İyi okumalar ^^
Kızlarla hala olayın şokunu atlatamamıştık. Ozan'ın " böyle bakmaya devam mı edeceksiniz yoksa gideceğimiz yeri söyleyecek misiniz?" demesiyle kendime geldim. "sen ne biliyorsun" diye sordum. Ozan bana hafif gülümseyerek cevap verdi. "dün siz odada konuşurken duydum. Size iyi geceler demek için gelmiştim ama sizin bir şeyler konuştuğunuzu duyunca yanınıza gitmek yerine kapı dinlemeye başladım." diye açıklama yapan ozanın sözünü böldü Zelin. " ya biz kızsal bir şey konuşuyor olsaydık ne diye dinliyorsun kapıyı? " diye sordu Zelin." ama konuşmuyordunuz Zelin hanım. Her neyse bende sizin planınızı duydum. Konuşmanız bitince birden dalmak istedim ve hatırlayacağınız üzere daldım da" dedi ozan. "peki niye anneme söylemedin? Ne de olsa bu senin ata sporun ispiyoncu ozan." dedim. " aşk olsun kuzen ben öyle biri miyim?"
"evet"
"evet"
"evet"
"evet"
Ozanın sorusuna hepimiz aynı anda evet diyince, Ozan bize göz devirerek önüne döndü. "yengeme söylemedim çünkü biraz aksiyon yaşamak istedim. Şimdi anlatın bakalım nedir bu Ahmet meselesi" dedi ozan. Ozan'a açıklama yapmak zorunda kalmıştık. Baştan sona kadar herşeyi anlattık. Başta Ahmet'i döveceğini söylemişti ama biz ona sinirli bakışlar atınca her zaman ki gibi korkusundan 'tamam' dedi ve Ahmet'i dövmeyeceği adına söz verdi."peki bana şu adresi verin" dedi ozan. Sırt çantamdan bir kağıt çıkartıp adresi yazdım ve ozana verdim. "iyi yakınmış 15 dakikaya orada oluruz" dedi ozan. Yol boyunca kimse konuşmadı. Herkes birazdan bizi neyin karşılayacağını düşünüyordu. En azından ben bunu düşünüyordum.
Ozan'ın "geldik" demesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Arabanın camından bulunduğumuz çevreye baktığımda bir deponun önünde durduğumuzu farkettim. Bu gibi sahneleri genellikle filmlerde görürdüm oysa şimdi filmin ta kendisini yaşıyorduk.
"biraz ürkütücü değil mi ya?" diye sordu deniz. "evet öyle ama geri dönecek halimiz yok" diye yanıt verdim. Hepimiz arabadan inip etrafa bakınmaya başladık. Etrafta pek kimse yoktu hatta hiç kimse yokmuş gibi bir sessizlik vardı. "burası olduğundan emin miyiz?" diye sordu Aylin. "eğer Sanem adresi yanlış vermediyse doğru yerdeyiz" diye yanıt verdi ozan. "hayır bana söylenen adres bu , hadi içeri geçelim büyük ihtimalle Ahmet içerde olmalı" dedim.
"birbirinizden uzaklaşmayın kızlar korkan olursa bana sarılabilir" dedi ozan pişkin pişkin sırıtarak. " ozan, canım kuzenim bir susta artık şu olayın ciddiyetini anla" dedim. Ozan başını 'tamam' der gibi salladı. Hepimiz beraber deponun kapısının önüne geldik. İçerden hiç ses gelmiyordu. Kapıyı yavaşça açmaya çalıştım. "dikkatli ol" dedi Aylin. Kapıyı tamamen açtığımda deponun içi kapkaranlıktı. Etrafı aydınlatmak için hepsine telefon ışıklarını yakmalarını istedim. Söylediğimi ikiletmeden ışıkları açıp deponun içine doğru doğrulttular.
İçeriden gelen adım seslerini duyunca hızlı bir şekilde içinde ne olduğunu bilmediğimiz üst üste dizilmiş çuvalların arkasına sakladıkn.
" dediğim gibi kimseye zarar vermeyeceksin ." bu ses bana yabancı geliyordu. Başımı kaldırıp kimin olduğuna bakmaya çalıştım. Fakat depo karanlık olduğundan hiç bir şey gözükmüyordu. Sadece iki kişi olduklarını görebiliyordum yüzlerini tam olarak seçemiyordum.
" Sanem dikkat et seni fark etmesinler" dedi deniz. "beni bu karanlıkta göreceklerini sanmıyorum" dedim fısıltıyla. "şimdi gidebilirsin, zarar vermek yok unutma zaten yapacağını da sanmıyorum. Sadece amacıma ulaşmak istiyorum o kadar. Şimdi git ve yakın olmaya çalış" dedi yine aynı ses. Sesini çıkarmaya çalışıyordum ama tanıdık gelmiyordu.
Deponun kapısı açıldı ve biri dışarı çıktı. Yüzünü göremeden çıktı ve gitti." şimdi ne yapacaz " diye sordu deniz." biraz daha burda kalacaz ve içerde kim var diye bakıcaz. " dedim. Hepsi onaylar gibi başlarını salladı. Depodan ses gelmiyordu. Aklımda takılan fazla soru vardı. Anonim bize Ahmet'in burada olacağını söylemişti fakat Ahmet neredeydi? Bu adam kim? Kime zarar vermemesini istedi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP YALANLAR
أدب نسائي"İstanbul! Sen çok güzel bir şehirsin fakat o senden daha güzel. Sen kalabalığınla güzelken o yalnızlığıyla güzel. Sen hastane! Kaç can aldın, kaç cana canan oldun? O ise benim ruhuma ufakda olsa bir ilaç oldu. Peki ya sen gökyüzü! Bana yardım edece...