek için bir sebebim yoktu. Olmasına gerek de yoktu zaten. Hye Mi'ye döndüm. Camdan dışarıya bakıyordu.
"Hye Mi?" cevap yok.
"Hye Mi?" yine cevap yok.
"Hye Mi!!"
"Ha? Ne?"
"Ne yapıyorsun orada?" yanına gelmiş, aşağı bakmıştım. Seokjin oradaydı, telefonla konuşuyordu. Hye Mi'ye imalı imalı bakmıştım.
"Young Soo.."
"Hı?" Hâlâ aynı şekilde bakıyordum.
"Ben.."
"Sen?"
"Seokjin"
"Evet"
"Young Soo.. ben Seokjin'den hoşlanıyorum" demesi ile büyük bir kahkaha patlatmıştım.
"Ne gülüyorsun ya?"
"Biliyorum"
"Ne?! Nasıl?"
"Dün gece..hepimiz yattıktan sonra susamıştım ve aşağı inmiştim. Odandan sesler geliyordu. Bende merak edip girdim"
"Eee?"
"Yastığına sarılmış, 'Seokjin seni seviyorum' diyordun"
"Ne?! Ben mi?"
"Evet canım arkadaşım. Hayırlı olsun" demiş, tekrar gülmüştüm.
"Gülme ya"
"Tamam tamam. Ablam kızacak şimdi inelim hadi"
"Tamam"

Aşağı inmiştik. Ablam hazırlanmış, bizi bekliyordu. Bizi görmesi ile yanımıza gelmişti.
"Hadi çıkalım"
"Kahvaltı?.."
"Geç kalıyoruz Young Soo"
"Ama ya.."
"Young Soo, erken kalksaydın" demiş kapıya ilerlemişti.
"Okulda yersin birşeyler" Hye Mi'ye dönmüştüm.
"Tamam"
Ablamın kapıyı açması ile eli havada bir Seokjin görmeyi beklemiyorduk.
"Seokjin?"
"Günaydın Songyeon"
"Günaydın.. birşey için mi gelmiştin?"
"Ah~ şey ben.." Hye Mi ablamın kolundan tutmuş kenara çekmişti.
"Hye Mi"
"Şey unnie Seokjin beni almak için geldi"
"Neden?"
"Okula bırakmak için" ablam tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Omuz silkmiştim.
"Peki o aman okulda görüşürüz" diyerek Hye Mi'ye dönmüştü.
"Görüşürüz unnie" demiş ve gitmişlerdi.

"Hadi abla bizde çıkalım"
"Tamam sen çık ben kapıyı kitleyip geliyorum"
"Tamam" demiş, yola çıkmıştım. Yavaş yavaş gidiyordum. Yoongi'yi görmem ile durmuştum. Gülüyordu. Ama çok güzel gülüyor.
"Young Soo?" yanıma gelen Jimin'e baktım.
"Jimin?"
"Neden burada bekliyorsun?" Yoongi yanımıza gelmişti. Bakışlarım kısa süreli onu bulmuştu. Sonra yanıt vermek için tekrar Jimin'e dönmüştüm.
"Ablamı bekliyordum. Okula gideceğiz de"
"Biz aynı okuldaydık değil mi?"
"Evet" Ne zaman geldiğini anlamadığım ablam cevap vermişti.
"Songyeon?"
"Jimin?.."
"Beraber gidelim mi birşey konuşmak istiyorum seninle?"
Ne konuşmak istiyor olabilir ki?
"O..olur"
'Hayır' desen şaşardım zaten abla.
"Sen Yoongi ile gelsen sıkıntı olur mu?"
Hah? Ne?! Hayır.
"Kendim gelirim abla"
"Yoongi ile gel diyorum Young Soo"
Ablam Yoongi'ye dönmüştü.
"Tabi senin içinde bir sakıncası yoksa"
"Kendisi gel.."
"Onun için bir sakıncası yok değil mi hyung?" Jimin, Yoongi'yi dirseği ile dürtüyordu.
"Hıhı" demişti.
Jimin ablamın elinden tutmuş ve gitmişlerdi. Nereden geliyordu bu samimiyet? Of şimdi ben Yoongi ile mi gidicektim? Yoongi'ye dönmüştüm, ablam ve Jimin'in arkasından bakıyordu. Bu kadar mı sevmiyordu beni?
"Hadi gidelim" diyip, ilerlemeye başlamıştı. Bende arkasından yavaşça ilerliyordum.
"Young Soo?"
"Evet"
"Sana birşey soracağım"
"S..sor" neden kekeliyorum.
"Hye Mi'nin hoşlandığı biri var mı?"
Yoksa Hye Mi'yi seviyor.
"N..Neden?"
"Önemli bir sebebi yok"
"Ondan mı hoşlanıyorsun?" derken sesim güçsüz çıkmıştı. Neden üzülüyorum ki?
"Ne?!" Biranda bana dönmüştü.
"Tabi ki hayır.. Sadece biri için sormuştum"
Kim için acaba?
"Evet hoşlandığı biri var"
"Jin hyung mu?" demiş gülümsemişti. Hadi ama böyle gülersen olmaz ki.
"Söyleyemem"
"Tamam ben anladım"
"Hye Mi'nin Jin'i sevdiğini mi anladın?"
Olamaz ne yaptım ben?! Hye Mi beni öldürecek.

Birden kahkaha atmaya başlamıştı. Neden gülüyor ki? Gözlerim yuvasından çıkacakcasına açılmıştı. Ama o kadar güzel gülüyor ki anlatmaya kelimeler yetmez. Tekrar önüne dönüp, adımlamaya başlamıştı. Ona göre adımlarım biraz yavaştı.
"Hızlı olacak mısın?"
"Geliyorum ya"
Kolumdaki sızı ile çığlık atmıştım. Kolum fazla çok fazla acıyor!!
"Kolum acıyor..lütfen bırak!!" Bana dönmüştü.
"Kolunun sıkmadım bile Young Soo"
"Acıyor"
Gözlerim dolmuştu. Kolumu sıyırmış, moraran el izine odaklanmıştı.
"Bunu kim yaptı?!"
Kolumu hızla geri çekmiştim.
"Bu seni ilgilendirmiyor"
"Emin ol en çok beni ilgilendiriyor"
"Ne?"
"Young Soo...son kez soruyorum. Bu kolundaki izi kim yaptı?"
"Bende son kez cevap veriyorum Yoongi sa-na-ne"
"Young Soo!!"
Birden gürlemesi ile irkilmiştim.
"H..hı"
"Aptal" demiş, okula yol almıştı.
Kim ben miyim aptal olan?
"Min Yoongi!!" Bana dönmüş, 'ne var?' dermiş gibi bakıyordu. Öyle bakmasan olmuyor mu?

Hızla yanına gitmiştim.
"Beni beklemek zorundasın"
"Nedenmiş o?"
"Çünkü..." sahi neden zorunda ki?
"Çünkü..ablam beni sana emanet etti"
"Ben neden hatırlamıyorum?"
"O da senin sorunun"
"Tanrı aşkına nereden karşıma çıktın sen?"
"Oyuncakçıdan"
Hey, neden üstüme geliyor? Bir adım öne atmasıyla bir adım geri atmıştım.
"Young Soo!!"
Kolumdan tutup kendine çekti. Bir dakika ne?! Bi şuan...çok yakınız. Dışardan biri görse Yoongi bana sarıldı sanardı. Çünkü Yoongi'nin eli belimde, benim lanet olası başım da onun göğsündeydi.

"Aptal mısın kızım sen!! Araba geliyordu neden geri geri gidiyorsun ki?"
Geri çekilip yüzüne bakmıştım. Ama birşey diyemiyordum. Boğazımdaki yumru konuşmamı engelliyordu. Ne yaşadık biz öyle iki dakikanın içinde?
"Birde soruyorum. Aptalsın tabi"
Elimden tutmuş, ilerlemeye başlamıştı. Elimi tutuyor!!
Kalbim..neden bu kadar hızlı atıyor?

¡!Blood and Tears!¡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin