BİRİNCİ GÜN

183 16 7
                                    

Kırmızı ters lale desenleri olan halının kenarından sarkan saçakları elleriyle sıkıntıdan tek tek örgü haline getirirken duvardaki akar saatin saniyeleri hızla geçmekteydi. Birden saate gözü takılan Ayfer geç kaldığını farketti. Hızlıca oturduğu yerden kalktı, odasına geçip giysi dolabını açtı. Dolaptaki kıyafetlerine şöyle bir göz attı. Elini dekoltesi biraz derin olan ip askılı mavi bluzuna uzattı. Bulunduğu askıdan onu alarak gece boyunca kimbilir sağa sola kaç defa döndüğünü bile hatırlamadığı yatağının üzerine hiç de nazikçe olmayacak bir şekilde fırlatıverdi. Dolabın alt çekmecesini açarak giyeceği pantolonu almak için çekmeceye uzandı ve pantolonu alırken çekmecenin en alt kısmında ucu kıvrılmış bir kağıt parçası dikkatini çekti. Geç de kalmıştı ama merakına da engel olamıyordu. Ne zaman girmişti o kağıt oraya bir iki saniyelik düşüncenin ardında “neyse akşam dönüşte bakarım” diyerek pantolonunu da alarak onu da yatağın üzerine atıverdi. Aynanın karşısına geçip Betty Boop desenli pembesi solmuş tişörtünü ellerini sağdan sola çapraz yaparak aşağıda yukarıya doğru sıyırıp aldı vücudundan. Geç kalmışlığının farkında olduğu halde aynada izlemekten alıkoyamıyordu. Sanki aynada kendisi değil de dünyanın en harika dişi yaratığı duruyormuş edasıyla on beş yirmi saniye boyunca hayran hayran izledi aynadaki yansımasını. Ellerini boynundan başlayarak omuzlarına ve oradan da yavaş yavaş kendi ellerinden başka elin değmediği mahrem tepeciklere doğru götürdü. Anlık bir duraksamanın ardından ellerini arkaya uzattı ve sütyeninin kopçalarını çözerek geceden beri esaret altında bulunan Twins filmi karakterleri Julius ve Vincent gibi görünmekle birlikte harika bir uyum içinde hareket eden göğüslerini   bir çırpıda özgürlüğüne kavuşturdu. İşte tam bu esnada eline sütyeninin baleni takıldı. “hmmmm” dedi, “ Seni de yenileme zamanı gelmiş anlaşılan!” Kendini iyi hissettiren mavi iç çamaşırı takımını çekmecesinden çıkardı ve hiç zaman kaybetmeden sıcak yaz aylarının gecelerinde kendisine serinlik verdiren yatarken kalçaları şekillensin diye özellikle 2 beden dar aldığı şortunu da çıkarıp bir kenara gelişi güzel fırlatarak, ön kısmı dişilik sembolünün birincil kahramanını açıkta bırakan iç çamaşırı takımının altını bacaklarından geçirip yukarı doğru yavaş bir şekilde çekerken gözü yine aynadaki yansımasına takıldı. Külodu iki elinin yardımıyla yukarı doğru çıktıkça ve kapatması gereken yere yaklaştıkça hayran hayran izledi yine kendini. “ Ayna ayna söyle bana” diyerek alaycı bir gülüşün ardından kalın alt dudağını aşağıya doğru kıvırarak. Kendini sadece kendisine ait olduğunu düşünüyordu. Hiç kimsenin ona karışamayacağını, hiçbir elin ona dokunamayacağını, hiçbir kuvvetin bedenine de ruhuna da sahip olamayacağını düşündü ve bunları düşünürken de iç çamaşırı çoktan olması gerektiği yerde yerini almıştı. Takımın sütyenini de alarak ikizlerini gün boyu bakışlardan uzak tutamayacağı gerçeğini de göz ardı etmeden dışarıdakilerin “Acaba …..?” gibi sorularıyla başbaşa bırakacağı bir seviyede dikleştirip kopçasını olduğundan bir kademe daha dar olan kısımlarına geçirerek olması gerekenden dik gösterecek şekilde onları sütyene hapsetti. Kendi ekseni etrafında iki tur atarken elleri bedeninin her yerini gezivermişti. “Harikasın, muhteşemsin bebeğim yakıyorsun aynayı, yok senden daha çekicisi” gibi narsistliğini tavan yaptıran ifadeleri ardı arkasına sıralayarak bluzunu ve pantolonunu giydi. Oturma ihtiyacı bile hissetmeden masanın üzerinde dağınık vaziyette bulunan makyaj malzemelerinin arasından pudra pembesi rujunu alarak dolgun dudaklarının üzerinde gezdirmeye başladı. Dudakları ruj olmadan da ben burdayım diyen bir güzelliğe ve gösterişe sahipti ama kullandığı pembe ton ruj onları daha bir çekici göstermekteydi. Zamanı iyice daralmaktaydı Ayfer’in. Bunu da dikkate alarak daha fazla vakit kaybetmemek için çok zahmet gerektirmeyecek bir göz makyajı ile günü kurtarma çabası içine girerek masanın üzerinden kahverengi göz kalemini alarak, kirpik diplerinden başlayarak göz kapağının üzerinde dağıtmaya başladı hızlı bir şekilde ve bir taraftan da o saçma soru geldi aklına yine hafif bir gülümseme eşliğinde dudaklarının arasından “eğer bu kalem kahve rengi ise , kahve ne renktir acaba?” cümlesi döküldü ve makyajına devam etti. Yanaklarının elmacıklarını çok da öne çıkarmama adına o bölgeyi geçiştirerek makyajını tamamladı. Saçları için yapacak çok da fazla bir şey kalmamıştı.







Yazarın notu :

Kurgu hataları, imla hataları, anlatım hataları görecek olursanız lütfen yorum yapın.
Beğendiyseniz motive etme adına yıldız bırakın. En iyisini okuyucu bilir!!!!

KOLPA HAYATLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin