Ertesi gün başım sıkıştı. Hani bugünün işini yarına bırama derler ya o hesap. Ben kararımı verdiğim an Selim'in izini sürüp o kadını bulmalıydım. Ama ne de olsa daha iki gün var oo diye saldım sonuç ortada. Diyorum kendime ben mal mıyım?
İki gün, 48 saat, uyku sürelerini çıkart 30 saat, yemek yediğin zamanları çıkart 22 saat, oyun oynadığın zamanları çıkart 16 saat, tuvalette olduğun zamanları çıkart 15 saat, İzel ve Eylül'ün arkasını topladığın zamanları çıkart 11 saat. İşte koca bir 11 saat, bunun düğün hazırlığı da var 6 saat kadar bir şey kalıyor.
Bu olması gerekendi tabii, benim şimdi için bakarsak kalan 24 saat. Yaklaşık üç dört saatimi buna ayırabilecektim. Neyse ki evren ben artık mutlu olayım diye uğraşıyor ki ilk girişimimde başarılı oluyorum. Sabah erkenden kalkıp Rüya'dan çaldığım Selim'in adresine gittim.
Selim evden çıksın diye bekledim, bekledim, bekledim. Sonunda beyfendi çıktı. Takip etmeye başladım. Bir yerde telefonunu alıp kadının numarasını aramak gibi planlarım vardı. Selim taksiye, otobüse yada benzeri bir ulaşım aracına binmek yerine yürüyordu ya evren gerçekten beni mutlu etmek istiyor diye düşündüm.
Uzun yürüyüşlerin ardından yolda bir çiçekçiye girdi. Bir demek ile çıkınca Rüya ile buluşacağını anladım ve evrenin bana fake attığını gördüm. Geri dönecektim ama içimdeki G1 noktasından 'Devam et' sinyali geldi.
Takıldım Selim'in peşine gidiyorum. Normalde karşıma engel çıkardı ama sabahın erken saatleri olduğu için çok şükür insan yoktu. Daha sonra anladım ki evren benim mutlu olmam için çalışmıyor resmen ömrümün geri kalanını bulutların üzerinde geçirmemi istiyor.
Selim çiçekleri Rüya'ya değil de o ayrıldığı kadına götürmesin mi! Hemen çekmem gerektiğine karar verdim ve bir de ne göreyim! Telefonumun şarjı bitmemiş! Normalde biterdi ve yarı yolda kalırdım. Canım evrencim bende seni seviyorum.
Sadece oturuyor oldukları halde 34567 tane fotoğraf çekmişimdir. Sonra çiçekleri uzatırken çektim bir o kadar da. Selim elini kızın yanağına koyunca da çektim. Bir yandan da şarjımın bitmesini bekliyorum. Tam düğünün ortasında durun! diye giriş yapıp Rüya'nın Selim'e tokat atışını izlemek istiyorum.
Sonra ikisi de ayağa kalktılar, vedalaşıyorlardı. Sarıldılar baya, sonra kızın saçlarıyla oynadı Selim hepsini takır takır çektim. Selim gittikten sonra kadın bir süre daha oturdu. Bende hemen peşinden gidip masaya oturdum.
Normalde olsa Selim bir şey unutup dönerdi beni yakalardı biliyorum ama bugün evrenin beni sevdiği bir gün. ''Merhaba sizinle konuşmam gereken bazı mühim konular vardı.''
Kadın kamera şakasında arkadan fırlayan kameramanı görmüş gibi bana baktı. ''Sizi tanıdığımı sanmıyorumi afedersiniz.''
''Ben de sizi tanımıyorum fakat Selim'i çok yakından tanıyorum. Bilmek istediğim şey şu, siz barıştınız mı?'' evren yine yanımda olup kadının beynine hakkımda iyi sinyaller yollasa da sanane diyerek kaçmasa kadın.
''E-evet ama ayrıldığımızı nereden biliyorsun?'' ya şa sın!
''Selim ile ayrıldığınız günü bizzat bende izlemiştim. Peki nasıl onu affettiniz, üstelik yakın bir zamanda meşgul olduğunu bilmiyor musunuz?'' resmi bir konuşma, ne kadar güzel.
''Bana her şeyi açıkladı. Kız kardeşi telefonunu odasında unutmuş ve yanlış anlaşılma olmuş. Şimdi eskisi gibi iyiyiz.'' anlaşılan düğünden haberi yoktu.
''O halde size bir haberim var. O telefon benimdi, üstelik Selim bu akşam evleniyor.'' telefonumu çıkartıp kadının önüne attım. ''Şifre yok aç ve incele.''
Telefonumu karıştırdıktan sonra önüme bıraktı. ''Bu ne demek oluyor, ama kız kardeşiyle bile konuştum.''
''Demek her şey planlanmış, üstelik düğün konusunda ne düşünüyorsun?'' kafasını iki yana salladı. ''Düğün mü? Buna güler geçerim.''
''Selim'i ara ve akşam birlikte bir şeyler yapmak istediğini söyle, seni reddedecek.'' telefonunu çıkartıp kulağına götürdü. Birkaç saniye sonra ''Canım akşam müsait misin?'' şeklindeki konuşması başladı.
Telefonu kapattığında yüzü beş karış asılmıştı. ''Tamam, ailesi gelecekmiş işi varmış ama bu seni haklı çıkarmaz, gerçekten önemli bir işi olabilir.''
''Selim'de benim numaram yok. Benden onun bir arkadaşıymış gibi mesaj at ve akşam çağır. Bakalım ne diyecek.'' telefonumu masadan kapıp mesaj yazdı. Göndermeden önce mesajın ardına ismim yazan imzayı sildim.
Ben Murat, işin yoksa bu akşam bize gel maç izleyelim.
Bu kadından anca böyle bir mesaj beklenirdi zaten. Cevabın gelmesi gecikmedi. Benden hızlı davranıp mesajı açtı. Açtığı gibi de dondu kaldı.
Oğlum düğün var demedik mi ne maçı?
Bu beklediğimden de iyi olmuştu. Demek sevgili arkadaşını davet etmişti düğününe. ''Bana bak, beni o düğüne götürmeni istiyorum. Beni kandırmak neymiş görecek o.''
''Elbette, ama kıza dokunmayacağına söz ver. Selim beynini yıkamış.'' kısaca planımızı yaptıktan sonra numarasını alıp ayrıldım. İzel'in mesaj attığı kuaföre ulaştığım zaman saat baya ilerlemişti.
''Kız akşam evleniyor Armağan hanım gezmelerde!''
''Ya ne var İzel elbiseni giy makyajını yap yarım saatlik iş.'' İzel elbise işimle ilgileneceğini söylediği zaman tamam demem en büyük hatam olacak ki başka türlü o simli elbiseyi bana atmazdı.
''Bu ne allah aşkına. Yengen bile moda zevki olmayanları anlamak için giymez bunu.''
''Uzatma da giy şunu.'' bir saat kadar sonra kendimi acınası bir halde buldum. Gözlerimde simli bir far vardı, yanaklarım buzlu havada donmuş gibi kırmızı olmuştu. Genel olarak bakarsak mağaza tanıtımı yapan palyaço gibiydim.
Eylül ve İzel bu kadar güzel olmuşken ben neden böyleydim? Rüya'nın gelin makyajı bile benimkisinden sadeydi. Ona baktıkça üzülüyordum, bu şekilde böyle bir şeyi duymasını istemezdim ama öğrenmezse daha kötüsü olacaktı.
Duvara yansıtılacak olan Selim& Rüya resimleri ile çektiğim resimlerin yerini değiştirdim. Her şey güzel ilerlerken bir de ne göreyim! Magazinci manyaklar bile gelmiş. Rüya'nın ünlü bir oyuncu olduğunu göz önünde bulundurursak bu gayet doğaldı.
Hande yanında Beste'yi getirince yıllarca görüşmemiş gibi sarıldık. Neredeyse tüm kadroyu bir araya getiren şey bu düğün olacaktı. Daha sonra Ekin ve abisi Çağan da burada oldular. Eylül Çağan'ı görünce kafayı yedi.
Zaten onun için gemiye bindirmişti beni, ah anılar ah. Bera'nın bile gelmiş olduğunu görünce şaşırdım. Hatta Umut ve Erica bile geldi. Emre bey mi ararsın Arda bey mi herkes gelmiş! Ama tek bir eksiğimiz var.
Berkan!
Gerizekalının burada olması gerekiyordu. Rüya'nın destek alacak birine ihtiyacı olacaktı. Kapıda karşılama görevi bana verildiği için çok mutluydum. Eylül'ün de yanımda olmadı güzel bir şeydi. Telefonumu çıkararak kıza mesaj attım.
Herkes gelmeye başladı. Sende gel artık ama ortalarda görünme, Selim durumu anlarsa işler bozulur.
Kapıda gelenleri karşılayacağıma mesaj yazıyor olmamı bir tek Eylül normal karşıladı. Beni tanıyan tanıyor.. Cevap hemen geldi.
Yarım saattir kapının önünde bekliyorum, böyle bir şeyi kaçırmam sen rahat ol.
Bu mesaj gülümsememe sebep oldu. Her şey güzel gidiyordu. Hemen hemen düğünün başlayacağı sırada istediğim görüntü oluşmuştu bile.
Berkan kapıda olduğuna göre her şey mükemmel olacaktı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merak Kediyi Öldürür
Humor''Her şeyin başı merak'' derler, Eminim duymayanımız yoktur. Armağan'ın hayatı merak ile başlayan bir bağımlılık hikayesi değildi. Armağan'ın hayatı ''Eğer bu bir film olsaydı...'' cümlelerinden ibaretti. Ama bunun bir film olacağını nereden bilebi...