Hastahanede yanaklarımdan akan gözyaşı yüzümü yıkıyordu. Kendime hakim olamıyordum. Anneme kötü bir şey olacakmış korkusunu... Düşünmek bile istemiyorum. Beyaz Kazağımın kollarını çekerek yüzüme koydum ellerimi. Omzuma ağır bir el değince irkildim. Burağın yüzüne kısa bir bakış atıp başımı dizime koydum. Ama tekrar elini çeneme götürüp ona bakmaya zorladı.
"Ş-ş-ş... Ağlama. Ona bir şey olmayacak. Olmayacak. Tamam mı?"
Kafamı ileri geri hızlıca salladım. Ve kafamı göğüsünde sakladım. Ellerini sırtıma koyup sıvazladı. Kerem, hâlâ burağın nasıl bir insan olduğunu anlamak için onu süzüyordu. Güçlü kollar beni hiç zorlanmadan kaldırdı.
"hadi git, bir elini yüzünü yıka... Çok solgun görünüyorsun..."
Kafamı onaylar şekilde sallayıp, lavoboya doğru ilerledim. Başım... Öyle dönüyordu ki... Duvarlar sanki üstüme... Üstüme geliyordu... Yıkılıyor gibiydi... Elimi buz gibi soğuk duvara dokundurdum... Sanki ışıklar kapanıyor gibi karardı her yer...
----
Başımda ve yanaklarımda bir soğukluk, ardından saçımda gezinen bir el... Gözlerimi tam değil. Birazcık açtım. Karşımda ağlamaklı olan Burak oturuyordu. Başımın ağırısıyla tekrar inleyip gözlerimi kapadım. Tekrar olunan ıslaklık ferahlamama yardımcı oldu. Herşey yeniden karanlığa mahkum oldu...Uyandığımda karşımda kimseyi görmedim. Sadece beyaz duvarlar, ve benim çatlayan başım... Hemşire odaya girince yerimden kalmak istedim, ama kalkmama engel oldu. Aklım başıma gelince telaşla hemşireye baktım.
"A-Annem... Annem nasıl...?"
"Annen iyi tatlım, merak etme."
Kafamı yastığa koyduğumda derin bir nefes aldım...
---
"Kendini nasıl hissediyorsun?"
"iyiyim, kızım. Endişelenme."
Hastahaneden taburcu olduğundan beri her işini yapıyordum. Eskisi kadar sözünden çıkmıyor, ona daha iyi davranıyordum. Annemi kaybetme korkusuyla karşılaşmak... Gerçekten çok korkutucuymuş... 'Kız çocukları babalarına daha düşkün olur,' sözü benim için doğru değildi. Annemi her zaman daha sever olmuştum. Hastanede bayılma nedenim ise annemi kaybedeceğim korkusu yüzündendi.
Odama gidip, kulaklığımı takıp en sevdiğim şarkıyı açtım. Gözlerimi kapatıp en sevdiğim şarkı eşiğinde uyuya kalmışım.
Uyandığımda, asla ama asla yattığım pozisyonda değildim. Hiç bir zaman o güzellik uykusunda uyur gibi uyuyan, daha sonra da aynı pozisyonda zarifçe esneyerek kalkan kızlardan asla olamazdım ben. Uyku bandı, (adıni bilmiyorum...) Çıkarıp etrafa baktım. Uyku sersemi olduğumdan ilk nerede olduğumu çıkaramadım. Gerçi... Bu herkeste mi oluyor... Yoksa ben mi deliyim?
Uyanır uyanmaz ilk mekanım lavabo olduğu için bu günde bir değişiklik olmadı. Dişlerimi fırçalayıp saçımı topladım. Yüzümü yıkayıp salona ilerledim.
"Gün..."
Bu-rak? Evet, Evet! Şu an yemek masasında annem ve babamla oturmuş kahvaltı yapıyordu.
"Günaydın, herkese..."
Dedim tedirgince masaya yaklaşırken.
Babam konuştu.
"Günaydın kızım. Bak, Burak anneni ziyarete gelmiş..."
[Bölüm sonu] °°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Taht
RomanceAşkı hayatından tamamen silen bir genç kızın aşkı doğru kişide bulmasıyla başlayan bir aşk masalı...