BEŞ YIL ÖNCE (bölüm 4)

61 9 2
                                    

Anne ben çıkıyorum geç kaldım!

Ne zaman geç kalmıyorsun ki sürekli bir yerlere geç kalıyorsun. Herkes en fazla dokuz ay on gün bekler doğmak için  sen bedenimi terk etmek için dokuz ay yirmi gün bekledin maşallah hiç acelen yok sonra da geç kaldım geç kaldım deyip duruyorsun!

Aman anne yaaaa iyi ki bi geç kaldım dedim. Her fırsatta vur yüzüme. Nolmuş sanki on gün geciktiysem

İyi tamam hadi tamam dikkatli ol sağa sola çok takılma vakitlice gel eve.

Tamam annelerin en tontişi en şahanesi en bir tanesi annelerin en en en eeeennnnn…

Kız yeter hadi her yerime salyalarını bulaştırdın bu nasıl öpmektir böyle hadi git hem geç kaldım diyorsun hem de halen yılışma peşindesin hadi git selametle!!!!

Akşama görüşürüz anne. Seni seviyorum byessss cüüüüüüüs..

Anneye cüs deme çarpılırsın…

Hızlıca evden dışarı attı kendini Ayfer ve koştura koştura minibüs durağına gitti. Hava yağmurluydu ama ahmak ıslatan cinsten yağan bir yağmur olduğu için beyaz puantiyeli pembe şemsiyesini açma ihtiyacı hissetmemeişti. İki dakika sonra duraktaydı zaten. Minibüs geldi.Durakta bekleyen iki kişi ile birlikte O da bindi minibüse.Boş bulduğu bir koltuğa oturdu. O esnada telefonu çaldı. Çantasından çıkardı. Arayan okuldan Meltem’di.

Kızım nerde kaldın ağaç oldum seni beklemekten.

       Dedi Meltem sinirli bir ses tonu ile. Ayfer de hızlıca sabah annesi ile diyaloğunu anlatıp özür diledi arkadaşından. Ayfer öyle çabucak özür dileyen biri değildir ama Meltem’e karşı büyük bir zaafı ve bağlılığı vardı. Bu nedenle Onu kırmak istemezdi.

Minibüs iyice havasızlaşmıştı. Yanında oturduğu çakma sarışın bayandan pencereyi aralamasını kısık bir ses tonu ile rica eden Ayfer ricasının karşılığını:

Yağmur yağıyor görmüyor musun nasıl açayım?

Sözü ile alınca sanki kafasına balyozla vurmuşlarcasına bir anda sinirlenerek;

Aman sevsinler gören de şeker sanacak sizi korkmayın erimezsiniz. Hem sizin ıslanıp erimeniz bizim burada nükleer gaz sızıntısı yüzünden zehirlenmemizden daha iyidir.

Kadın beklemediği bu üslup karşısında ve biraz da Ayfer’e hak vererek de olsa öfleye pöfleye camı araladı.

Ayfer derin bir nefes alarak camdan içeri giren havayı ciğerlerine doldurup “oh be dünya varmış” dedi içinden.

Minibüsün dur kalkları arasında, müşterilerin indi bindisi arasında ineceği durağa varmıştı Ayfer. Bu sırada yağmur da iyiden iyiye artmıştı. Minibüsten iner inmez hemen şemsiyesini açtı ve yolun karşı tarafında bulunan Meltem’in kendisini beklediği kafeye yöneldi. Tam yolun ortasına gelmişti ki önünden hızla geçen bir araç neredeyse Ayfer’e sabah duşu aldıracaktı. Su birikintisine hızla giren aracı farkeden Ayfer ani bir  hamle ile bir adım geri attı ve yağmur suyunu yemekten son anda kurtuldu.

Kafeden içeri girdiğinde barut fıçısı gibiydi. Meltem’in oturduğu masaya doğru ilerledi,Meltem Ayfer’i görünce ayağa kalktı, sarıldılar: “ Hayırdır ne bu surat böyle sabah sabah güzellik uykunuzdan uyandırdık diye mi böylesiniz küçük hanım” dedi Meltem alaycı bir ifadeyle. “ Ne alakası ver Meltoşum, sen ne zaman çağırdın da ben sana surat astım, karşıdan karşıya geçerken ayının biri gusl abdesti aldıracaktı da ona sinirlendim biraz” dedi Ayfer bi taraftan Meltem’i sıkı sıkıya sararken. Aynı anda oturdular ve içecek bir şeyler söylediler. Siparişlerini beklerlerken Meltem çantasını açtı içinden bir zarf çıkararak Ayfer’e uzattı.

“Bak Ayfo; bu zarfı her ne olursa olsun açmayacaksın tamam mı,söz ver bana en sevdiğinin başı için söz ver açmayacaksın. Ta ki benim başıma bir iş gelirse…”

Ayfer Meltem’in sözünü keserek araya girdi. “ Hayırdır kızım noluyor ne bu haller ,ne zarfı, ne bir şey olması,hayırdır neler oluyor?” dedi. Meltem Ayfer’in sözlerine aldırış etmeden konuşmaya devam etti. “ Bak kanka bu benim için de senin için de çok önemli sadece söz vermeni istiyorum bu zarfı sadece benim başıma bir şey geldiğinde açmanı istiyorum söz ver bana” dedi.

Ayfer çaresiz söz verdi ve zarfı Meltem’den alarak çantasına koydu. Bu sırada kahveleri gelmiş ve garson masaya servis yapıyordu.

Ayfer meraklı bir ses tonu ile Meltem’e : “ Aytek gelecek mi? Onu da çağırmıştın değil mi?” dedi. “ Amaaaaaan bırak şu yavşağı boşver, vay efendim işleri varmış,yok efendim sabahın köründe ne buluşmasıymış,başka işimiz gücümüz yok muymuş bir sürü vıdı vıdı…”

“ Paşa gönlüsü bilir efendinin valla hiç de pışpışlayamam eşşek kadar herif ister gelir ister gelmez.” dedi Ayfer gülerek.

“Şu zarftan söz et Allah aşkına bir ip ucu ver bari Meltoşum valla çatlarım meraktan” dedi yine Ayfer bir umut Meltem’in ağzından bir şeyler alamam mı diye düşünerek ama nafile.

“Zamanı gelince Ayfocuğum zamanı gelince her şeyi anlarsın.” Diyerek kahvesinden bir yudum daha aldı Meltem.

KOLPA HAYATLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin