KIŞKIRTMA (bölüm 6)

73 7 0
                                    

Mağazayı ardında bırakan Ayfer hızlı adımlarla iş görüşmesinin yapılacağı binanın önüne gelmişti birkaç dakika içinde ama aklı halâ hem mağazadaki gençte hem iç çamaşırlarının cazibesinde hem de beynine nüfuz eden Çelik şarkısındaydı.

Binanın adımlarını uçarcasına çıktıktan sonra dış kapıdan içeri girdi. Önünde bir banko ve bankonun ardında bekleyen bir güvenlik görevlisi vardı. Ona doğru yaklaştı ve “Merhaba, iyi günler. Golden Models kaçıncı katta acaba?” diye sordu Ayfer. Güvenlik görevlisi, hangi iş yerinin kaçıncı katta olduğunu gösteren duvarı işaret edecek gibi oldu bir an için ama başını kaldırıp karşısında Ayfer’i görünce vazgeçti ve bakışlarıyla onu soyarcasına tepeden tırnağa süzerek.

“Merhaba hanımefendi” dedi güvenlik görevlisi.  “On altıncı katta” diyerek devam etti sözüne ve ardından ekledi: “Rica etsem hanımefendi şu bölümden geçer misiniz acaba, normal güvenlik prosedürümüz.” Ayfer görevlinin bulunduğu bölüme yönelip dedektör kapısından geçti ve güvenlik görevlisinin önüne geldi. Kollarını iki yana kaldıran Ayfer güvenlik görevlisinin elindeki dedektör ile bedenini taramasını izledi. Görevli ağır bir tempo ile sağ koltuk altından başlayıp beline doğru devam ederek bacağından ayağına ve oradan da dedektörü iç kısma getirip ters yönde yukarıya doğru ilerletti Ayfer’in üzerinde. Bacak arasına geldiğinde Ayfer bacaklarını biraz daha açma ihtiyacı hissetmişti çünkü görevli neredeyse kasığına kadar değdirmek üzereydi dedektörü. Aynı hareketleri bedeninin sol tarafı için de tekrarlayan görevli “ Buyrun geçebilirsiniz” dedi. Asansörün önüne gelerek çağrı düğmesine bastı ve asansörün gelmesini bekledi. Kapısı açılan asansöre bindi. Asansör aynasında son bir kez üstüne başına çeki düzen verirken elini gerdanına götürdü ve “ Allah kahretsin! Biliyordum işte! Biliyordum bir şeyleri unuttuğumu!” diye söylendi yüksek bir sesle. Maddi değeri pek olmamasına rağmen onun için manevi değeri yüksek olan akuamarin taşından olan kolyesini takmayı unutmuştu. Bu kolyeyi kendisine bundan 3 yıl önce Meltem vermişti ve neredeyse o günden beri hiç çıkarmamıştı boynundan. Birden tarifsiz bir umutsuzluk kapladı Ayfer’in içini kolyenin yokluğunu hissettiği andan itibaren.

Asansör on altıncı katta durmuş ve kapısı açılmıştı. Asansörden inerek sağ tarafta bulunan koridora yöneldi ve yine sağ hizada bulunan üçüncü kapının önünde durarak zile bastı. Kapıyı otuzlu yaşlarında, siyah saçlı , üzerinde siyah blazer ceket , siyah deri pileli etek beyaz gömlek, bordo topuklu ayakkabı bulunan oldukça şık görünümlü bir bayan açtı.

                              “ Merhaba, İş görüşmesi için gelmiştim, doğru yerdeyim sanırım?” dedi Ayfer, kelimeleri art arda sırlayarak.

                              “ Merhaba! İçeri buyrun lütfen. Siz Ayfer Hanım olmalısınız, Aytaç Bey de sizi bekliyordu” diyerek Ayfer’i içeri buyur etti.

                              Burası bir mankenlik ajansıydı ve Ayfer ile Aytaç’ın ortak bir arkadaşının ısrarları üzerine görüşmeye gelmeyi kabul etmişti Ayfer. İçeri geçerek Aytaç Bey’in bulunduğu odaya geçti. Aytaç bulunduğu yerden kalkarak Ayfer’e doğru yöneldi elini uzattı.

                              “Ayfer Hanım merhaba. Doğrusu bu kadarını beklemiyordum ne yalan söyleyeyim. Şule sizden bahsetmişti ama gözümde canlandırdığımın da üstündesiniz.” dedi Ayfer’e. Ayferin sağ elinden tutup elini dudaklarına götürürken. “ Şöyle buyrun lütfen rahat olun. “diyerek masanın hemen karşısında bulunan koltuğu gösterip kendisi de yerine geçti. Ayfer yaşadığı şaşkınlığı gizlemek istercesine “ Şule modellik işi var bir kere git görüş beğenmezsen kabul etmezsin diye çok ısrar etmişti onu kırmamak adına geldim açıkçası” diyerek kendince ve sonradan düşündüğünde oldukça patavatsız bir giriş yapmıştı konuya.

KOLPA HAYATLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin