"I-ım" boğazını temizleyen bir adet mavi gri saçlı park jimin elleri cebinde önümde durduğunda gözlerinin içine baktım.
"Sanırım artık konuşma vakti"
"Tamam , üstümü değiştirdikten sonra çıkalım" başını salladıktan sonra cama doğru yürüdü ve beni beklemeye devam etti.
Üzerimi değiştirdikten sonra askılıktan çantamı aldım. Jimin geldiğimi görünce elimden anahtarı aldı ve dükkandan çıkmamı bekledi.Çıkıp arkasında yer aldıktan sonra kapıyı kilitledi ve üstteki demirlikleri tutup aşağı bir çırpıda indirince yutkundum.
Şu durumda bile onun ne kadar seksi olduğunu düşünüyordum...
Durumum vahim mi, şanslı mıyım açıkçası bilemedim.
Geri çekilip üstünü çırptıktan sonra elimi ona uzattığımda ilk önce elime sonra gözlerime baktığı.
"Anahtar" dedim kısaca , gülüp kaşını baş parmağı ile kaşıdıktan sonra yanımda bitti.
"Bende kalsın, nasıl olsa yarın seni ben bırakacağım" o yürümeye başlamışken ben kaşlarımı çatmıştım. Yanında yokluğumu fark ettiğinde yan döndü ve bana yan profilinden baktı.
"Bugün bende kalıyorsun ama" dedi ve bana birkaç adım atıp yüzünü yaklaştırdı."konuşmamız bittikten sonra eve gideceğiz" diye devam ettiğinde içimdeki nefesi verdim.
Bugün söylediklerimden sonra hala benimle kalmak isteyecek misin Jimin?
Arabayla kısa bir yolculuk sırasında kendimi sokak lambalarının aydınlatmaya yetemediği o büyük sahili aydınlatan ayın güzelliğini sunduğu sahilde bulmuştum kendimi.
Kumlara baskı uygulayan ayakkabımın yarısı kumla kaplanınca yere çömeldim. Jimin'in gözleri eşliğinde bağcıklarımı çözdüm ve daha sonra ayakkabımı çıkarıp çoraplarımı da çıkardım. Ayaklarım tamamen çıplak olduğunda tabanımın kumlarla tanışmasını sağladım. Parmaklarımın arasındaki ufak olan kum taneleri hissedince gözlerimi yumup gülümsedim.
Az zamanım kalmıştı ve bu dünyada önemsiz olarak gördüğümüz veya umursamadığımız en küçük nesneyi dahi hissetmek için az da olsa vaktimin olduğunu hissediyordum ve bu kısa sürede umarım hepsini hisseder tadını çıkartırdım. Sanki yarın yok olacakmış gibi...
Jimin de benim yaptığım gibi yanıma oturduğunda ellerini arkaya doğru koyup dik durmak için destek sağladı.Gözlerini kapatıp denizin havasını içine çekerek başını havaya kaldırdığında gülümsedim ve başımı onun omzuna koyarak bende gözlerimi kapattım.
Bu ortamı, bu türlü hissetmek, eşsizdi...
"Seni dinliyorum Rosé" yumuşak sesi kulaklarıma dolduğunda bende onun yaptığı gibi kıpırdamadan nefes aldım cevap vermeden önce.
"Nereden başlayacağıma yardımcı olur musun?" kıkırtı sesi kulaklarıma dolduğunda bende gülümsemeden edemedim. Jimin'in bana karşı sinirli olabileceğini ve çekişmeli bir hesap soracağını düşünmüştüm. Fakat her şey aksine olmuştu. Bana karşı bu denli yumuşak olması birazdan ona söyleyeceğim şeyleri zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyordu oysaki.
Belki en azından kavga edersek, cesaretim olurdu ama sonradan kötü ayrılmak istemeyeceğimden bu anın daha uygun olduğunu düşündüm.
"Bugün okula neden gitmedin? Çıkışta seni beklemiştim ama Lisa gelmediğini söyledi" yumuşaklığı hala devam ediyordu ortamdaki tek fark gözlerimi açmış ve Jimin'in destek olarak kullandığı koluna girmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cʀʏsᴛᴀʟ Sɴᴏᴡ ❄ Park Jirosé ✔
Fanfiction#3-Jirose👑 " O sadece sevdiğim biri.Fakat sen Rose, sen benim ailemsin, çocukluğumsun. Kuzenimsin Rose, seçim olacak ise, seni seçerim tabi ki" Fakat ben senin sadece çocukluğun,ailende kuzenin olarak kalmak istemiyorum Park Jimin...