17~Sensiz Pes Etmem

54 28 35
                                    

   Ne kadar da hüzünlü bakıyordu gözleri? Ne kadar da buhran içerisindeydi?

   Ne olmuştu onun oğluna? Neden böyle özlem içerisindeydi?

  "Ee bağışlayın... Oğlunuza ne oldu da bu haldesiniz?"

  Kadın başını ağır ağır kaldırdı. Koyu mavi gözlerini, yüzümde dolandırdı ilk önce. Ardından tereddütle araladı dudaklarını.

  "Oğlumu bırakmak zorunda kaldım. Çünkü buna mecburdum, gitmek zorundaydım."

   Bu kadının ağzından çıkanlar her an daha da şüpheye boğuyordu beni. Gece'yi, bir gece kadar karanlık yapan kadın bu muydu yoksa?

   Saçmalama be Yağmur! Koskoca İzmir'de size denk gelecek değil ya...

  Kadın başını dikleştirerek tekrar konuştu.

"Özgür Gece Barbarosoğlu..."

  Halının motiflerini beynime kazıyan gözlerimi derhal kadına çevirdim. Neler diyordu bu kadın böyle?

  Koltuktan hızla kalkıp titreyen bacaklarımın üzerinde durmaya çalıştım.

  "Ne diyorsunuz siz? O çocuğu bir başına bıraktınız, bir de bir haltmış gibi anlatıyor musunuz? Bu ne şekil bir anneliktir?"

  Kan adeta beynime sıçramıştı. Evet, o kadındı. Evet, Gece'nin gözlerini umuda boyayan da hüzne büründüren de bu kadındı...

  Evden çıkıp yavaş yavaş dışarı çıktım. Apartmanın önünde olduğum sırada telefonum çalmaya başladı. Arayan Gece'ydi.

"Efendim?"

"Geliyorum."

"Tamam..."

   Onunla konuşacak mecalim yoktu. Şimdiden utanmaya başlamıştım bile. Nasıl bir pisliğin içine düşmüştük biz? Bu nasıl bir oyundu? Nasıl bir devrandı?

   Onun yanındayken iyi hissettiğim insan belki de anında hayatımdan çıkacaktı.

  Beynim bunlarla oyalanırken Gece gelmişti bile. Kafamdakileri def edip arabaya bindim.

  Gece, "Naber? Rengin atmış sanki..." diyordu.

  Ne diyebilirdim ki? Nasıl cevap verebilirdim? Gözlerine dahi bakamıyordum. Başımı kaldırıp beğendiğim yüz hatlarını inceleyemiyordum.

  Kafamı cama çevirip hızla konuştum.

  "Yok bir şey... Bir misafirimiz vardı..."

  Araba henüz çalışmamıştı. Neden çalışmadığını merak ettiğim için kafamı çevirmek istiyordum, ama yapamazdım, bakamazdım yüzüne.

  Çenemden tutup kendi yüzüne çevirdi çehremi. Ama bu sefer de başka yerlere kayıyordu gözlerim.

"Yağmur, ne oldu? Baban mı yine? O herif mi evdeydi? O adam mıydı?"

  Kafamı onaylamayarak sağa sola salladım. Ancak o benim kadar sakin değildi, sabrı taşmış gibi çıkıyordu sesi.

  "Söylesene o zaman Yağmur! Ne oldu?"

  Çenemi bıraktı hafifçe, ardından nefretle konuşmaya başladı.

  "Sen de istemiyorsun değil mi beni yanında? Gözlerime dahi bakmıyorsun! Ne yapmış olabilirim ki sana? Ne yaptım Yağmur? Annem bıraktı beni, sen de mi bırakacaksın? Yağmur, bırakma beni, yalvarırım, gerçekten... Her şeyi yaparım, ama ne olur bırakma beni! Çünkü ben sa-"

YAĞMUR GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin