⚜Jimin⚜
Şapkasının ucundan tutarak yavaşça çıkardım.Bu sebepten dolayı bozulan saçlarını üzerine titreyen ellerimle düzelttim.Saç diplerinden başlayıp uçlarına kadar düzeltip omzundan geriye aşağıya salladım.Montunun fermuarını aşağıya doğru indirdim önünü açtığımda doğrulup montunu omuzlarından indirip yavaşça çıkarttım. Hırkasını da çıkarttığımda yandaki koltuğa koyduğum şapkanın yanına bıraktım ve kendi şapkamı , montumu ve hırkamı da çıkartıp onları da diğerlerinin yanına yanına ekledim.
Geriye dönüp tam önünde durduğumda dudaklarımı yaladım.Elleri bir gram hareket etmiyordu.Başını yere eğmiş kesik kesik nefesler almaya devam ediyordu sadece. Gözleri bile olduğu yerle kilitli kalmıştı.Bu durum derin bir iç çekmeme sebep olmuştu.
Ne diyeceğimi bilmiyordum...
Yavaşça düşen kar taneleri serileşmeye başladığında ve gördüğüm kırmızı bir burunla , o buruna sahip olan kızın ellerinde tutup ıssız yolda yürütmeye kalktığımda yerinden bir gram bile kıpırdamamış ve olduğu yerde gözlerinden düşen her damlayı yerdeki kar tanelerinin sonu gibi düşüp yok olmaya devam etmişti.
5 dakika boyunca onu karşımda izledim, durur, diner, sakinleşir sandım. Yanılmıştım. Kucağıma alıp taşımaya kalktığımda bile hiçbir ters tepecek hareketi olmamıştı. Gözlerini kısıp içine ağlamaya devam etmişti.Aynı şuanda olduğu gibi, tek fark evdeydik.
Karşımda ağlamaya devam ederken benim bilmem kaçıncı defa gözyaşı akıtışımdı o ağlamaya başlayalı.Sebebini bilmiyordum,ama bildiğim birşey vardı. Rosé doluydu. Düşünceleri, hayatı, kalbi...
O anlık yaşamayı seven bir insandı, her şeyi planlar ve ona göre de yaşardı. İmkanı olmadığı birşey için üzülmezdi, o imkanı yaratmaya çalışırdı ki olurdu da. Hayatta olmayacak şeyler için kafasına takmaz üzülmezdi.Yüzünden bir an olsun gülümseme düşmezdi. Ona ne zaman baksam düşen suratı bile olsa anında gülümsemeye dönüşürdü, sahte bile olmazdı.Onu mutlu ederdim, bunu farkına varıyordum. O bana çok önem veriyordu, halada veriyor fakat artık bir şeyin değiştiğini düşünmeye başladım bugüne bakarak. O değişen şey ise, onu artık mutlu edemediğimdi.
Onu mutlu edemiyorum artık, ona her baktığımda artık gerçekten gülümsemiyordu. Sahte gülüşlere sahipti bugün.Eğer gerçekten gülerse, kötü şeyler olacakmış gibi, korkarak güldü.Onu üzen bir şey vardı, meleğimi üzen bir şey vardı.Bu ben bile olabilirdim...
Daha bugün geldi ama onu anlamam için günlere ihtiyacım yoktu. Onu o kadar iyi tanıyordum ki, saniyeler bile çoktu bizim için.
Soğuk ellerini sıcak ellerimin arasına aldığımda anlık titrediğini gördüğümde içimde yerinde titreyen bir şeyler hissettiğimde gözlerimi kaçırdım. Yeniden olmaz...
Ellerini kendime doğru çekiştirdiğimde bana doğru bir atım attığında diğer elimi beline sararak önünden yana çekildim ve onu yatağa yönlendirdim.Çarşafı açıp onu yatırmama izin verirken iç çekip gözyaşlarını sessizce akıtmaya devam etmişti. Üzerimdeki kazağı çıkartıp koltuğa attığımda yaklaşık iki saattir sabit olan bakışları üzerimde hissettiğimde kafamı geriye atıp gözümdeki yaşları silip saçlarımı geriye savurdum ve onun yanına çömelip, çarşafın içine girerek yanına uzandığımda gözlerini benden kaçırıp tekrar sabitlemişti bir noktaya.
İkimizde sırtüstü uzanıyor, tavana boş boş bakıyorduk. En son o konuştuğundan beri bunun üzerine bir şey diyememiştim ki bu saatte kadar da ikimizden nefes alıp verme dışında hiçbir eylem gerçekleşmemişti.Neden burada yatıyorsun bile dememişti, çünkü kendi huyunu ve benim bunu bildiğimi biliyordu. O gittiği herhangi bir ev olsun, ayda bir bile olsa bir süreden sonra girdiği evde geçirdiği ilk gecesinde tek başına uyuyamıyordu. O kendi yatağını, yastığını seven biriydi fakat diğer evlerde kendine bir beden yastığı bulurdu ve bu genellikle ben olurdum. Bunu da artık dillendirmiyordu, çünkü şuan olduğu gibi onunla uyurdum hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cʀʏsᴛᴀʟ Sɴᴏᴡ ❄ Park Jirosé ✔
Фанфик#3-Jirose👑 " O sadece sevdiğim biri.Fakat sen Rose, sen benim ailemsin, çocukluğumsun. Kuzenimsin Rose, seçim olacak ise, seni seçerim tabi ki" Fakat ben senin sadece çocukluğun,ailende kuzenin olarak kalmak istemiyorum Park Jimin...