23-Bu kalp

1.3K 231 197
                                    


Taehyung'la saatlerdir konuşuyorduk. Lena, Sera, Jin hepsi eve gelmişti ama ben hiçbirini umursamayarak Taehyung'la konuşmaya devam etmiştim. Jin kapıma dayanmıştı ama kapısını açmadığım için kapıda beklemeyi kesmişti. Taehyung kendisine gelmek için kahve yapmaya gittiğini söyledi ve mutfağa gitti.

Onunla konuşmak bana iyi gelmişti. Aslında o konuyu hiç açmamıştık ama onunla film kavgası bile yapmak kendime gelmemi sağlamıştı. Işığı kapatmama bile izin vermiyordu. Gözlerim daha havanın yeni yeni kararmasına rağmen kapanıyordu. Bugün gerçekten oldukça yorucu bir gündü.

Gözlerim dolduğunda Taehyung elinde kupayla geri döndü. Beni ağlarken görmesini istemediğimden kameramı kapattım ve elimle gözlerimi ovuşturmaya başladım.

"Jennie! Bak saydım 14. kez söylüyorum 'yüzünü görmek istiyorum' aç şu kamerayı." 

"Açıyorum bir dakika bekle." Gözlerimin eski haline geldiğinden emin olduğumda kameramı açtım ve gülümsedim. Ben gülümseyince o da gülümsedi. Gülümsemek ona çok yakışıyordu.

"Gülümsemek sana çok yakışıyor Jennie."

"Emin ol sana yakıştığı kadar değil."

Öylece bana bakarken sessizliği bölmek için alakasız bir soru sordum. Aslında alakasız sayılmazdı. "Kahvene kaç şeker atıyorsun?" Bana ayıplar gibi baktı ve kahvesini kulpundan tutup havaya kaldırdı.

"Erkek adam kahvesine şeker atmaz." Kahve bardağından kocaman bir yudum çekti ve bardağı masaya bıraktı. Yüzüne baktığımda yanaklarını şişirdiğini fark ettim.

"Ne old-" Ağzındaki kahveyi telefona doğru püskürttüğünde korkuyla yerimde zıpladım. Gözlerimi büyüterek ona baktığımda kıyafetinin bilek kısmına ağzını sildi.

"Şeker yerine tuz atmışım."

Cümlesiyle kahkaha atarken ne dediğinin farkına vardı ve elini anlına vurdu. "Yani şeker derken... ben normalde atmam. Şimdide şekeri yanlışlıkla attım zaten. Gerçekten." Kafamı imayla yukarı aşağı sallarken Lena'nın sesini duydum.

"Jennie! Yanına gelebilir miyim? Sana birkaç soru sormam gerek."

"Lena arkadaşımla konuşuyo-"

"Kardeşindi değil mi? Gelsin." Telefonu yatağa bıraktım. Ve kilitlediğim kapıyı açarak elinde kitaplarla sabırsızlıkla içeri gelmeyi bekleyen Lena'ya içeri geçmesini söyledim. Tam kapıyı kapatacakken Jin kapıyı tuttu.

"Çantayı ver Jennie. Kaç saat oldu." Yandaki çantayı aldım ve kibar olmayacak bir şekilde ona verdim. Artık umurumda değildi. Aynı anneden bile doğmamıştık neden onun günahını azaltmaya çalışacaktım ki?

Çantayı ona verdikten sonra kapıyı yeniden kilitledim ve ayakta bekleyen Lena'ya yatağa geçmesini söyledim. "Jennie sana soru soracağım yatakta çözemezsin." Yatağa oturup telefonu elime alırken Lena'da masaya kitaplarını yerleştiriyordu.

Taehyung, "Hangi derstenmiş soruları?" Diye sordu. Sesini Lena'da duymuş olacakki kafasını merakla kaldırdı ve yanıma oturup Taehyung'a bakmaya başladı.

"Bu kim?" Diye sorunca Taehyung elini tokalaşmak istermiş gibi kameraya doğru uzattı. "Ben Taehyung, sende Lena'sın değil mi?" Lena kafasını onaylar şekilde salladı ve elini Taehyung gibi kameraya yaklaştırdı. Ellerini tokalaşır gibi bir aşağı bir yukarı salladıklarında gülmeye başladım. Mesafeler çoğu şeye engel olamıyordu...

"Kaçıncı sınıfa gidiyorsun?"

"Lise 1."

"Hangi dersten soruların?"

Kilometre | TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin