-12. Bölüm-

6 2 3
                                    

                   

Adam, kız gibi çığlık atıp kaçınca kahkahayı bastım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Adam, kız gibi çığlık atıp kaçınca
kahkahayı bastım. Kesinlikde durmuyordu.

"Gülme!"

diye çıkıştı. Ama mümkün mü?

"Kusura bakma, canım."

deyip inadına inadına gülmeye devam ettim. Sırıttı.

"Vay. Canım dediğin günleride mi görecektik."

Sırıtmam silindi.

"Bir daha görmezsin."

Yüzündeki ifade... Sırıtmıyordu. Gülümsüyordu. Ama bu öyle bir gülümsemeydi ki...

"O gamzelerini görsem yeter..."

Sırıtmam gülümsemeye iz bırakmadan dönüşürken utanarak önüme döndüm. O da bundan bayağı hoşnut kalmış bir şekilde direksiyona geçti. Yolda arabayla ilerlerken birden direksiyonu kırıp yan sokağa giriş yaptı.

"N'oluyor ya?"

"Ya... Orası kestirme ya. Kestirmeden gidelim diye girdim."

"Böyle yaparsan kestirmeden öbür tarafa gideceğiz."

"Yok, ben senin yerine giderim."

Dedi gülümseyerek. Bu çocuğun gülümsemesi gerçekten çok güzeldi.
Neden bilmiyorum ama... Ona bunu sormak istedim.

"Hayatında biri mi var?"

Birden telaşlandı.

"Yo, Yo Asl... Evet, var... Var ama onun bundan haberi yok..."

Bakışmamız altı saniye kadar uzundu.

"Önüne bak önüne... Çarpıcaksın..."

"Uyarmak için çok geç... Ben çoktan çarptım..."

Gülümsedim.

"Neye çarptın...?"

"Dünyanın en harikasına... Hatta, tek harikasına... O çarpışmadan sonra, nereye baksam her yerde o var...

"Peki hiç aşık oldun mu?"

"Yoo... Yani... Evet."

"Kaç kere?"

"Bir. Bir insan kaç kere aşık olabilir ki. Bir insan bir kalbe kaç tane yara sığdırabilir...?"

Dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Önüne bak... Nereye gideceksek sağ sağlim gidelim ama dimi...?

Sırıttı, ama bu sırıtması tatlı bir gülümsemeyle karışıktı.

____________________

"Sen biraz... Maymun iştahlı mısın?"

Dedim limonatamı yudumladıktan sonra.

"Yoo. Niye öyle... Dedin ki şimdi?"

"Yani, bana öyle geldi. Sanii böyle kısa sürede tutkulara kapılıp gidiyorsun...
Hızlı bağlanıyorsun, hızlı tüketiyorsun, hızlı sıkılıyorsun gibi."

"Yook. Valla ben öyle değilim. Ben düz kafa bir adamım. Yani, sabit kafa. Benim bir on yıllık cüzdanım vardı, ben ondan bile vazgeçemedim. Gerçi... Kaybolunca bir şey değişmiyor ama. Yani demem o ki... Eğer benim dünyama girdiysen... Kolay kolay çıkamazsın... "

Son sözlerde gözleri kısıldı.

"Hatta... Kendin istesende çıkamazsın..."

"Yani senin dünyan... Hapishane gibi bir şey... O zaman."

"Hapishane.... Hapishane ama... Gönül hapishanesi... Düştün mü, çıkmak istemezsin..."

"Eminsin... Yani?"

"Kendimden biliyorum. Ben bir kez gönül hapsinesine düşsem... Müebbet olur... Azad edilmek istemem..."

"Sen, sende ki bu... Değişimin sebebi ne?"

"Hangi değişimin?"

"Ne bileyim... Böyle bir rahatlamış, bir hafiflemişsin sanki."

Gülümsedim. Kendimi gerçekten öyle rahat hissediyorum. Gözlerine bakarak konuştum.

"Sanırım, anladım..."

____________bölüm sonu_______________

Kalbimdeki TahtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin