nothing breaks like a heart
iyi okumalar💜
" Kesinlikle bu aklına gelen en güzel fikirdi." demişti Namjoon sevgilisinin dağınık saçlarını eliyle geriye doğru tararken. Şimdi yüksek dağların içinde kalan bir gölün kenarında oturuyorlardı. Gün batmaya daha yeni başlamıştı, turuncuya boyanan gökyüzünün altında oturuyorlardı. Hafif bir serinlik vardı, göl usul usul dalgalanıyordu. " İsviçre'yi sevmemin nedenlerinden biri bu. Hiçbir ses yok. İnsanlar birbirini rahatsız etmiyor, hava çok güzel. Ne bileyim işte yaşlanınca buraya yerleşeceğim."Sevgilisinin göğsüne yatmış uzanıyordu, Namjoon da bir yandan onun saçlarını parmaklarıyla tarıyor, gömleğinin yakasıyla oynuyordu. Taehyung'sa epeydir gölde yüzüyor, bir türlü çıkmıyordu. Ilık suyu sevmişti. " Ne istiyorum biliyor musun? Böyle herkesin derdi tasası bitmiş olsun, hepimiz eskisi gibi huzurlu olalım. Buraya gelelim. Benim eve sığarız hepimiz. Güzel olmaz mı?"
"Neden olmasın hayatım? Çocukları ikna etmek zor olmaz. Yoongi ve Jungkook izin alırsa herkes işini onlara göre ayarlar." Jimin bacaklarını sallayıp şarabını yudumlarken iç geçirmişti. " Sana bir şey demem lazım."
Namjoon eğilip göz göze gelmişti onunla. " Ben Hoseok olayını öğrendim. Yani sana anlatmalı mıyım bilmiyorum ama biraz özel bir konu sanki. Muhtemelen gece yarısına kadar Hoseok burada olacak. İkisinin konuşması gereken meseleler var."
" Ne?" diye mırıldanmıştı Jimin yüzünü asarken. " Hoseok mu anlattı?" Namjoon kafasını salladığında tekrar önüne dönüp Namjoon'un ellerini tutmuştu. " Hoşuma gitmeyecek şeyler olduğunu hissediyorum. Umarım birbirlerini kırmazlar."
" Umarım bebeğim." Birkaç dakika daha gün batımını izleyip orada otururken Jimin'in içi rahat etmemişti, o yüzden eline havlu alıp ayaklandı. " Taehyung hadi artık, hava soğuyor." Kafasını sallayıp ona doğru yüzen arkadaşına bakmıştı. " Sana acil kilo aldırmamız gerekiyor." Onun havluya dolanmasına yardımcı olmuştu. " Sıcak çayımız da var. Üşüdüysen onu içebilirsin."
Taehyung kafasını sallayıp boş fincanlardan birine termostan çayını doldurmuştu. " Sanırım ben de buradan ev alacağım."
" Ne gerek var. Benimkinin anahtarını veririm sana." Jimin bir yandan Namjoon'un koluna kalemle bir şeyler çiziyordu. Hoseok'un geleceğini biliyor olması onu iyice germişti. " Yani yedik içtik ama ben doymadım. Taehyung biraz kuru, güneşin altına geç. Sonra hamburger yemeye gidelim. Çok iyi bir yer biliyorum."
Ardından dizlerinin üzerinde uzanıp ortalığı toparlamaya başlamıştı. Namjoon da bir yandan giydikleri kıyafetleri katlıyor, bir yandan da kalan şarabını içmeye uğraşıyordu. " Şimdi eski albümüme klip çekemediğim için yenisine çekmek istiyorum." demişti Jimin'e bir yandan.
" Ana şarkı Basorexia olacak. Şirketle konuştum, her ne kadar onlarla bir bağlantım kalmasa da bana yardımcı olmayı kabul ettiler. Ve ben klipte senin olmanı istiyorum." Jimin gözlerini açıp şaşkınlıkla ona bakmıştı.
" Bu çok şirin." demişti Taehyung. Jimin'se neden böyle bir aptallığı yapmalarını istediğini sorguluyordu. " Saçmalama. Basorexia bir aşk şarkısı ve beni oynatamazsın. Çok tepki çekersin. Zaten beraber yaşıyoruz."
" Tepki çekersem n'olur? Ben olabilecek her şeyi göze aldım. Kabul edersen bunu yapacağız." Ardından hala yerde oturan Jimin'e elini uzatıp kalkmasını sağlamıştı. " Bir şey kaldı mı?"
Jimin kafasını omzuna salladığında Namjoon büyük hasır sepeti arabanın bagajına geri koymuştu. Jimin kafası iyice karışmış bir biçimde Taehyung'un üzerini giyinmesini beklerken ıslak havlusunu katlayarak sepetin üzerine bırakmıştı. " Öne otur ben biraz uyuklayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me | nammin ✔️
FanficBTS grubu dağıldığında herkesin bir planı vardı. Park Jimin ve Kim Namjoon hariç. " Cesaretin varsa beni öpersin." special thanks to @guchiweeb