Öyle tuhaf anlar yaşanıyordu ki ben bile kendime şaşıyordum.İnsan düşmanı trafik kazası geçirdi diye onunla birlikte hastaneye gider mi?
Üstelik bu düşman kendi elleriyle anneni öldürdüyse.
Hastaneye ulaştığımızda otoparkta beklemeye başladık.İlk önce Kireç'in yakınlarının gelmesi gerekiyordu.Biz yakınlarından önce girsek yakınları bizim kim olduğumuzu sorgulardı.
Yaklaşık yarım saat sonra
hastaneye girip ameliyathanenin olduğu kata asansörle çıktığımızda çığlık sesleri kulaklarımızı doldurmuştu.Kaşlarım çatılı bizimkilere döndüğümde onlarında benden farksız olduğunu anlamak zor olmamıştı.Hızlı adımlarla koridoru bitirip soluma döndüğümde gördüğüm manzarı bana tanıdıktı.Annemin öldüğünü öğrendiğimde bu kriz ilk önce çığlıklarla başlamış ardından onlarca sakinleştiriciler ile devam etmişti.
Çığlık atan kıza döndüğümde yüzü biraz tanıdık gelsede çıkartamamıştım.Asel koşarak kızın yanına gitti ve şaşkınca konuştu.
"KARAN?" kızında çığlıkları dinmiş yerini şaşkınlığa bırakmıştı.
"Beyaz.." birdenbire Asel'e sarıldığında afallamıştım.Egemene dönüp baktığımda onun şok olmuş yüzüyle karşılaşmak beni korkutmaya yetiyordu.Ameliyathanenin önündeki insanlara göz gezdirdim.Bir erkek vardı birde 2 tane büyük kadın
Çığlık atan kız -hâla adını bilmiyorum- Asel'e sarılarak ağlamaya devam ederken.Boş sandalyelerin olduğu duvara yaslanarak.
"Başınız sağolsun" dedim Onlar bana anlamsızca baktığında bende onlara anlamsızca bakıyordum.Egemen kulağıma eğilip fısıldadı.
"Daha ölmemiş gerizekalı" ona şaşkınca bakarak yeniden Kireç'in yakınlarına döndüm.
"Özür dilerim bir yanlışlık oldu.Başınız sağolmasın" hepsi bana bir kez daha şokla bakarken ben ne dediğimin yeni farkına varıyordum.Tam ağzımı açıp cümlemi düzeltecekken benim yaşlarımda olan birisinin yakalarımı tutup beni duvara yapıştırması bir oldu.Herkes bu haraketiyle ayağa kalkarken ben sadece onu seyrediyordum.
"Bana bak burda ailece acı çekiyoruz ölüm kalım meselesi.Sende gelip burda boş konuşma.Simdi istediğin yere defolup git"
Son cümlesi içimde bir yerlerin acımasına sebep olmuştu.Emirin bana son sözüydü.Zaten bir daha konuşmamıştık.Aklıma gelenlerle büyük bir sinirle üstüme çullanan çocuğu itip geldiğimizi yöne doğru ilerledim.Egemen arkamdan bana seslensede umursamadım.Birisi beni kolumdan tutup kendine çektiğinde bunun Egemen olduğunu biliyordum.
"Neler oluyor." İki kaşımda havalanırken onu cevapladım.
"Bence sen bunu Asel'e sormalısın,Ne bu sarmaş dolaşlar kimdi o kız?"
Egemen bakışlarını bir sağa bir sola götürürken devam etti,"Karan.Bizim üst kat komşumuz."
"Ne!" İnanmak çok zordu.Demek ki yüzünün tanıdıklığı bundandı.
"Peki bizi tanıyor mu?" Egemen kafasını olumsuz anlamda salladıktan sonra
"Hayır biz ne olur ne olmaz diye isimlerimi farklı söyledik yani,Asel'in gerçek ismini Beyaz diye benim gerçek ismimide Kara olarak biliyor."
Ona kafamı salladıktan sonra yeniden konuştum.
"Ne tesadüüüüf! Ne tesadüf değilmi" diyerek göz devirdiğimde o da bir kez daha gözlerini kaçırmıştı.Derince bir nefes alarak iğrenircesine devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YORGUN SAVAŞÇI
Teen FictionYere Gölge'nin yanına oturarak kafamı omzuna yasladım. "Ben kötü bir Deniz Kızıyım" Derin bir nefes alarak devam ettim. "Ben kirliyim,aptalım ve sahteyim.Kendimden iğreniyorum Gölge" Sigarasından bir nefes çekerek hafifçe bana döndü ve dumanı dışa...