3.8

2.9K 225 149
                                    

yorumlarınıza ve pozitif enerjinize aşığım, bayiliyorum sevgiden🥺 kitabın bitmesini içten içe istemediğim için uzattıkça uzatıyorum ama kötü olmuyor gibi hissediyorum. jimin'in içindekileri anlatabildiği bir bölüm olduğunu düşünüyorum. iyi okumalar dilerim🥰🥰

Jimin uyandığında son zamanlarda hissettiği soğukluk yerine, boynuna vuran sıcak nefesi ve beline sarılı olan sıcak kolları hissetmişti. Bir an gözlerini açarak telaş yapsa da, dün geceyi hatırladığı an bütün kasları gevşemiş ve gözlerini geri yummuştu.

Dün gece sevgilisi uzun zaman sonra onun elini tutmuş, belini kavramış ve saçlarını kurutmuştu. Uzun zaman sonra teni tenine değmişti, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi beraber uyumuşlardı. Her şeyi şimdilik unutalım dediği masal bitmek üzereydi. O yüzden Jimin gözlerini hafifçe aralamış, uyuyan sevgilisinin yüzüyle karşılaşmıştı. Dağınık saçları, aralık dudakları ve ifadesiz yüzü o an o kadar güzeldi ki Jimin kendini bu dünyada her şeyden çok sevmek istedi, sırf dudaklarını onun güzel dudaklarına bastırabilsin diye. Her hücresini sevmek istedi, bu adam onun her hücresini sevsin diye.


Sıcak vücudunu hissetmek her şeyden iyi gelmişti ona. Şu an da kalsalar ve hiç bitmesin istemişti fakat biteceğini de çok iyi biliyordu. Saatin kaç olduğunu bilmese de günün aydığını görüyor, birkaç dakika sonra uyanmaları ve prova yapmaları gerekiyordu. Bunun için burada kalmışlardı.

Konser yarın akşamdı. Jimin bunu fark ettiğinde ilk önce biraz telaşlansa da, dün geceki provada çok iyi iş çıkardıklarını hatırladığında rahat hissetmişti. Bugün de eskisi gibi bütün gün provada geçecekti. Geçirdiği şu zamanların ne kadar yorulsa da bitmesini istemiyor ve her seferinde ayrılığın bir hata olup olmadığını sorguluyordu.

Merdivenden gelen adım sesleriyle hiç istemese de bedenini geriye çekmişti, gözlerini tekrar kapatmış ve Seokjin'in sesine şimdiden alışmaya çalışmıştı.
" Günaydın, günaydın. Hadi uyanın artık. Prova yapmamız gerekiyor."

Ardından kalın perdeler açıldığında, bütün güneş yüzüne vuran Namjoon ilk önce yüzünü buruşturmuş ardından da gözlerini açmıştı. Nerede olduğuna bakındıktan sonra gözleri Jimin'le buluşmuş, hâlâ belinde olan elini ışık hızıyla çekmiş ve ellerini yüzüne kapatmıştı. " Ne kadar uykucusunuz siz ya."

" Hyung sen hiç uyumadın mı?" Jimin'de yatakta oturup dün gecekinden farksız duran Seokjin'i süzmüştü. Yine elinde bir kahve tutuyordu. " Üç saat uyudum. Hadisenize diğerleri kahvaltıya geçti bile."

İlk önce Jimin ayağa kalkıp neredeyse sürünerek banyoya gittiğinde ilk önce yüzünü yıkamış, tek kullanımlık diş fırçalarından birini paketten çıkartıp dişlerini fırçalamıştı. Seokjin gerçekten misafir ağırlarken en ince ayrıntıya kadar düşünüyordu ve bu Jimin'in hoşuna gidiyordu. Hepsi Seokjin'de kalmayı çok seviyordu. Bileğindeki tokayla saçlarının bir kısmını topladıktan sonra banyodan çıkmış, kokuşmuş kıyafetlerini giymek yerine Seokjin'in odasına yürümüştü. " Hyung bir tişört alabilir miyim?"

Büyük gardırobun önünde geçirdiği birkaç saniyeden sonra köşeden bir tişört çıkartmıştı. " Bu Yoongi'nin. Sana olur." Jimin teşekkür edip üzerine geçirdiği tişörtle aşağıya inmişti. " Günaydın."

" Günaydın hyung! Portakal suyu?" Jimin kafasını sallayarak Jungkook'un bardağı doldurmasına izin vermişti. Yoongi, Namjoon ve Seokjin üçlüsü dışında herkes masadaydı. Yine en enerjikleri Jungkook gibi görünüyordu. " Siz böyle bir düşük gibisiniz."

kiss me | nammin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin