5~Hastane

260 103 256
                                    

    "Yağmur! Baban geliyor, ona göre!" diyerek seslendi annem bana, uyarıcı bir sesle. Ben de umursamaz bir tavır alarak odamdan, oturma odasına doğru seslenmeye başladım, "Tamam anne!".

     Özlem'in olayının üzerinden, sadece bir hafta geçti. İlk başlarda çok sevindim, artık o şerefsiz kıza dokunamayacak, kıza zarar veremeyecek, içeri girecek diye. Ama ne mi oldu? Allah kahretsin ki Özlem şikayet etmeyeceğini söyledi, adeta inat etti. Özlem onu söylediği an vücudumdaki bütün sinir duyuları uyandı, kızardım sinirden.

     Hala deli gibi sinir oluyorum, deli gibi o şerefsizi, orada paramparça etme isteği dolmuştu içime ama dayandım bir şekilde.

    Yatağımda oturmuş, kitap okurken elim bacağıma gitti. Tatlı tatlı kaşırken, bir acı geldi, ama fazla kafaya takmayarak elimi çektim oradan. Bacağımdan çektiğim elimi kitaba koyduğumda, gözlerimi korkuyla kitabın sayfalarından çekip elime diktim. Elimde kan vardı. Kitabın sayfasına ayracı koyup yatağın bir kenarına koydum hızlıca. Gözlerimi korkuyla az önce kaşıdığım yere diktiğimde kocaman iltihaplı bir yara gördüm. Dudağımdaki uçuk da şişmiş, iltihaplanmıştı bir haftada.

    Korkuma yenik düştüm bu sefer. Yatağımdan kalkıp yavaş yavaş oturma odasına, annemin yanına ilerledim. Oturma odasına girmeden kapıdan baktım anneme. Çocukla uğraşıyordu. Olduğum yere çöktüm, annemin beni göremeyeceği şekilde. Birden gözlerim ağlamaya başladı. Neden gözlerim? Neden ağlıyorsunuz? Bulutlu hava bir süre sonra yağar, biliyorum. Ama siz yağmasaydınız, neden yağdınız?

    Ağrılı bacaklarımı kendime doğru çekip, yüzümü dizlerimin üstüne koydum, ağlamaya devam ederken.

     Anlayamadığım bir şekilde annemin sesini duydum birden, "Kız delirdin mi napıyon burada? AA manyak, o kitapları okuya okuya iyice onlara benzedin. Ha bir de diziler var tabii. Kız yoksa büyüyünce dizi mi çevircen!? Doğruyu söyle bak, kızmayacağım!", annemin tüm ciddiyetiyle sorduğu soruya, ağlamalarımın arasından gülerek cevap verdim.

      Kolumdan tutup narince kaldırdı annem beni. Tabii anında oturma odasına çekip oturttu üçlü koltuğun birine. Ciddi ifadesini bozmadan devam etti, "Anlat bakalım gece gözlüm, noldu annem sana!?" dedi şefkat akan sesiyle. O an inandım konuşmadan anlaşılabileceğine. Bacağımı kendime çekip açtım yaranın olduğu kısmı annemin görebileceği bir şekilde. Annemin gözlerinden taşan duyguların hangi birini saysam acaba şimdi size?

      Annem bayağı bir sustu, sadece baktı. Tahammülsüzce konuşmaya başladım, "Anne! Hadi söyle! Anne yalvarırım bir şey söyle, iyisin de! ANNE! LÜTFEN!" sona doğru hem ağlayan, hem de bağıran bir ses çıktı. Bir yandan bağırırken annemin kucağına bırakıyordum yavaş yavaş kendimi.

    Annem beni kaldırdı sığındığım kucağından, "Sen kimin kızısın? Ayşe'nin kızısın! Onun için şimdi doğru git, üzerini değiştireceksen değiştir. Sonra doğru hastaneye. Babaannenle gitmek zorundasın ama, çocuk var gelemem ben!".

    Yerimden kalkıp odama doğru ilerlemeye başladım. Odama vardığımda, komodinin üzerinden telefonumu alıp babaannemi aramaya başladım. Hoparlöre alıp yatağın üzerine bıraktım çalan telefonu. Dolabıma doğru yönelip eşofman takımlarımı çıkardım. O sırada da telefon açıldı,

"Noldu Yağmur?"

"Babaanne, neredesin?"

"Melihlerdeyim."

"Benimle hastaneye gelebilir misin?"

"Gelemem Yağmur. Yengen hamile, Melih var."

YAĞMUR GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin