KÂBUSUN ESİRİ

83 27 9
                                    

İlk defa bir gecede yalnız olmayacaktım. O sesler bir şey yapamaz sanıyordum ama yanılmıştım. Aytekin ilk dört saat hiç susmadı ama asıl beni uyutmaması gereken anda uyuyakaldı. Çok susamıştım, kalbimi dinlemek için her yerime bağlanan cihazlardan sürahiye hayata uzanamazdım. O sıra Ayto'nun matarasını fark ettim. Elime aldım, hafifti ama içinde azda olsa su vardı. Kapağını açıp içtim. Size iğrenç gibi gelebilir ama Aytekin benim bir nevi kardeşim. Hem başka ne yapabilirdim? Onun uyanmasını bekleyip susuzluktan ölse miydim? Suyun tadı zaten bir tuhaftı acı ve gerçekten fazla tuzluydu. Gözlerimi yumup ağzımdaki tadın geçmesini bekledim yine o ses ama bu sefer onu anlıyordum:
- Gidilene dönmek sandığından zor, istersen bunu Ölü Şehir'e sor, ses tonu kulaklarımı tırmalıyordu:
- Bana bunu neden yapıyorsun?
- Bitirmeyeceğinden emin olmak istiyorum.
- Neyi? Cevap ver... Yine çığlıklar bağırışlar aynı sesin haykırışları bunlar. Ne diyordu, bilmiyordum ama beynim acıyordu. Dizlerimin üstüne çöküp ağlamak istiyordum, bir an önce bu rüyadan uyanmak. Bunlar rüya ve ben bunu biliyordum peki neden uyanamıyordum?

Aytekin

Etrafımda sesler duyuyordum. Uyanmak istediğimi de nerden çıkartmıştı ki:
- Mısra şu aleti parmağına düzgün tak ölü gibi ses çıkarıyor, cevap veren yoktu.
- Bak Allah'ın delisi şakanın sırası değil tak şunu lan tüm hastane ayağa kalkacak, zor da olsa gözümü açmıştım. Mısra yatakta uzanıyordu ve o şey parmağında duruyordu " Yapma be güzelim." hızla koridora koştum:
- Doktor, diye bağırınca yanıma pembe giysili bir kadın geldi:
- Beyefendi hastane de bağırmak...
- Ya başlatma içerde kız ölüyor duymuyor musunuz?
-Hemen iki tane hemşire yolluyorum...
İki kişi odaya geçti perdeleri sıkıca kapattılar. İçeriye ne kadar çok girmek istesem de almadılar "Dayan be kız, sen de bırakma beni." Delirmek üzereydim. Odaya giremiyordum onu göremiyordum ve o aptal makinenin ses tonu ciğerimi deliyordu. Telefon çalıyordu, açarsam ve Çelebi ye kızı uyanık tutamadım şuanda ölümle cebelleşiyor dersem, Mısra'ya bir şey olmasa bile ben kesin ölürdüm. Açmadım aradan on dakika geçmeden aynı pembe kıyafetli kız elindeki sabit telefonu sallayarak:
- Hey, beyefendi telefondaki tatlı bey sizi istiyor, deyince o haldeyken bile istemsiz bir gülümseme geldi ve hemen geçti. Çelebi tek bir cümle ile yine bir kızın fethini gerçekleştirmişti:
- Telefonu arayanlara bakıp eğlen diye mi aldılar sana Mısra nasıl, deyince fazla detaya girmeden anlatmaya karar verdim:
- Kalbi durdu... Galiba bu da fazla direkt oldu, telefondan gelen sesle kapattığını anladım. Bağırarak önümdeki her şeyi fırlattım, dizlerimin üstüne çöktüm ve ilk defa insanların içinde ağlamaya başladım. Mısra benim gözyaşlarımı biriktirdiğim gizli bir kutumdu. Onsuz saklayamazdım, güçlü olamazdım. Annem ve o, ikisinin de gitme sebebi ben miyim? Annem bizi uslu bir çocuk değilim diye mi terk etti? Bu doğru değilse bile Mısra benim yüzümden hayata veda edecekti:
- Beyefendi iyi misiniz?
- Telefondaki tatlı beye söyle Mısra'nın başında dursun bu sese daha fazla katlanamam...
Çatıdaki boş alana çıktım. Ölü Şehir 'le uzun zamandır konuşmamıştım:
- Bunu neden yapıyorsun? Kime değer versem niye elimden alıyorsun? Bıkmadın mı sana bağırıp çağırılmasından? Neden normal bir şehir olup herkese huzur vermiyorsun? Söylesene o karların altında ne saklıyorsun? Ben çok yoruldum senin soğuğuna meydan okumaktan, her istediğini elimden almandan. Koca Çınar Akal bağrında yatıyor neden Mısra'yı da istiyorsun? Hava kararmıştı. Ayak seslerini duyunca arkama döndüm:
-Kimsenin bizden Mısra'yı aldığı yok, yoksa Aytekin Dönsel ölmeyen bir kız için mi ağlıyor, Çelebi'yi gördüğüme hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Koşarak Mısra'nın odasına gittim. Hemşireler aletlerle çıkmaya çalışırken hızla aralarına daldım. Daha onu görmeden makineden gelen sesle mutlu olmaya başladım. İki adım daha ve sonra yanındaydım.
-Mısra uyan yanındayım, arkamı dönmemle sesin sahibine çarptım. Gözlerim yanılıyordu galiba çünkü Fatih buradaydı. İyi de ona kim haber verdi? Kimse de numarası yoktu ki.

Ölü ŞehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin