21.bölüm

20 2 0
                                    

(Min Songyeon)

Kang Dae? Bahsettikleri kahin olabilir miydi?
"Buyrun?"
"Ben kızımı ve torunumun evine gideceğimde, tam olarak nerede olduğunu bilemiyorum. Kızım bu sokakta olduğunu söylemişti bana telefonda, acaba sen Min Ji adında birini tanıyor ola..?"
Konuşmasını bölen ufak bir kızın koşarak gelip ajusshiye sarılmasıydı.
"Dedeciğim"
"Ah~ güzel torunum Do Hyun" diyerek ajusshi de küçük, çocuğa sarmıştı kollarını.
"İyi günler ajusshi" demiş, eğilip selam verdikten sonra eve yönelmiştim.

Yanılmış olmalıyım ki, bahsettikleri o kahin Kang Dae değildi. Kapıyı çalmamla açılması bir olmuştu.
"Abla, ah~ sonunda. Neredeydin?"
"Jimin ile birşey konuşmam gerekiyordu. Biraz dışarı çıktım" diye yanıt vermemle derin bir nefes almıştı.
"Abla aranızda ne var?"
"Ha?"
"Jimin ile..aranızda birşeyler var ama ne var?"
"Young Soo, Jimin..bana çıkma teklifi etti"
"Peki..sen ne cevap verdin?"
"Düşünmem gerektiğini söyledim ve kabul etmeyi düşünüyorum ama yine de emin değilim"
Başını eğmişti, ne düşündüğünü biliyordum.
"Young Soo?" demem ile başını kaldırmıştı.
"Bak biliyorum onlardan şüpheleniyorsun fakat ben Jimin'den hoşlanıyorum ve onlardan şüphelenmeyi bırakmalısın. Onlarda senin..benim gibi insan"
Evet yalan söylemiştim. Ama ikna olması ve onlardan şüphelenmemesi gerekiyor. Ne kadar kardeş olsakta bu hem benim hem de onlar için tehlikeli olabilirdi.
"Şüphelerim yersiz, haklısın abla" diyerek sarılmıştı. Bende çok geçmeden kollarımı beline sarmalamıştım.
"Ee o zaman Jimin'e enişte diyebilirim ablacığım"
"Ha? Ne?..Young Soo!!" Kollarımı bedenimden çekmiştim.
"Ah~ bir de gülüyor aptal" dememle daha çok gülmüştü.
"Yalan mı ama abla, sonuçta artık eniştem olmayacak mı?"
"Kabul etmeyi düşünüyorum dedim, kabul ettim demedim" tam ağzını açmış birşey diyordu ki, lafını kesmiştim.
"Bu kadar yeter, doğru yatağa"
"Çocuk muyum ben abla ya?"
"Çocuk olmayabilirsin ama sabahları seni kaldıramıyoruz"
"Aish~"

Kolundan tutup çevirmiş, ellerimi ozunlarina koyarak merdivenlere yöneltmiştim.
"Hadi hadi"
Yukarı çıkıp odasına kadar götürmüştüm.
"İyi geceler abla"
"İyi geceler canım" demiş, ardından odama ilerlemiştim.

•••

Sabah erkenden kalkmış, kahvaltımızı yaptıktan sonra hep beraber okula ilerlemiştik. Şuansa tüm derslerim bitmiş, sınıfımdan çıkıyordum.
"Songyeon?"
Arkamdan seslenen hocama dönmüştüm.
"Evet hocam?"
"Biliyorsun ki her sene olduğu gibi konservatuvar öğrencileri bu sene de ufak bir şenlik verecek. Seninde sesin güzel olduğu için şenlikte şarkı söylemeni istiyorum"
"Ah~ ben..yapabilir miyim bilemiyorum"
"Yapabilirsin Songyeon, ayrıca bu sefer pianistimiz de var" demesiyls şaşırmıştım.

Piano çalmak cidden marifet isteyen birşey ve uzun zamandır okula piano çalan bir öğrenci gelmiyordu. En son okulumu dondurmadan önce ki sene bir öğrenci vardı ve o da mezun olmuştu. Yıllardır okulumuzdaki pianoya kimse dokunmamıştı.
"Kim?"
"İlk sınıflardan adı..Min Yoongi'ydi sanırım"
"Min Yoongi mi?"
Bu sefer daha da çok saşırmıştım. Yoongi piano mu çalıyordu?
"Evet, üstelik çok da güzel çalıyor. Uzun zamandır çalabiliyormuş"
"Anlıyorum hocam biraz düşünmem gerekiyor"
"Peki, senden haber bekliyor alacağım" Önünde saygıyla eğilmiş, ardından bahçeye çıkmıştım. Çardakların birine oturmuş Young Soo'yu bekliyordum. Onun daha bir dersi daha vardı.

Birden gözlerimi kapatan ellerle irkilmiştim.
"Söyle bakalım ben kimim?"
"Hye Mi?"
"Doğru bildin unnie" diyerek karşıma oturmuştu. Gülümseyerek ona dönmüştüm.
"Young Soo daha çıkmadı mı?"
"Hayır, bir dersi daha var" bir süre plan sessizliğini ardından Hye Mi yine konuşmaya başlamıştı.

"Unni?"
"Evet?" diyerek göz teması kurmuştum.
"Hocam benim Tayland'daki bir hastanede staj görmemi istiyor"
"Tayland mı?"
"Evet, orada bir hastane varmış. Çok iyi bir hastane olduğunu, staj yapmak için benim adıma iyi olabileceğini söyledi"
"Sen ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Kore'den ayrılmayı düşünmediğimi söyledim ama yine de bir bakmamı istiyor. Hastaneyi gidip görmem gerek"
"Peki, ne zaman bakmaya gideceksin?"
"Sizinle konuşmak istedim ilk önce, biledimi ona göre alacağım"
"Eğer dediği gibi iyi bir hasteneyse gidip görmen iyi olur"
"Evet ama ben yine de Kore harici bir yerde eğitim almak istemiyorum. Sadece bakmak için gideceğim"
"Umarım kendin için en iyi olanını yaparsın" demem ile tebessüm etmiş ve etrafı incelemeye koyulmuştu.

Çantamda bulunan, telefonumdan bildirim  sesi gelince elime almıştım.
Jimin mesaj atmıştı.
'Senin de dersin bittiyse bir kahve ısmarlayabilirim :)'
Ardından bir mesaj daha gelmişti.
'Tabi sende istersen'
Çok geçmeden parmaklarımı klavyenin üzerinde gezdirmiştim.
'Neredesin?'
'Ön kapıdayım'
'Beş dakikaya oradayım'
Telefonun ekranını kapatmış, sonra Hye Mi'ye dönmüştüm.
"Young Soo'nun da dersi bitince eve gidin benim biraz işim var. Geç kalmamaya çalışacağım"
"Tamam unni, dikkat et kendine"
"Sizde" diyerek el sallamış, gülümseyerek okulun ön kapısına ilerlemiştim.

Jimin'i görünce elimi yukarı kaldırmış el sallamıştım. O da beni görmüş aynı şekilde bana el sallamıştı. Bana doğru adımlamaya başlayınca olduğum yerde durmuştum. Yanıma gelmişti.

"Hadi yağmur başlamadan gidelim" demesi ile başımı yukarı kaldırmış, gökyüzüne bakmıştım.
Gökyüzünü öğleden sonra kara bulutlar kaplamış, 'yağmur geliyor' çağrısı yapmıştı.

Tekrar Jimin'e döndüğümde elini bana uzatmış olduğunu gördüm. Utanarak da olsa uzatmış olduğu elini tutarak hızlı adımlarla okulun giriş kapısına ilerlemiştik.
"Bildiğim bir kafe var, oraya gidebiliriz" diyerek, beni arabaya doğru yöneltmişti.
Arabanın kapısını açıp, binmem için işaret verince arabaya binmiştim. Kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna oturmuş, ardından yola koyulmuştuk.

•••

Kafeye gelmemiz ve içeri girmemiz ile birlikte yağmur da bastırmıştı. Boş bir masaya oturmuştuk.
"Yağmura yakalanmamamız iyi oldu"
"Evet, son anda yetiştik" diyerek, bana katıldığını belli eden Jimin'e karşı gülümsemiştim.
"Yağmur eşliğinde kahve içmek iyi hissettiriyor, öyle değil mi?"
"Evet"
Yanımıza gelen garson ile siparişleri vermiştik.
"Songyeon?.."
"Düşündüm" diyerek sözünü kesmiştim.
"P..peki, kararın?"
Vereceğim cevaptan korkuyor olmalıydı. Yüzüme endişeli bir şekilde bakıyordu. Açıkçası vereceğim cevaptan bende korkuyordum. Elimi kalbimin üzerine koyup, derin bir nefes aldım.
"Ben ve sen..olamayız. Sen ve beni birleştirip biz olabiliriz"

¡!Blood and Tears!¡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin