''Ketçap ile aşk doğru orantılıdır''

956 87 15
                                    

Ağzıma giren tüyler yüzünden öksürerek uyandım. Yaşlı teyzelerimizin midesini ağzından çıkaracakmış gibi öksürmesine benziyordu. Sonra gözlerimi tekrar kapattım fakat kolumda bir acı hissederek gözlerimi araladım. Beni testere ile deşseler yine uykuma devam edecek olmalıyım ki anca yüzüme bir tüy topunun yapışması ile kendime geldim.

Yerdeydim. Yol kenarında kıvrılmış kaldırıma başımı koymuş uyuyordum ve üzerimde bir kedi vardı! Kediler, evet kediler daha doğru oldu. Cebimde yengeden gizli yemek için sakladığım bisküvi yüzünden kediler üzerimde parti yapıyordu!

Onları üzerimden iterek ayağa kalktım. İzel ve Eylül hemen yakınımda aynı şekilde uyuyorlardı. Ekin'in evinin önüne kadar gelmiş ama kapıyı çalacak gücü bulamayıp yere yığılmışız meğer. Tam bana yakışacak bir şey. İzel'i görür görmez aklıma mükemmel bir fikir geldi.

Üzerimize su döküp birbirimizi uyandırma sistemi üzerinde biraz oynayacak ve ona kedi fırlatacaktım. Yerden bir kediyi alıp yavaşça İzel'in üzerine bıraktım. Eylül'e de aynısını yapacaktım ki kapı açıldı. Ekin karşımda duruyordu.

''Aa günaydın.'' Ekin önce yerde yatan Eylül ve İzel'e baktı sonra 5-6 tane kediye. Ardından da bana. ''Kedi saldırısına uğradığınızı söyle çünkü bu görüntünün daha mantıklı bir açıklaması olamaz.''

''Gibi gibi. Sana gelmiştik ama yolda uyuyakalmışız.'' Kaşlarını çattı. ''O nasıl oluyor hareket esnasında? İki dakika dinlenelim diye otursanız anlarım da-''

''Sende çöp falan çıkarıp bizi görmedin ki! Tüm gece burda yatmışız.''

''Gece 2 de 3 de çöp çıkarmam ama keşke haber verseydin. Çö çıkarma saatini ileriye alırdım.'' gülüyormuş gibi yüzümü buruşturdum. Evet arkadaşlar, gülüyormuş gibi yaparak da yüz buruşturulur.

İzel'in çığlığı ile o tarafa döndük. ''İzel ne oldu!'' sanki az önce üzerine kedi koyan ben değilmiş gibi! Neyse şş.

''Çok kötü bir kabus gördüm. Yengeme kalmaya gitmiştik ve-''

''İzel son üç dört gündür olanların hepsini rüya sandığını söyleme bana.'' düşünür gibi kaşlarını çattı. ''Bilmiyorum sanırım yerde yattığım için aklım bulandı. Armağan bir şey sorabilir miyim?''

''Tabi.''

''Ben neden yerde yattım?'' belki de gözlerini açar açmaz bunu sormalıydın İzel, ama sormayı unutmadığın için tebrik ediyorum. Bir alkış..

''Uyuyakalmışız işte. Hadi kalk.'' o kalkarken bende Eylül'ü kaldırıp durumu özet geçmekle meşguldüm. Sonra öğrendim ki biz İzel ile uyur gezer olmuşuz yürürken. Eylül'de rüyamızda bizi kandırmaya devam etmiş. Ekin'in evine gelince de ona kızar diye bizi kaldırıma yatırmış!

Neyse ki Ekin sokak arası bir yerde oturmuyor da mahallenin dedikoducu teyzeleri Ekin'in kapısında üç kız yatıyordu diyemeyecek. 

Ekin yeni film anlaşması mı ne yapmış onun için görüşmeye gidiyormuş bize evinin anahtarını verdi gitti sağolsun. Ama vermez olaymış. Nede olsa evde yok diye ortalığı karıştırdım ve Hazal denen ahmağın fotoğraflarını buldum!

Aslında pek de Hazal'ın demek olmaz sonuçta tıplu çekinmiş birkaç fotoğraftı ama yine de fotoğraflardan birinde Hazal'a bakarken yakaladım Ekin'i. Bana Hazal ile yok şöyle yok böyleli yalanlar uydurmuştu beyfendi.

Neyse ki iki güne Rüya hanımın düğünü varmış ardından evime dönüyorum. Eylül canım bize yemek yapmış güzel hoş da İzel hanım ketçap olmadan makarna yemem diye tutturdu. Mecbur onu markete yollamak gerekti.

Ama bilin bakalım şuan markette olan kim? Ben! Beni yolladılar hainler. Uzak diye üşenmedim en ucuz markete kadar yürüdüm. Dışı ucuz duran markette bir ketçapın 8 lira olmasına ise verecek cevabım yoktu.

Sonra Erica'yı gördüm. Gördüğüm gibi önümdeki kadının market sepetine girdim. Kadın önce kalakaldı. Ona elimle sus yapmasını işaret ettim. O ise ''Kızım birinden mi saklanıyorsun hayırdır?'' demekle meşguldu.

''Ya evet ama susun yoksa anlayacak.'' kadın tamam gibi kafasını sallayınca bir an için sevindim.

''Kimden saklanıyorsun kızım? Az önce birisinden saklandığını söyledin ya.'' son cümleyi söylemesen neden saklandığımı unutacaktım zaten, teşekkür ederim.

''Sonra anlatırım lütfen susun.'' kadın yine anlamış gibi yaptı. Sonra ise dediği cümle karşısında şaşırmadım. ''Şu sarışın gibi duran kızdan mı saklanıyorsun? Gözlerim pek seçmiyor saçları siyah da olabilir. Dur işeret edeyim bak.''

Parmağını Erica'ya doğrulttu. İyice sepete gömüldüm. Erica görüş açımdan çıktığında bir oh çekiyordum ki kafamda bir acı hissetmem bir oldu.

''Orası benim yerim, o benim anneannem, o elindeki benim ketçapım!'' bir çocuk bana saldırmaya başladı. Sepetten kendimi nasıl dışarı attım hatırlamıyorum. ''Al arabanı da işaret sultanı anneannenide ama ketçap benim!''

Çocuk üzerime atladı. Eğer çalışanlar bizi ayırmasa market yerinde şehit gidecektim. Ödedim çıktım gidiyorum bir de fark ettim arabada ketçaplar karışmış.

Ne fark eder ketçap değil mi demeyin, bu Tinker Bell'li bir ketçap. Demek çocuk bu yüzden- ne? Arabalar, robotlar dururken neden Tinker Bell almış bu beyinsiz velet? Onu da anlamam geç olmadı. Ketçapın üzerine marketin kırtasiye bölümünden çaldığı kalem ile not yazmış.

Beyza 1. sınıftan beri seni seviyorum. Yani bu yıl 2. sınıf olacağım sen de 1. sınıf olacaksın. Yazıyı bir teyzeye yazdırdım eğik eğik aşk yazısı gibi, umarım seversin. 

Biz mektuba kalp yazıp veremezken bunlar tanımadığı teyzelere aşk yazısı gibi eğik eğik yazdırıyor işte. Nesil çok değişti. En sonunda eve geldim. Bir de baktım yemeklerini yemişler üstelik evde bile değiller.

Yazdıkları not: Armağan koltuğun arkasında ketçsp bulduk biz yedik, sen yoksun diye senin yemeğini de yedik. Şimdi Rüya ile gelinlik alışverişine gidiyoruz. Gelmek istersen gelinlikçinin adresini bilmiyorum sırayla hepsini gezersen bizi bulursun. -İzel 

Ne kadar güzel bir gün.. Baktım gelinlikçi gelinlikçi gezemem bende Berkan'ı düğünü basmaya ikna edeyim dedim. Onu Ekin'in evinin arkasındaki caddede buluşmaya çağırdım. Ben olsam hayatta gelmem derdim ama o hemen kabul etti.

Onu beklerken de aynı markete gidip bisküvi aldım ne yapayım.. Telefonumu çıkarıp Berkan'ı aradım tekrardan. İyiki markete giderken şarja takmışım. ''Berkan nerdesin?''

''Ekin'in evinin arkasındaki caddedeyim.''

''Ben oradayım asıl sen yoksun.''

''Dur gördüm seni.'' bekledim bekledim on dakika sonra geldi. ''Bana ulaşman 10 dakika mı sürdü?''

''İki kere yeşil ışığı kaçırdım afedersin.'' onu nasıl başardı acaba! ''Seni plan yapmak için çağırdım.'' Berkan kaşlarını çattı.

''Ne planı?''

''Rüya'nın düğününü basma planı.'' bir süre öylece baktı. ''Saçmalama ben düğün basan değilim, asla birisinin mutluluğunu bozamam.''

''Hadi, hadi sende istiyorsun düğünü basmak yalan söyleme.''

''Armağan delirdin mi? İstemiyordum tabi ki!'' he he diye elimi sallamaya başladım. O ise elime vurdu terbiyesiz.

''Göz göre göre Rüya elden gidiyor!'' beni dinleyen mi var sanki. Yarım saat ben plan yaptım o dinledi. Dinledi mi o da şüpheli ya. En sonunda asla olmazdan olmaz gibiye indirip ufak bir başarı elde ettim.

Düşünmesini söyleyerek onu yolladım. Ama daha iyi planım vardı. Selim beyin eski sevgilisi belki, de bu düğüne müsade etmeyecekti. Yine eşsiz zekamı kutlayarak evin yolunu tuttum..

Merak Kediyi ÖldürürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin