Bölüm 19: Sığınak

1.5K 196 227
                                    

(Han is back bitches şunu dinlerken o kadar yükseliyorum ki anlatamam ayrıca yeni bir kurgu daha var şuan yazdığım ateez ile ilgili eğer yayınlayacak olursam buradan haber vereceğim)
Iyi okumalar

Sabah (nasıl oldu bilmiyorum) çok enerjik mutlu ve erken uyanmıştım. Çıkacağımız yolculuğu düşünürken yerimde duramıyordum. Bir o tarafta bir bu tarafta dolaşıp duruyordum. Gün aydınlanmıştı.
Daha sonra yatağa tekrar oturup çantamdan defterimi ve yere sürterek ucunu açmaktan harap olmuş kalemimi elime alıp çizmeye başlamıştım. Karşımda yatakta huzurla uyuyan Yeji'ye bakmış ve yüz hatlarını kaba bir şekilde önümdeki deftere aktarmıştım.
Bir ona bir deftere bakarken zaman geçip gitmişti. Kızlar uyanmış yemek yemeye inmişlerdi. Bende çizimin saç detaylarını ekleyip çantamı toplamış ve hücreden çıkıp aşağıya inmiştim. Yuna bana bir konserve ve kaşık uzatıp merdivenlere oturmuştu. Bende yanına yerleşip hızlıca yemeğimi yemiş kaşığıda temizleyip malzemelerin toplanmasına yardım etmiştim. Çantaların hepsi toplanınca bir kenara geçip oturmuş, beklemeye başlamıştım. Chan, Minho, Changbin, Yeonjun ve Soobin plan yaparken diğerleri kendi aralarında gruplaşıp sohbet etmeye koyulmuşlardı. Yeji yanıma gelince gülümsemiş ve 'Bir dakika bekle' deyip büyük adımlar ile yukarı çıkıp çantamı almıştım.

Tekrar aşağı inip Yeji'nin yanına oturmuş ve defterimi çıkarmıştım. Onu çizdiğim sayfayı yavaşça koparmış ve ona uzatmıştım. Şaşkınlık içinde kâğıda bakarken elleri hafiften titremeye başlamıştı.

"Beğendin mi?"

Hızlıca kafasını bana döndürüp konuşmuştu.
"Bayıldım"

Bir anda bana sarılmaya başlayınca ne yapacağımı şaşırmıştım ama daha sonra bende ona kollarımı sarınca içimi bir sıcaklık kaplamıştı. Ayrıldığımızda durup durup kâğıda bakıyor ve beni övüp duruyordu. Chan yola çıkacağımızı işaret ederken çantaları eşit şekillerde bölüşüp kalanlarıda bizim gelirken getirdiğimiz kızağa yükleyip sırayla çekmeye anlaşmıştık. Sonuçta trene kadar yürüyecektik, ve bu yükler ile trene atlayıp Busan'da inmemiz bize yeteri kadar efor sarf ettirecekti.

Malzemeler toplanmış ve hapishaneden çıkmıştık. Demir tellerden geçmiş ve hapishaneyi arkamızda bırakacakken arkamı dönmüş ve büyük binanın önünde saygıyla eğilip ilerlemeye geri dönmüştüm. Felix ve Beomgyu kızağı çekerken bir yandan da sohbet ediyorlardı.
Diğer herkes kendi halinde takılırken kimse tempoyu bozmayıp yürüyüşe devam ediyordu.

Kısa bir yürüyüşten sonra yerden birkaç metre yüksekteki demir sütunlar üzerindeki trenin rayları göze gözükmüştü.

(burayı belki anlamayanlariniz vardır. Uyumsuz un ilk filmini izlediyseniz orada tren sütunlar üzerine yapılmıştı ama baya yükseklerdi bende kurguya göre değiştirdim ve en uygun hali bu oldu.)

Demirler gıcırdamaya başlayınca kafamı sol tarafa çevirmiş ve bize doğru sabit ve yavaş bir hızda gelen treni fark etmiştim. Kızağı çalıların içine saklayıp çantaları bölüşmüştük.
Soobin, Yeji, Chan, Changbin, Yeonjun, Jisu, Jisung sırayla kendilerini ve çantalarını ilk vagona atmışlardı. Ikinci vagon sabit hızla geçerken sırtımdaki çantayı sabitlemiş ve kendimi trene atmıştım. Trenin demirlerine tutunarak kendimi içeri çekmiş ve yere yatmıştım. Felix diğer vagondan sırf halime gülmek için gelmişti. Diğer herkes trene binince tek vagonda toplanmış ve kendi aramızda sohbet etmeye başlamıştık.

Bir buçuk saat su gibi akıp geçmiş ve yer altı tünellerine girmiştik bile. Karanlık içinde önümü zar zor seçerken camlardan içeriye hafif ışık gelmeye başladığında istasyona varlığımızı anlamış ve ayağa kalkmıştım. Herkes benim gibi ayaklanınca vagonun istasyona varmasını kapıda sıra halinda beklemiştik. Bedenimi vagondan dışarı atınca birkaç tür sürüklenmiş ve durmuştum. Sırtımdaki ağrıyı umursamadan ayağa kalkıp yerde ölü gibi yatan Yuna'nın yanına gitmiştim. Başında beklediğimi fark edince;

RISING| SKZ × ITZY (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin