"Bugün bayram erken kalkın çocuklar!"
Bir yerlerden bir sesler geliyor ya hayırlısı. Gözlerimi araladım Izel 23 nisan şarkısı falan söylüyor. Diyorum ne oluyor?
"Izel bir horoz tarafından uyandırılmak tercihim olurdu. "
Anlamıyorum bu kızı. Gece benden sonra yatar, hatta kaçta yattığı belli olmaz sabah benden erken kalkar. Ya uzaylı olduğunu belli etmemek için bunu yapıyor yada uyuma ihtiyacı dağıtılırken şemsiye açmış.
"Bugün bil bakalım kimin doğum günü? "
"Sana bakan tüm çocukların sanar. Bir saniye bana dolaylı olarak çocuk mu dedin?"
"Ha-ha güldüm şimdi gel ve gidelim. " söylene söylene ayağa kalktım. Tabi doğum günü kutlamasına falan gitmiyoruz.
Akşama kadar çekimler benzeri sürüsüyle iş var. Tek doğum günü olsa gece uyumam bile o kadar.
Elimi yüzümü yıkayıp çıktığım zaman izel'in elinde tüllü pullu iğrenç mi iğrenç bir elbise vardı. Bana vermeyecek olsun diye etmediğim dua kalmadı ki kendisi için olduğunu öğrendim.
"Ben giyeceğim bunu senin için planlar başka. " bir oh çektim. Dolaptan pantolon ve gömlek çıkarttım ki Izel'in bağırışlarını duydum.
"Armıı-ağ ağnn"
"Ne var allahın cezası" arkamı bir döndüm her şey ağır çekimde oldu. Izel tüllü elbiseyi başının yarısından geçirmiş bir şekilde yerdeki şeylere basıp yere yapıştı.
"Izel! Provanın sırası mı geç kalıyoruz!"
"Prova değil ya giyip gidersek direk partiye geçeriz demiştik. " allahım beni nelerle sınıyorsun?
"He Izel o elbise ile insan içine çık Izel. "
"Sanki parti insan dışı salağa bak." Yüzümü buruşturdum.
"Aman tamam."
Tam Izel onu giyecek diye ağıt yakarken normal giyindi. Mutlu mutlu odadan ayrıldık.
~
''Son zamanlar bu kadar acıklı geçerken parti vermek mi? Kafayı yemiş olmalısın.''
Eylül'ün cırlaması ile telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. "Sana her şeyi anlattığıma anlatacağıma pişman etme Eylül."
Ben neden hangi akıl ile yaşadığım şeyleri bu kıza anlattım bilmiyorum. Beynimi bırakıp da sokağa çıktığım zamanlardan biri olmalı.
"Tamam sen bilirsin. Benden ne istiyorsun?" diye sordu. Ne istiyorsun diyor bir de hiç yakıştıramadım.
"Ne zaman seni arasam benden bir şey isteyen sen oluyorsun hatırla." Telefonun diğer ucundan bir homurtu geldi.
"Bence sen o çocuğun sevgilisini öldür ve konu kapansın. "
"Sonra sen öldürdün diye bana sataşsın sen çok zekisin. "
"Sende alay edilecek bir fikir bile yok Armağan. " bunun ne önemi var sanki? Çok mu önemli?
"Tamam kes. Ben hallederim. "
"Ok bay."
"Bekle! "
"Ne oldu? "
Başta tereddüt ettim. ''Çok bir şey değil, sadece doğum günüme gelmeni istiyorum''
Bir süre sessizlik oldu. Daha sonra kesik kesik "Gerçekten mi?" diye sordu. Neden bu kadar şaşırdı anlam veremedim açıkçası.
Bir keresinde bir arkadaşım sırf benimle arkadaş olduğu için Eylül'ü partisine davet etmişti ve pastadan ayakkabı çıkmasını Eylül'ün gelmesine bağlıyordu. O zamandan beri Eylül benimle ortak doğum günü partilerini sevmez. Bu benim doğum günüm olsa bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merak Kediyi Öldürür
Humor''Her şeyin başı merak'' derler, Eminim duymayanımız yoktur. Armağan'ın hayatı merak ile başlayan bir bağımlılık hikayesi değildi. Armağan'ın hayatı ''Eğer bu bir film olsaydı...'' cümlelerinden ibaretti. Ama bunun bir film olacağını nereden bilebi...