10~ ' Yeni Öğrenci'

92 46 4
                                    

Hava henüz ağarmamışken, kalkıp lavaboya gittim. Tuvaletimi yapıp, çıkacakken hastalığımın bitmediğini anladım. Tereddütle odama giderken, anneme söyleyip söylememe konusunda da tereddüt çekiyordum.

Okulun son haftasında, formayla ilgili yeni bir kural gelmişti. Daha doğrusu, kural kalktı diyelim. Sivil gidilecekti artık okula.

Gri, boğazlı bir kazak alıp hızla üzerime geçirdim. Ardından siyah, dar kot pantolonumu alıp geçirdim bacaklarımdan. Çorap çekmecemden, gri çoraplarımı çıkarıp geçirdim ayaklarıma. Sarı saçlarımı düzenleyip, dünden hazırlamış olduğum çantamı ve gri kabanımı da alıp çıktım odamdan. Kabanımı ve çantamı kapının girişine koyup oturma odasına geçtim.

Yolda yürürken bir yandan da Özlem'i çaldırıyordum. En son çalışında açınca koca bir 'oh' çektim içimden. "Kızım, arıyorum niye açmıyorsun?" , uykulu sesiyle konuşmaya başladı, "Uyuyorum çünkü Yağmur!", şaşkınlıkla konuşmaya başladım, "Özlem! Kızım, okul var bugün. ne uyuması!?", uykulu sesine gülümseme katarak konuşuyordu, "Köydeyiz hala, bugün döneceğiz. Yarın gelirim okula.", bozulmuş bir ifadeyle konuşmaya başladım, "Tamam, görüşürüz o zaman."

Okulun bahçesinden içeri girdiğimde, herkes gruplar halinde bir şeyler konuşuyorlardı.

Diğer sınıflardan olan, arkadaşlarımın yanına gidip selam verdim. Kızlar konuşmaya devam edecekken, birbirlerini dürtüp bahçenin girişine baktılar. Ben kızlara, anlamaz bakışlar atarken onlar beni görmüyorlardı bile. Ben de herkesin yaptığı gibi, bakışlarımı okulun girişine çevirdim. Gayet lüks olan bir arabadan, iki çocuk iniyordu. Ben, 'Bunların, bu arabayla burada ne işi var?' diye düşünürken bizimkiler fısıltıyla bir şeyler konuşmaya başlamışlardı.

Okula giren çocuklardan birinin yüzü parçalanmış durumdaydı, anlaşılan daha yeni kavga etmişti. Bizim yanımızdan geçerlerken diğerine baktım, diğeri...diğeri... Diğeri, oldukça tanıdık bir simaydı. Ve...İşte o koku, yine ağzında bir sakız. Onlar, diğer öğrencilerin arasından, okul binasına girmişken daha yeni çekiyordum bakışlarımı.

Kızlara doğru dönüp konuşmalarını dinlemeye başladım. İçlerinden uzun, kahverengi saçlı olan, 12. sınıfa giden Hilal ,bilmişliğiyle konuşuyordu, "Anneleri terk etmeden önce başka okula aldırdı kayıtlarını. Sonra da terk edip gidince okulu bıraktılar işte. Tekrardan buraya geldiler." , yüzümdeki ifadenin bir hayli çatık olduğunu kestirebiliyorken konuşmaya başladım, "Nasıl yani? Önceden bu okulda mı okuyorlardı?", adı Cansu olan, başka bir kız atladı hemen konuşmanın ortasına, "Evet, hem de ne okumak... İkisi de okuldaki tüm kızları--" , daha fazla dinlemek istemeyerek yanlarından hızla ayrıldım.

Hızla çıkıyordum merdivenleri. At gözlüğü takınmışcasına merdivenleri çıkarken aniden birine çarptım. Kafamı kaldırıp, bakma zahmetinde bulununca çarptığım kişinin Cenk olduğunu gördüm. "Pardon!" deyip gidecekken, kolumdan tutup durdurdu beni. "Bırakır mısın kolumu? Malum sınıfıma çıkacağım!", sert çıkan sesime karşılık, kolumu bırakıp konuşmaya başladı, "Hani, arkadaşın vardı ya, Özlem. Bugün gelmedi mi okula?", sakinleşerek konuşmaya başladım, "Hayır, bugün gelmedi. Yarın gelecektir.". Teşekkür edip, omzumu sıvazlayarak ayrıldı yanımdan.

Bu sefer daha ağır çıkarken merdivenleri, bacaklarımın ağrıdığını yeni yeni fark ediyordum. Başımı aşağı eğip, yaranın olduğu yere bakma tenezzülünde bulununca siyah pantolondan bile görünecek kadar ıslanmış olduğunu gördüm. "Ah Yağmur! Su deyip anca kendi kendini kandırırsın işte böyle.", kendi kendime söylenip , topallayarak, yürümeye devam ederken bir yandan da nasıl pansuman yapacağımı düşünüyordum.

Sınıfa hızla girip çantamı öğretmenler masasına savurdum. Sınıfın girişinde, duvara monteli olan ilk yardım dolabını açıp bakmaya başladım. Hiç sargı bezi, batikon kalmamıştı dolapta. Sinirle neredeyse, dolu olan sınıfa dönüp yüksek sesle konuşmaya başladım, "Kim... bu malzemeleri... boş yere kullandı?", konuşurken bir yandan da kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Sinir hücrelerim, had safhadaydı. Bacağımdaki acıyla yüzleşirken bir yandan da kendimi sakinleştirmek bir hayli zorluyordu beni.

YAĞMUR GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin