Bölüm 11: Hapishane

2.1K 278 106
                                    

Çocuklar ile benzin alıp gelmemizin üzerinden saatler geçmişti. Hava kararmıştı ama biz hala Busan'a varamamıştık. Ön koltukta etrafa bakarken oflamış ve biraz daha aşağıya kaymıştım. Changbin bana kısa bir bakış atmış ve geri direksiyona dönmüştü.

Chan arka koltuktan seslenmişti.

"Arabayı ormanlığa çek. Biraz dinlenelim"

Dediği şey ile birazda olsa rahatlamıştım. Changbin sakince kafasını sallamış ve otobandan dikkatlice inmişti. Araba biraz sarsılmıştı ama olsundu.

Karanlıkta arabadan inmiş ve diğerlerine bakmıştım. Onlarda otobandan arabayı indirmiş ve yanımıza park etmişlerdi.

Arabaları ağaçların arasına saklamışlardı. Geri kalanlar ise ateş için odun topluyordu. Rüzgar esiyordu. Yuna ve ben ağaçlara yaslanmış beklerken ellerindeki odunlar ile digerleride gelmişti.

Geniş bir ateş yakılmış ve konserve yemekler yenmeye başlanmıştı. Hiçkimse konuşmuyordu. Felix Hyunjin ve Jisung üçlüsü hariç. Yine formlarındaydılar.

Birbirlerine sataşıp dururlarken ben elimdeki boş konserveyi ateşin içine atmış ve arkama yaslanmıştım.

Yetimhaneden ayrıldığımdan beri aksiyon dolu bir ay sürmüştüm. Yorulmuş ve bitik bir haldeydim.

Yaslandığım ağaca iyice yerleşmiş ve gözlerimi kapatmıştım. Daha sonra zaten uyku beni içine çekmişti.

&

Sabah uyandığımda belim tutulmuştu. Canımın acımasını es geçip biraz esnemiş ve rahatlamıştım. Etrafıma bakınmış ve gezinmeye başlamıştım. Kamptan biraz uzaklaşınca derin bir nefes aldım. Hava birazcık olsun aydınlıktı. Erken yatıp erken kalkmıştım. Arkamdan bir ses gelince yerimde çakılı kalmıştım. Kampa koşabilirdim ama hem ayağım acıyordu hemde arkamdaki şey herneyse kampdaki herkesi tehlikeye sokabilirdim. Olduğum yerde yavaşça arkama dönmüştüm.

Ses çıkarmamaya özen gösterirken hafif aydınlanmaya başlayan ormanlık alanda gözlerimi gezdirmiştim. Nefesimi tutmuş etrafa bakarken biraz uzağımda olan ağacın arkasından eli silahlı uzun boylu kirli sakallı bir adam çıkmıştı. Korkuyla elindeki silaha ve ona bakarken silahı bana doğrultmuş ve kesin bir şekilde konuşmuştu.

"Ellerini kaldır ve yere çök genç hanım!"

Sonlara doğru sesi iyice yükseldiğinde korkuyla titremiş ve ellerimi kaldırmıştım. Elindeki silah ile bana doğru ilerlerken korkudan titrediğimi fark etmiştim. Bütün vücudum kaskatı kesilmişken iyice yanıma yaklaşmış ve beni omzumdan ittirip yere düşürmüştü. Ellerim havada yerde dizüstü bir şekilde bekliyordum. Adam tek eli ile montumun ceplerini kontrol ettiğinde gözlerimi kapamış ve birinin gelip beni bulmasını dilemiştim. Adam silahı kafama doğrulttuğunda iyice korkmaya başlamıştım.

"Eminim ki buralarda bir yerde kampın vardır. Nerede?"

Bana sorduğu soru ile iyice titremeye başlamıştım. Ellerim titrerken dudağımı ısırmış ve gözlerimi kapatmıştım. Adam sırtındaki çantasını yere atıp tekrardan 'nerede!' diye bağırınca az kalsın ağlayacaktım. Adam bana kampın nerede olduğunu bağırarak sorarken iyice titremeye başlamıştım. Kulağıma dolan silah sesi ile gözlerimi hızla açmış ve bedenimi kontrol etmiştim. Kafamı kaldırdığımda ise adamın yere yığıldığını fark etmiş ve etrafıma bakınmıştım. Tam arkamdaki Changbin elindeki silah ile bana bakıyordu. Derin bir nefes alıp yerden kalkmış ve koşarak gidip sarılmıştım. Şaşkınlıktan ne yaptığımı kestiremezken tam ona sarılmayı bırakacağım sırada silahı yere atmış ve oda bana sarılmıştı. Ben kısılmış sesim ile tekrardan ve tekrardan teşekkür ederken ondan ayrılmış ve derin bir nefes daha almıştım. Bana bakmış ve sormuştu.

RISING| SKZ × ITZY (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin